Akılsızca mesajlar geliyor üç gündür:
Başbakan Erdoğan' ın
İsviçre bankalarında 8 adet gizli hesabı olduğu "
belgelenmiş."
Burada anahtar kelime "belge."
Amerikalı diplomatların sağdan soldan duydukları envai çeşit dedikoduyu Washington'a "yazılı" olarak bildirmeleri...
O uyduruk dedikoduları, kara çalmaları, çamur atmaları bir anda "belge" haline getirdi.
Halbuki mekanizma belli:
Diplomatlar "doğru mu, yanlış mı, yalan mı" diye bakmadan, teyit etmeden, sağlamasını yapmadan, "cross check" etmeden, kulaklarına gelen her türlü "malumatı" merkeze geçmiş.
Niye mi böyle yapıyorlar?
Çünkü tüm bu malumat yığını, Washington'daki güçlü bilgisayarlar marifetiyle, diğer ülkelerden gelenlerle karşılaştırılıyor.
Amaç: Ortaya belli bir "örüntü" çıkarmak...
(Örüntü: İng. "pattern"... TDK Sözlüğü, "Olay veya nesnelerin düzenli bir biçimde birbirini takip ederek gelişmesi" diye tanımlıyor bu sözcüğü...)
Digitürk 6'ncı kanalda gösterilen 'Rubicon' adlı diziyi izleyenler, anlatmaya çalıştığımı daha iyi anlayacaktır.
Eskilerden Robert Redford'un oynadığı "Akbabanın Üç Günü" filmini örnek verebilirim.
Eğer belli bir örüntü yakalarsanız, karşı tarafın niyetini anlayıp, karşı hamleler geliştirirsiniz.
***
Peki, ABD diplomatlarının böyle
abur cubur şeklinde çalıştığını bilen uyanık Türkler ne yapıyor?
Ekonomik ya da siyasi rakiplerine karşı kendi çaplarında bir "yönlendirme" faaliyetine girişiyor.
Geçen gün tam da buna şahit olduk: ABD'li diplomat, Çalık Holding'in CEO'su Berat
Albayrak'ın, Moskova'da enerji işleriyle ilgilendiğini "bildirmiş" merkeze.
Wikileaks yayınlayınca,
Taraf gazetesi üzerine atladı: "Haber" cazip, çünkü Albayrak aynı zamanda Başbakan Erdoğan'ın damadı.
(Ayrıca sanırım kendi yayınladıkları "otantik" askeriye belgeleriyle karıştırdılar Wikileaks'inkileri...)
Bunun üzerine Albayrak açıklama yaptı: "Hayatımda hiç Moskova'ya gitmedim!"
***
Şu hale bakın:
1)
Rusya petrol ve doğalgaz cenneti.
2)
Türkiye, Rusya'nın komşusu.
3) Kullandığımız doğalgazın yüzde 65'ini Rusya'dan alıyoruz.
Bu şartlar altında...
Enerji sektöründe de faaliyet gösteren bir şirketin üst düzey yöneticisinin, Moskova'da bu tür işlerle ilgilenmesinden daha normal ne olabilir? Ben asıl, Berat Albayrak'ı gördüğümde, Moskova'ya "gitmemeyi" nasıl başardığını soracağım!
***
"Başbakan Erdoğan'ın İsviçre'deki hesabı" da benzeri bir yönlendirmenin sonucu işte...
Erdoğan gibi kurt bir politikacı böyle bir şey yapar mı?
Aksi takdirde olayın mutlaka açığa çıkacağını ve bunun da siyasi hayatını bitireceğini bilmez mi?
Ama bizim uyanıklar, bu türden yalanların her zaman alıcı bulduğunun farkında: "
Çamur at, izi kalsın..."
("Üsküdar'ın yarısı Tayyip'inmiş" diyen üç taksiciye rast geldim şimdiye kadar. Mübarekler fanteziyi öyle bir ballandırıyor, örnekler verip, yeminler ediyorlar ki asıl zor olanı inanmamak!)
***
Kıssadan hisse: Wikileaks'in şimdiye dek yayınladığı Türkiye belgelerine bakıyorum da... ABD
Dışişleri Bakanlığı,
Ankara ve
İstanbul' da çalışan
eleman sayısını kolayca yarıya indirebilir.
Çünkü "bilgi" diye Washington'a geçilenlerin neredeyse tamamı,
Hükümet karşıtı medyada çıkmış olan üfürükten tayyareler.
Burada onca elemanı besleyeceklerine... Merkeze iyi
Türkçe bilen üç beş çevirmen alsınlar.
Gazeteler zaten internette var: Çevir, çevir; olsun sana "
kripto"...
Hele bir de üstüne "gizli" damgası vurursan, dört başı mamur "belge" olur.
F.Y.I. yani!