“İkincisi, evrensel çağrıyı ülkenin bu işlerden sorumlu insanlarının yapması gerektiği halde yapmadığı için istiyoruz” diyen Kınay şöyle devam etti:
‘KAPLUMBAĞA SENİN CAN KAYBIN DEĞİL Mİ?’
“Şu sorulara da cevap istiyoruz. Her yangında koşan piyade, jandarma niçin bu yangında kimseye yardım etmiyor?
Niçin Azerbaycan’dan gelen 100 asker sahada? Niçin duran uçaklar, ufacık bir müdahaleyle çalışacakken çalışmıyor? Niçin ülkenin bütün kaynakları, insanların üzerine su sıkan TOMA’lar niçin orada çalışmıyor? Sorduğumuz şey bu. İnsan gibi soruyoruz.
Siz niçin söndürebileceğiniz uçakları kontrol altına aldık dediğiniz şey, taşlık bölgeye gelene kadar yanmasına ettiğiniz müsaade. Orada can kaybımız yok diyor bazı yetkililer. Kaplumbağa senin can kaybın değil mi? O toprağın altında o toprağı kabartan solucan sizin canlınız değil mi?
‘HİÇ Mİ UTANMIYORSUNUZ?
TOKİ bugün örnek model ev tasarlamış köy evi diye. Hiç mi utanmıyorsunuz? Hiç mi arlanmıyorsunuz? Güney sınırında deli gibi Mazı, Çökertme yanıyor, her yer yanıyor. Gidemiyoruz hiçbir yere, bütün yollar kapalı.
Çok mu zor dostumuz dediğiniz İtalya’dan 40 tane uçağı isteyip de denize sokup da oradan 40 uçakla bütün kontrol noktalarında yangınların söndürülmesi, ciğer yanıyor ciğer. Kim yurtsever, kim değil, bugün anlaşılacak.
Bu ülke çok mu zengin? Ödeyin o zaman uçakların kiralık paralarını. Gelsin o zaman bu uçaklar, yangınları söndürsünler. Zengin devlet öyle olur.
Eğer uçak alacak paran yoksa kirasını ödeyecek paran vardır. İtalya’dan, İspanya’dan istersin Yunanistan’ın verdiği yardım ağrına gidiyorsa senin, gidersin İtalya’dan, İspanya’dan alırsın uçağı, ‘kirası ne kadar kardeşim’ dersin, tamam mı? Verirsin bu ülkenin ciğerini korursun. Bu ülkenin yabanını, kurdunu, kuşunu, arısını korursun.
En sonunda insana cinnet geçirtiyorsunuz. Bunca vergiyi biz yıllardır, deprem vergisi verdik yediniz, verdiğimiz her vergiyi başka yere harcadınız.’’