Parti listeleri: AKP bağımsız, CHP eklektik


Partilerin adayları açıklandı. Kişiler üzerinde tek tek durulabilir elbette: İhtimal verilmemesine rağmen, bulunduğu ilin üst sıralarında yer alan adaylar... Geçen yıllar içinde partinin görüşleri doğrultusunda tavırlar almasına rağmen, yönetimin teveccühünü kazanamayıp alt sıralara düşenler ya da hiç yer alamayanlar... AKP'nin ve CHP'nin listelerine şöyle kabaca baktığımda, birbirine taban tabana zıt iki yaklaşım görüyorum. AKP'ninki tam bir lider listesi görünümünde: Başbakan Erdoğan birlikte çalışmaktan memnun olduğu, performansını beğendiği, belli bir göreve getirmeyi düşündüğü kişileri (bakanlar, milletvekilleri ve yeniler) ön sıralara yerleştirmiş. Yani o kişilerin mutlaka seçilmesini arzuluyor. Bu listenin temel özelliği "bağımsızlığı"... Yani "dışarıdan" etkilenmemesi... Cumhurbaşkanı Gül'ün tavsiyeleri göz önüne alınmıştır herhalde ama o kişiler aynı zamanda Başbakan Erdoğan'ın tasvip ettiği siyasetçilerdir mutlaka. *** CHP'nin listesi ise bana "bağımlı" geldi. Yani "dışarıdan" fazla etkilenmiş: Ergenekon sanıkları, Ergenekon dostları, Demirelciler, sağcılar, solcular... Velhasıl tuhaf, eklektik, tutarsız bir kompozisyon bu! Ama sonuç normal: Çünkü partinin ne lideri var, ne de sağlam bir ideolojisi. Tek ölçütleri var: AKP düşmanlığı! Direnmek yerine değişime uyun Kişi başına düşen ortalama gelirin artışından söz ediyorduk. Benim (eski) berberin ortağı, her zamanki gibi yakındı: "Ekonomik gelişme bize uğramadı." On yıldır iki ortaklı bir berber dükkânında tıraş oluyordum. Bu on yıl içinde kişi başına gelir ortalama 3 bin dolardan, 10 bin dolara çıktı Türkiye'de... Peki, ekonomi büyürken bizim kafadarlar ne yaptı? Hiç! İnanın bana 10 yıl içinde dükkândaki tek önemli değişiklik, birkaç yıl önceki bunaltıcı sıcaklardan taktırdıkları klima oldu. Onun dışında havlusundan dolabına, sandalyesinden aynasına her şey aynı kaldı. Pardon bir de saati değiştirdiler: Ters kadranlı, esprili bir saat astılar duvara, aynadan bakınca rakamlar düz görünüyordu. Gelişmeyi ayağımıza bekliyoruz: Ekonomi üçe katlandıysa, (biz kılımızı kıpırdatmasak da) gelirlerimiz de üçe katlansın istiyoruz. Halbuki ekonomik gelişmeye paralel olarak, insanların da çaba göstermesi gerekiyor. *** Zap yaparken rast geldiğimde, New Yorklu kuaför Tabatha Coffey'in programını mutlaka izlerim. İşleri kötü giden kuaförleri, nispeten az bir maliyetle, Tabatha'nın nasıl kalkındırdığı anlatılıyor bu programda. İşin en ilginç noktası ne biliyor musunuz? "Aman beni kurtarın" diye programa başvuran salon sahibi kadın da dahil olmak üzere, kuaförde çalışan herkes önceleri Tabatha'ya direniyor. Havluları değiştirin. "Ne gerek var, daha yeni aldık..." Saçları böyle değil, şöyle kesin. "Civardaki kadınlar böylesini tercih ediyor..." Işıklandırma yetersiz. "Başımıza masraf çıkarma..." Kocan burada fazlalık, başka işte çalışsın. "Ama o çok şakacı bir adamdır; bizi eğlendiriyor." İnsanlar belli bir düzen tutturduktan sonra kolay kolay bundan vazgeçemiyor. Öyle ki programda, bazı kuaför kadınlar, müşterilerle ve çalışanlarla açık açık flört etmelerine rağmen kocalarını salondan uzaklaştırmak istemiyor. Bu konuya değinmek aklıma nereden geldi biliyor musunuz? Denizlili fayton üreticisi Metin Demir, yerli "ginger" yapmış (iki tekerlekli götürgeç). 7 bin liralık aracı, 2 bin liraya mal ediyormuş (onunki üç tekerlekli). Şimdiye kadar aldığı beş siparişi de teslim etmiş. Peki, sadece fayton üreticisi olarak kalsaydı, ne olurdu? "Ekonomik gelişme bize uğramadı, işler çok kesat" diye yakınıp dururdu.
<< Önceki Haber Parti listeleri: AKP bağımsız, CHP eklektik Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER