Ben bu işin peşini bırakmam! Bakın Avustralya'nın Sidney kentinde yaşayan okurumuz Atalay Çelebi paralı üniversite konusunda neler diyor: "30 yaşındayım, İstanbul Teknik Üniversitesi mezunuyum. Uluslararası bir şirkette çalışıyorum. Ben de bir memur çocuğu olarak üniversitelerin parasız olması gerektiğini düşünmüş bir insanım. Buradaki uygulamayı görünceye kadar... Burada üniversiteler paralı ama anladığımız manada değil... Ücretler Türkiye'deki devlet üniversitelerine harç olarak ödediğimiz paralardan çok daha yüksek. Fakat buranın vatandaşı olan herkes (istisnasız herkes) devletten bu okulların masrafları için 'loan' yani borç alabiliyor. Ve bu borçları okullarından mezun olup, resmi olarak para kazanmaya başlayana kadar ödeme zorunluluğu da yok. Kulağa ilk başta öğrencinin aleyhine gibi geldiğini kabul ediyorum. Fakat sonuçta bundan herkes kazançlı çıkıyor." *** Doğrusunu isterseniz ben, "Önce Oku, Sonra Öde" modelini önerirken, Avustralya'daki sistemi bilmiyordum. Sadece bana makul gelen bir modeli önerdim. Niye makul? Çünkü bu model, yüksek öğretimde devleti devre dışı bırakmak isteyen liberallerin de, üniversite maliyetini toptan devlete yükleyen sosyalistlerin de taleplerini önemli ölçüde karşılıyor. Ancak adalet katsayısı yüksek bu modele, en çok sosyalistler karşı çıkıyor. Onlar "Diplomamın parasını vergi veren vatandaşlar ödesin" diye düşünüyor. Yani günümüz şartlarında, sosyalistlerin "bedava üniversite" talebi, yükü başkalarının omzuna atmak anlamına geliyor. "Önce Oku, Sonra Öde" öğrenciyi güçlendiren bir model. Öğrenci, "Madem parasını veriyorum, benim de söz hakkım var" diyebilecek. Ben öğrencinin konumunu yükselten bir model öneriyorum... Ama bir kısmı bana saldırıyor. Niye? Akılsızlık mı, kötü niyet mi? İkisi de değil; sadece "uyanıklık". Başkasından aktarılan paralarla, diploma almaya alışmışlar. Düzen bozulmasın istiyorlar. Bir soru: "Düzen bozulmasın, hep böyle devam etsin" diyene siyaset biliminde ne ad verilir?