Avrupa Parlamentosu’nun (AP), Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini askıya alması çağrısında bulunduğu raporu kabul etmesinden bir gün önce Hollanda, Türkiye’nin Avrupa Birliği savunma anlaşması Daimi Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) çerçevesinde yürütülen projeye katılmak istediğini teyit etti.
Türkiye’nin başvurusunu doğrulayan Hollandalı sözcü, basına verdiği demeçte, “Türkiye, askeri hareketlilik projesine katılma isteği konusunda bize bilgi verdi. Proje koordinatörü olarak, Konsey tarafından oluşturulan başvuru sürecini dikkatle takip ediyoruz” dedi. İsmini açıklamayan sözcü ayrıca, “AB dışı ülkeler PESCO projelerine katılım için başvurmakta özgürdür. Böyle bir talepten sonra, tüm proje üyeleri o ülkenin şartları karşılayıp karşılamadığına oybirliğiyle karar verir” bilgisini verdi.
‘ASKERİ SCHENGEN’ DİYE ANILIYOR
PESCO, “Avrupa ordusu” olarak biliniyor ve “askeri Schengen” olarak adlandırılıyor. Avrupa’nın NATO’ya alternatif olarak tasarladığı PESCO, 50’ye yakın özel projeyle milyar dolarlık bir işbirliği. AB üyelerinin 2017 yılında imzaladığı Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği Savunma Anlaşması, yani kısaca PESCO, ortak silahlanma projelerinden orduların sınır ötesi hareketliliğinin iyileştirilmesine ve operasyonlar sırasında daha yakın işbirliğine kadar AB için pek çok ortak savunma politikasını içeriyor. Askeri dilde, “birlikte çalışabilirlik” olarak ifade edilen PESCO ile bundan sonra Avrupa’nın silahlı kuvvetleri daha fazla harekete geçebilecek, daha hızlı ve daha bağlantılı hale gelecek.
PESCO ile aynı zamanda “potansiyelini yetersiz kullandığı” eleştirilerine hedef olan NATO ile AB işbirliğinin gelişmesi amaçlanıyor. Bu nedenle proje, Brüksel tarafından bu ay ilk kez üçüncü ülkelere açıldı. Blok, AB dışı ülkelerin ortak savunma projelerine katılmalarına izin verecek bir dizi siyasi, hukuki ve “asli” şart üzerinde anlaşıldığını duyurdu. Çoğu AB ülkesinin yanı sıra NATO üyeleri ABD, Kanada ve Norveç de PESCO kapsamındaki projelere katılıyor.
TÜRKİYE TRUVA ATINA BENZETİLDİ
İsmini vermek istemeyen Hollandalı sözcünün teyit ettiği üzere şimdi AB ülkesi olmayan Türkiye de PESCO çerçevesinde yürütülecek projeye katılmak istiyor. Ancak, Türkiye’nin bu isteği Avrupa’da pek de hoş karşılanmıyor. Nitekim, haber duyulur duyulmaz İngiliz Daily Express gazetesine konuşan isimsiz kaynaklar, Türkiye’nin projeye katılımı konusunda çekincelerini bildirdi. Yetkililer, PESCO üyesi olan Yunanistan ve GKRY’nin, Türkiye’nin katılımını bir tür “Truva atı” olarak göreceğini ve karşı çıkağını öngörüyor. Haberlere göre iki ülkenin Türkiye’yi PESCO dışında bırakmak için veto yetkisini kullanması bekleniyor.
Türkiye’nin PESCO projesine katılmak istemesinin, sadece Yunanistan ve GKRY için değil diğer AB ülkeleri açısından da hoş karşılanacak gibi değil. Haberin basına düşmesinin ertesi günü AP, AB’nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini askıya alması çağrısında bulunan raporunu ve buna bağlı karar tasarısını büyük bir oy farkıyla kabul etti. Bu karar Türkiye’nin Avrupa’da artık hoş karşılanmadığının en önemli göstergesi. AP’den 480 “evet”, 64 “hayır”, 150 “çekimser” oyla geçen raporda, Türkiye’ye temel haklar, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları konularında sert eleştiriler yöneltildi.
“ERDOĞAN AB’YE ARKA KAPIDAN GİRMEYE ÇALIŞIYOR”
Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’ye karşı son yılların en sert raporu kabul edilmişken Türkiye’nin PESCO projesine katılması mümkün mü? Bu soruyu Almanya’da diplomasi ve siyaset yazarları tartışıyor.
Örneğin Almanya’da yayın yapan Redaktionsnetzwerk Deutschland’dan Gerd Höhler, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın PESCO hamlesiyle, “AB’ye arka kapıdan girmek istediğini” yazdı.
