Haberi biliyorsunuz:
CHP'li bir grup kadın, geçen gün Mersin'de çarşaf yırtarak gösteri yaptı.
Bu konuda en aklı başında açıklamalardan biri CHP Grup
Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'ndan geldi. Eylemin çok rahatsız edici olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Olay CHP'ye karşı provokasyondur, bunu yapanlar AKP'nin değirmenine su taşıyor" dedi.
Makul bir yaklaşım Kılıçdaoğlu'nunki... Çünkü günümüzde ancak kafayı laikçilikle bozmuş bir fanatik, çarşafı sorun eder.
Jakobence yöntemler uygulayan
Atatürk dahi, erkeklerin giysilerine "yasayla" müdahale etmiş ama kadınlara dokunmamıştı.
Kadınların da başlarını açmasından yanaydı Atatürk. Hatta bir
resepsiyon esnasında, İsmet İnönü'nün eşi Mevhibe Hanıma başını açtırdığını biliyoruz...
Ancak kadın giysileri konusunda bir
kanun çıkarılmadı. Devlete memur alırken ya da sosyal olaylarda başı açıklar
tercih edildi elbet ama o kadar.
Aslında Kemalistler açısından sonuç başarısız sayılmaz: Bugün örtünen kadın çok. Ancak içlerinde çarşaf kullananlar gayet az: Sadece yüzde 1 civarında...
Kadınlar başlarını örtmek için
türban, başörtüsü, yemeni filan kullanıyor ama çarşafa rağbet çok düşük.
***
Ancak... Bir de olayın öteki yüzü var:
Dindar kadınlar (ve erkekler) çarşafı tercih etmeseler de... Örtünmeyi dinin gereği saydıkları için, çarşaf parçalama eyleminden nefret etmişlerdir.
Ben ise olaya özgürlükler açısından bakıyorum: Başkasının kılık kıyafetinden sana ne kardeşim?
İster çarşaf takar...
İster mini etek giyer...
Çarşaflı kadınlara karşıysan, onların çevresinde bulunmazsın ya da kendi
yaşam alanına (örneğin evine) onları sokmazsın, olur biter.
Din adına mini etek parçalamak ne kadar faşizan bir tavırsa... Çağdaşlık adına çarşaf parçalamak da o kadar faşizandır.
İnsanları kendi hallerine bıraktığın zaman, modernleşmenin çekim alanına zaten kendiliğinden giriyor... İnançlarıyla hayatın gereklerini harmanlıyorlar.
Zorlama ise alerji yaratıyor.