Gazeteci Ahmet Şık'ın... Odatv'ci
Soner Yalçın, gazeteci
Nedim Şener ve
emniyetçi
Sabri Uzun ile birlikte yazdığı kolektif metinde zekice bir strateji var...
Bilindiği gibi Kemalistler,
Cemaat karşısında acz içinde... Çünkü Gülenciler şiddetten titizlikle uzak duruyor; ellerine çakı dahi almamanın ötesinde, şiddetin lafını bile etmiyorlar.
Böyle davranmasalar, Kemalistler için Cemaati ezmek kolay olurdu. (Birilerine
cevap yetiştireyim derken, "Kanlı mı olacak, kansız mı olacak" deme gafletine düşen Erbakan'a neler neler yapmışlardı.)
Bu yüzden bazı Kemalistler çaresizce hukuk dışına çıkıyor. Hazırladıkları "ıslak imzalı" Eylem Planını herkes gördü işte:
Gülencilerin kaldığı evlere
silah ve
patlayıcı saklayacak, sonra da polisin bunları bulmasını sağlayacaklardı. Böylece cemaat
terör örgütü olacaktı. Başaramadılar.
Gelelim "Kolektifin" hazırlamakta olduğu metne... Kitaba niye "İmamın Ordusu"adını verdiklerini açıkça yazmışlar.
"Dokunan Yanar" başlığıyla internete düşen metnin 36'ncı sayfasında önce şöyle denmiş: "25 yıldan uzun bir zaman önce başlayan çalışma 2000'li yıllarda meyvelerini vermiş ve polis teşkilatı adeta cemaatin silahlı birimi haline getirilmişti."
Sonra da parantez içine şu notu düşmüşler: "Bu ifade hukuki sorun yaratır mı?"
Metin aynen şöyle devam ediyor: "Emniyet içinde örgütlenmenin en önemli amaçlarından birisinin, dini akımlardan hazzetmeyen TSK'nin karşısında durabilecek silahlı bir gücün olması ve aynı zamanda bir emir komuta hiyerarşisinin bulunması olduğuna yönelik bu tezimiz, aynı zamanda kitaba 'İmamın Ordusu' adını koymamıza da ilham kaynağı oldu."
***
İşte olay bu! Gayet bilinçli bir kurgu yaptıklarını apaçık bir biçimde söylüyorlar: "Emniyet, Cemaatin silahlı gücü olarak gösterilecek."
Buradaki amaç, "
imamın ordusu" diye sunulan Emniyet karşısında, gerçek ordunun, yani TSK'nın sessiz kalmayarak harekete geçmesini sağlamak...
Peki, ele geçirilmiş bu Emniyeti kim temizleyecek? Herhalde Silahlı Kuvvetler'in desteğini arkalarına alacak olan Hanefi
Avcı, Sabri Uzun ve
arkadaşları...
Valla iyi numara...
Yoldaşlar! Bütün bunların, Odatv'de ele geçirilen ve "kara
propaganda yapacağız" diyen
Ergenekoncu strateji belgesi '
Ulusal Medya 2010' ile birebir uyumlu olduğu söyleniyor. Ne dersiniz?
"Şık demokrat"
Ergenekon soruşturmasını yürüten
Savcı Zekeriya Öz, sadece suça ve delillere odaklanıp, "kamuoyu algısını" önemsemediği için görevden alındı.
Onun bu abartılı tutarlılığı, ulusalcılar ile solcuların (yeniden)
ittifak kurmasına; örneğin "Faşist Yılmaz" ile "Boykotçu
Yıldırım" ın omuz omuza yürümesine yol açtı...
Ben en çok Savcı Öz'ün ardından methiyeler düzen şık demokrata kızdım.
Birkaç haftadır 1970
model sansür kavramıyla Savcı Öz'e yüklenen bu arkadaş değil miydi? Savcı Öz'ün "Gözaltı nedeni kitap değil" uyarısına rağmen "Demokratlık bir bütündür" diyerek, "basın özgürlüğünden" dem vuran o değil miydi?
"Elimizdeki bilgiler yetersiz ama yılların tecrübesiyle hatanın
adalet sisteminde (kastedilen Savcı Öz) olduğunu söyleyebiliriz" demedi mi?
"Yapılanın sansür olmadığına beni kimse inandıramaz" diye kestirip atan da oydu...
İsmi, Savcı Öz'ün soruşturmasını bulandırmak için her türlü iğrençliği yapan Ergenekon dostlarıyla birlikte anıldığında bile uyanamadı.
Malum medyada göründüğünde, "Nerede hata yapıyorum" diyemedi. Fotoğrafına bakıp bakıp gururlandı şık demokrat.
En iyi dostu aynalar olan Şık Latife gibi!