'Görmezden Gelmeyelim, Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni ' sergisi Ankaralılarla buluştu. İlkel çağlardaki tanı ve tedavilerinin de gösterildiği sergide en çok ilgi çeken ise empati kabini oldu. Empati kabinini gezen Serhat Öcüler isimli vatandaş da yaşadıklarını, "Korku filmi gibi tasarlanmış.O işitsel halüsinasyonları sürekli duyuyor olmak, bir insanın gerçekten bunları yaşadığını bu şekilde görmek açıkçası korku verici." diye anlattı.
İlaç firması Abdi İbrahim Otsuka'nın katkılarıyla hazırlanan, Türkiye'de şizofreni konusunda toplumsal farklılık yaratmayı hedefleyen 'Görmezden Gelmeyelim, Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni' sergisi Cermodern'de Ankaralılarla buluştu. 15 Kasım tarihine kadar açık olacak olan sergide, bir şizofreni hastasının, hastalığın en yoğun döneminde neler hissettiğini deneyimlemeye imkan veren 'empati kabini' bulunuyor. Sergide bulunan dönen yatak ve aynalar da ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Abdi İbrahim Otsuka Medikal Müdürü, Psikiyatrist Dr. Müjgan Karlıdağ, serginin amacının şizofreni hastalarının hayata dahil olma çabalarına destek olmak şeklinde açıklayarak, diğer yandan toplumu bilgilendirerek şizofreni hastalarının çok karşılaştıkları istigma yani damgalamayı ortadan kaldırmak olduğunu söyledi. Karlıdağ, "Çünkü insanlar bilinmeyenden korkarlar ve şizofreni hakkında gerçekten çok az şey biliyorlar. Şizofreni hastalığının çılgınlıkla, delilikle, taşkınlıkla bir olduğuna dair yanlış bilgiler var. Bu sergide amacımız aslında hiç de bu işin böyle olmadığını, şizofreni hastalarının topluma gayet de güzel katılabileceğini, çalışabileceklerini göstermek, ilkel inançlardan, modern çağa gelene kadar şizofreniye bakışın nasıl değiştiğini göstermek." ifadelerini kullandı.
"DÖNER YATAK, İLKEL TEDAVİ YÖNTEMLERİNDEN BİR TANESİ"
Tarihten bugüne kadar şizofreni için uygulanan tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Karlıdağ, "Döner yatak ilkel tedavi yöntemlerinden bir tanesi. 1800'ün sonlarında 1900'ün başlarında kullanılan bir yöntem. O dönemde şizofreninin beyne az oksijen gitmesinden kaynaklanan hastalık olduğu düşünülüp, hastalar dönen yatakta döndürülerek beyne kan gitmesi sağlanmaya çalışılmış, oksijeni artmaya zorlanmış. Böylelikle de tedavisinin yapılacağı düşünülmüş, tabi şimdilerde kullanılmayan bir tedavi. O dönemlerde hastalarda kısmen düzelmeler olduğu görülüyormuş. Ama deneme, yanılma yöntemleri." diye konuştu.
"ÇOK İLGİ GÖREN BİR KABİN"
Bir diğer tedavi yönteminin empati kabini olduğunu söyleyen Karlıdağ, şöyle devam etti: "Adı üstünde, şizofreni hastalarıyla empati kurmayı kullanmak amacıyla oluşturulmuş bir kabin. Karanlık bir yer, içeri giriyorsunuz ve orada şizofreni hastalarının yaşantıladığı görsel ve işitsel varsayımların simülasyonu yapılıyor. Daha çok ses üzerine kurulu bir kabin. Aynı zamanda ışık efektleriyle biraz görsel halüsinasyonları da simule etmeye çalıştık. Çok ilgi gören bir kabin. İçeri girenler, 'şizofreni hastasının işitsel varsayımları anlamında neler yaşadıklarını gerçekten anlamış olduk' gibi geri bildirimlerde bulunuyorlar."
"YARIN HANGİMİZİN ŞİZOFRENİ OLUP OLMAYACAĞINI HİÇBİR ZAMAN BİLEMİYORUZ"
Sergide bulunan aynaları koymalarının amacının, şizofreninin her kesimden insanı etkileyecek bir hastalık olduğunu göstermek olduğunu anlatan Karlıdağ, "15-25 yaş arası erkeklerde, 25-35 yaş arası kadınlarda yüzde 1 oranında görülebiliyor. Dolayısıyla hangimizin genlerine kodlu olduğunu ya da yarın hangimizin şizofreni olup olmayacağını hiçbir zaman bilemiyoruz. Bütün bu yazıları okuduktan sonra ya da yazıları okurken aynaları koyduk ki, hepimiz kendimizle bir yüzleşebilelim. Onun yerinde biz de olabilirdik diye." açıklamasında bulundu.
İstanbul'da da sergide de yoğun ilgi gördüklerini aktaran Karlıdağ, hasta yakınlarından çok iyi geri dönüşler aldıklarını anlattı.
"KORKU FİLMİ GİBİ TASARLANMIŞ"
Empati kabinine giren Serhat Öncüler isimli vatandaş da içeride yaşadıklarını anlattı. 'Korku filmi gibi tasarlanmış' diyen Öncüler, şunları kaydetti: "O işitsel halüsinasyonları sürekli duyuyor olmak, bir insanın gerçekten bunları yaşadığını bu şekilde görmek açıkçası korku verici. Bunu yaşayan hastalarda da ilk tepki ciddi bir korku oluyor. Zaten psikoloğum. Bu hastalarla tedavileri de yürütüyorum ama bu şekilde hiç düşünmemiştim açıkçası. Kişilerin ne yaşıyor olduğunu daha iyi anlatıyor."
CİHAN