Kısaca TTK ile TDK... Türk
Tarih Kurumu ile
Türk Dil Kurumu...
Cumhurbaşkanı bunların yönetimine iki "tartışmalı" kişi atadı, Kemalist basın kıyameti koparmaya çalışıyor.
Atanan kişiler, Profesör
Mümtazer Türköne ile Profesör
İskender Pala. (Şunu niçin "Mümtaz'er" diye yazıyorsunuz yahu, dilimizde böyle bir imla var mı? 1960 cuntasının da adı böyle yazılan bir üyesi vardı, "Sezai O'kan"...
Çocuk aklımla kafama takılmıştı da, bizim kuşağın aldığı eğitimde soru sormak ayıp olduğu için kimseye soramamıştım.)
Bunlar "muhafazakâr" kişilermiş, dolayısıyla TTK ile TDK gibi kurumlara atanamazlarmış.
Yok yahu, bu hangi kitapta yazıyor?
Atatürk'ün böyle bir vasiyeti mi var, "
CHP benim
İş Bankası hisselerimi alıp temettüsünü bunlara dağıtsın ama yönetimlerine de şu, şu, şu tarz adamlar getirilmesin" gibilerden?
Bu adamlar "Atatürkçü" değillermiş.
Olmak zorunda olduklarını kim söylüyor?
"Herkes Atatürkçü olmakla yükümlüdür" diyenler söylüyorlar tabii.
Birçok ahmak, "Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Kurumu'na Atatürkçü olmayan atanamaz" görüşünde.
İyide, bu kurumlar "Atatürk bilmemne kurumu" değillerdi ki!
Yalnızca TTK, yalnızca TDK olarak kurulmuşlardı. Atatürk'ün bizzat kendisi onlara kendi adını vermeyi hiç düşünmemişti!...
Onları aynı
çatı altında toplayıp başına bir de Atatürk adını yapıştıran, 12
Eylül cuntasıdır.
Hem bir bilim kurumunu düpedüz bir ideolojiye bağlayacaksın, hem de şimdi o ideolojiye uymuyorlar diye şarlayacaksın...
Bir tek bu örnek bile, bizim okuyucumuza yıllardır anlatmaya çalıştığımız "Atatürkçü ile Kemalist arasındaki farkı" açıklamaya yeter...
Türköne ile Pala'nın atanmalarını eleştirenler, Kemalistler'dir. Bunu da sırf
cumhurbaşkanına uyuzluk etmek için yapıyorlar.
Bu kurumlar
bilimsel araştırma yapmakla yükümlüdürler, "Kemalizm satmak" zorunda değildirler.
Türköne ile Pala'nın böyle kurumların yönetimine gelebilmek için "bilimsel yeterliliklerinin olup olmadığı" meselesi sonuna kadar tartışılabilir.
Ama hiçbir zibidi onları "bizim kafamıza uymuyorlar" diye
suçlama hakkına sahip değildir.
Suçlayana faşist diyorlar yavrularım...
TTK ile TDK ha...
Hani şu kafatası ölçen kurumla dilimizin imlasını
12 Eylül darbesinden sonra allak bullak eden kurum mu bunlar?
Bunları bir kere zihninize nakşedin, sonra inşallah "bu tür kurumlara gerek var mıdır, bu işler üniversitelerin işleri değil midir" tartışmasına da gelirsiniz. Sakın TTK ile TDK "bilim milim üretmek değil de rejime
destek oluşturmak" amacıyla kurulmuş olmasınlar?
"Niçin
Fransız Akademisi benzeri bir Türk Akademisi oluşturulmuyor?" sorusunu da sorarsınız belki.
Bu arada ben de size bir soru sorayım:
Cumhurbaşkanı, kendince bir denge gözetmek için, aynı kurumun yönetimine Profesör Ayşe Ayata'yı da atadı. Merhum Turan Güneş'in kızı, CHP'nin "memurcu" kesiminden Hurşit Güneş'in kardeşi, hani şu
Kıbrıs harekâtında "tatile çıkan" meşhur Ayşe...
Ona niçin karşı çıkmadınız? "İşinize geldiği" için mi?