Son yıllarda maden yatırımlarına gösterilen ilgi, Başbakanlık genelgesiyle frenlendi. Yaşanan sıkıntılar, Enerji ve Orman bakanlıkları tarafından hazırlanan raporlara da yansıdı. Bakanlıklardan ‘olumlu’ görüşle giden çok sayıda başvuru, Başbakanlık’ta uygun bulunmadı. Enerji Bakanlığı hazırladığı raporda ekonominin gördüğü zarara dikkat çekti: ‘‘Yıllarca süren ve milyonlarca dolar yatırım yapılmasına karşılık maden bulunmadan terk edilen çok sayıda ruhsat sahası var.’’
RUHSAT-İZİN BAŞVURULARI BAŞBAKANLIKTAN DÖNDÜ
Haziran 2012’de yayımlanan bir genelgeyle maden ruhsatları dahil her türlü kamu taşınmazlarının satış ve onayı için Başbakanlık izin şartı getirilmesi, yatırımları olumsuz etkiliyor. Enerji ve Orman Bakanlıklarından ‘olumlu’ görüşle Başbakanlık’a giden çok sayıda ruhsat-izin başvurusu, Başbakanlık’tan ‘olumsuz’ olarak döndü. Başbakanlık ruhsatlandırma sürecinde yaşanan olumsuzluklar, bakanlıkların raporlarına da yansıdı (Haziran 2012-Mart 2014). Enerji Bakanlığı, madenlerle ilgili hazırladığı özel raporda yatırımlarının zorluğuna dikkat çekerek yıllarca süren aramalar sonucunda milyonlarca dolar yatırım yapılmasına karşılık maden bulunmadan terk edilen ruhsat sayısının fazlalığına vurgu yaptı. Orman Bakanlığı çalışmasında ise Başbakanlık’a ‘uygun’ görüşle gönderilmesine karşın ‘uygun’ bulunmayan çok sayıda başvuruya yer veriliyor.
TÜRKİYE MADEN ARAMADA İLK ONDA YOK
Türkiye, dünya maden aramacılığında ilk 10 ülke arasında yer almıyor. Aramacılıkta Kanada yüzde 28 payla ilk sırada yer alırken Avusturya yüzde 20 pay ile ikinci, ABD yüzde 10 pay ile üçüncü sırada bulunuyor. 10’uncu sıradaki Çin’in payı yüzde 4. Türkiye, yüzey madenciliğine ağırlık verse de son yıllarda derin maden aramacılığına ilgi artmaya başlamıştı. Ancak bu ilgi, Başbakanlık’ın 2012-15 sayılı genelgesiyle yavaşladı. Genelgeyle her türlü maden ruhsat izinleri için Başbakanlık’tan onay şartı getirildi. Genelge sonrası maden yatırımcılarının yaşadığı zorluğu Ciner Grubu Başkanı Turgay Ciner EPDK Enerji Zirvesi’nde (Aralık 2013) özetlemişti: ‘‘Şu anda sondaj yapamaz durumdayız.” Benzer zorluklardan Enerji Bakanlığı da şikâyetçi. Bakanlık, genelge sonrası yaşanan sıkıntılı süreci örnekleriyle ortaya koydu: Başbakanlık 116 milyon dolar harcamanın yapılacağı ve 300 kişinin istihdam edileceği yatırım için’ olumsuz görüş verdi.
MADEN ARAMACILIĞI ÇOK ZOR İŞ
Madencilik, gelişmiş ülkelerde ekonomik kalkınmayı başlatan öncü sektörlerin başında geliyor. Enerji Bakanlığı ‘Türkiye Madencilik Görünümü (Tespitler-Öneriler)’ konulu raporunda buna vurgu yapıyor: Hizmet ve imalat sektöründen 2 kat, enerji sektöründen ise 17 kat fazla istihdam oluşturma kapasitesine sahip. Ancak buna karşın madencilik, zorluklarla dolu bir sektör. Bakanlık Başbakanlık’a sunduğu raporunda yatırımcıların yaşadığı zorlukları da sıraladı: Bir maden kaynağının işletilebilir seviyeye getirilmesi için çok uzun zaman ve yüksek maliyetler gerekiyor. Örnek olarak, Kışladağı (Uşak) Altın Madeni’nde üretime geçene kadar 20 yıllık bir süre geçti ve arama-sondaj faaliyetleri için 213 milyon dolar harcandı. Yine Efemçukuru (İzmir) altın madeninde üretime geçene kadar yapılan arama ve sondaj faaliyetlerinin maliyeti 57,3 milyon dolar. Bir firma 26 yılda aldığı 458 arama ruhsatından sadece 2 tanesinde işletmeye açılabilecek nitelikte altın madeni buldu. Ayrıca çok yüksek miktarlı harcamalara rağmen maden bulunmadığı için terk edilen arama ruhsatı oldukça fazla. Bunun yanında maden arama faaliyetlerinin uzun olması nedeniyle sermaye sahibi açısından önemli riskler taşıyor. Ve en önemlisi de, uzun süre arama faaliyetleri sonucunda maden yataklarının bulunamaması, telafisi imkânsız maliyetler doğuruyor. Yüksek harcamalar sonucunda işletilebilir yatak bulunamaması durumunda arama ruhsatı MİGEM’e iade ediliyor.
ZAMAN