Höhler Ankara’nın, “AB’nin değerlerinden ve standartlarından giderek uzaklaştığını” yazarak Türkiye’nin PESCO hamlesine ilişkin şu yorumu yaptı:
“Erdoğan görünüşe göre AB’ye açılan bir arka kapı arıyor. Türkiye, PESCO’ya katılarak, AB’nin savunma ve güvenlik politikası için ne kadar vazgeçilmez olduğunu göstermek istiyor.
Erdoğan öncelikle Almanya’nın desteğine güveniyor. Federal seçimlerden sonra AB’deki en sadık savunucusu Angela Merkel’i kaybedeceğini biliyor. Bu nedenle Erdoğan, AB’nin kapısından adım atmak için özellikle acele ediyor.
Türkiye’nin PESCO’ya katılıp katılmayacağı kesin değil. Çünkü PESCO’ya katılan 25 AB ülkesinin tümünün bunu kabul etmesi gerekiyor. Bu üyelere Türkiye’nin Akdeniz’deki doğal gaz rezervleri için mücadele ettiği Yunanistan ve Kıbrıs da dahil. Kıbrıs Rum Kesimi Devlet Başkanı Nikos Anastasiades bu hafta yaptığı açıklamada, AB-Türkiye ilişkilerinde çokça söz edilen ‘olumlu gündeme’ yer olmadığını söyledi.
Avusturya da frene basıyor. Viyana Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin başvurusunun şu anda AB’de görüşüldüğünü doğruladı. Ancak, açıklamada, ‘Türkiye’nin son dönemdeki eylemlerinin defalarca AB’nin dış ve güvenlik politikası çıkarlarına ters düştüğünün’ unutulmaması gerektiği eklendi.”
“AB GÖZ YUMMAK ZORUNDA KALIR”
Konu hakkında dikkat çekici diğer bir yorumu ise Almanya’da yayın yapan SRF radyosunun diploması yazarı Fredy Gsteiger’den geldi. “Türkiye askeri Avrupa’ya doğru ilerliyor” başlıklı yazısında Gsteiger, Türkiye’nin başvurusuna ilişkin, “Bu ilk bakışta şaşırtıcı” diyerek, şu yorumu yaptı. “Çünkü Brüksel ile Ankara arasındaki ses tonu kinci: Ne Türkiye’nin açıkça reddettiği Libya politikası ne Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi ne de insan hakları meseleleri… İki taraf arasında neredeyse hiçbir konuda uzlaşma yok. Türkiye’nin AB’ye katılımı, uzun zamandır hiç olmadığı kadar uzak.”
Fredy Gsteiger, “ilk bakışta görünenin” arka planını ele aldığı yazısında şu yorumu yaptı:
“Mesele NATO’dakine benzer: Türkiye, ittifakın sorunlu güneydoğu kanadında olduğundan, bölgede vazgeçilmez bir ortak olmaya devam ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin askeri olarak Rusya’ya yaslanması ve S-400 uçaksavar sistemini satın almasını NATO büyük şüpheyle izliyor. S-400 füzeleri NATO sistemleriyle birleştirilirse Moskova, gizli NATO verilerine erişebilecek.
Giderek otoriterleşen Türkiye’nin Batı ittifakına uygun olup olmadığı sorusu ise artık daha yüksek sesle soruluyor, çünkü AB kendisini yalnızca askeri bir ittifak değil, aynı zamanda bir değerler topluluğu olarak görüyor.
Bu nedenle, Türkiye’nin PESCO’ya başvurusu soruları gündeme getiriyor. Türkiye kendisini bir Truva atı olarak mı görüyor? Türkiye, AB savunma girişimine diğer başka şeyleri engellemek için mi katılmak istiyor? Veya Türkiye, AB üyesi olmayan bir üye olarak dahi savunma hattında merkezi bir konumda mı olmak istiyor? Yoksa Ankara’da bir şeyleri düşünmeye mi başladı? Erdoğan, AB’ye karşı artan düşmanlığının ve NATO’daki meydan okuyan tavrının ülkesine ne kadar zarar verdiğini fark mı etti?
Eğer bu sorular yerindeyse, PESCO’ya dahil olma isteği uzun bir aradan sonra Türkiye’nin bir kez daha Avrupa’ya doğru attığı bir adım sayılabilir. AB ve NATO’nun bu konuyla ilgilenmesi gerekir. Sonuçta Türkiye partner olarak zor olabilir ama onsuz da yürümez.
Fakat AB, Türkiye’nin PESCO’ya katılma isteğini onaylarsa, eski ortağının gündeminde hukukun üstünlüğü ve demokrasiye dönüş olmadığına göz yummak zorunda da kalacak. Yani prensipler yerine pragmatizmi seçecek.”