Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürüten polislere yönelik operasyonda gözaltına alınan 29 kişiden 17'si tutuklandı, 12 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Avukatlar gözaltı süresinin sekizinci gününde verilen karara tepki gösterdi.
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürüten emniyet mensuplarından 29 kişi gözaltına alınmıştı. Aralarında İstanbul eski Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı ile İstanbul eski Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç'ın da bulunduğu polislerin tamamı tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilmişti. Mahkeme sorguları saat 20.00'da tamamlanan emniyet mensupları hakkındaki kararın saat 21.00'da açıklanacağı belirtilmesine rağmen karar 23.00 sıralarında açıklandı. 5. Sulh Ceza Hakimliği'nin kararına göre, Mahir Çakallı, Nazmi Ardıç ve Said Gök'ün de aralarında bulunduğu 17 kişi tutuklandı. 12 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
"İĞNE UCU KADAR DAHİ DELİL ORTAYA KOYAMADILAR"
Karar sonrası polis avukatlarından Nejdet Solmazgül basın mensuplarına açıklamada bulundu. Gözaltına alınan 29 kişiyle ilgili kararın ancak sekizinci gününde alınabildiğine vurgu yapan Solmazgül, polislerin gözaltına alınma gerekçesinin hırsızın karşısında eğilip bükülmeden korkusuzca durmaları olduğunu söyledi. Solmazgül, 22 Temmuz operasyonunda gözaltına alınanlarla ilgili iddianameyi henüz hazırlayamayan savcı Okan Özsoy'un zaman ayarlı bir hukuksuzluğa daha imza attığını savundu. Solmazgül, "Ne acıdır ki 18 Aralık hukuka yapılan darbe sonrası görevi gelen Terörle Mücadele ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi görevlilerinin tek işi müvekkillerimizi görev aldığı soruşturmaları bir kumpasa dönüştürüp meslektaşlarını gözaltına almalarıdır. 18 Aralık'ta Anayasa'nın, insan haklarının, hukukun ve adaletin namusuna kast edenler, hırsızı yakalamanın adını darbe, yolsuzluğu ortaya çıkarmanın adını casusluk koymuşlardı. Ancak özel alarak atanan savcı ve hakimler 22 Temmuz'dan bu yana bur iğne ucu kadar dahi delil ortaya koyamamışlardır. İfade alma ve sorgu aşamasında müvekkillerimiz konuştukça kızarıp bozaran ve hatta yüzlerine bile bakamayan, biz avukatları duruşma salonuna almayan hakimler bugün de bizi şaşırtmayıp aldıkları talimatı yerine getirmişler ve İstanbul Adalet Sarayı'nın, 'sarayın' adaletini değil gerçek adaleti dağıtacağı günler gelecek ve bugün tutuklama sayısının çokluğu ile övünenlerin yaptıkları hukuksuzluğun hesabını bir gün mutlaka hukuk önünde vereceklerine olan inancımız tamdır." şeklinde konuştu.
İstanbul Adliye Sarayı'na gelerek mahkeme sonucunu takip eden Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da yaşananları vahamet olarak nitelendirdi. Gözaltındaki polisler hakkındaki mahkeme kararının kürsüde yazılması gerektiğinin altını çizen Tanal, mahkeme tutanağının mahkeme kaleminde yazıldığını öne sündü. Tanal, kararın mahkeme kaleminde iki koruma polisi huzurunda yazıldığını ve tutanakta sahtecilik suçu işlendiğini ifade etti. Tutulmana karırının orantılı ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiğine vurgu yapan Mahmut Tanal, verilen kararda bu ilkeye uyulmadığını ve intikam rövanşıyla hareket edildiğini belirtti. İktidarın her seçim döneminde bir mağduriyet rolü yarattığını aktaran Tanal, bu operasyonunda yeni bir mağduriyet yaratma amacıyla yapıldığını öne sündü. Hükümete karşı darbe iddialarına da tepki gösteren Tanal, hükümete karşı adeta bir darbe enflasyonu yaratıldığını beyan etti. Tanal, masum insanların darbe ile suçlanmasının hesabının verilmesi gerektiğini dile getirdi.
"ADALETE ERİŞİM ENGELLENİYOR"
Hukukun herkese lazım olduğunu hatırlatan Mahmut Tanal, adliye çevresindeki güvenlik önlemi ve polisin kurduğu barikatlara da tepki gösterdi. Tanal, "Türkiye'nin sınırları kevgir gibi olmuş, Türkiye'nin sınırlarını koruyamayan emniyet mensupları, terör örgütü cirit atıyor, burada adliyeye girişi avukatların girişi engelleniyor. Siz basın mensuplarının girişi engelleniyor, ailelerin girişi engelleniyor, adalete erişim engelleniyor. Böyle bir adalet olmaz arkadaşlar. Dikkat edilirse, Mısır'da, Tunus'ta, Libya'da düzenler niçin yıkıldı? Adalet tesis edilmediği için yıkıldı. Adaletin hakikaten tesisi gerekir. Ekmek su gibi adalete ihtiyacımız var." diye konuştu.
Tanal yapılan haksızlığın kimsenin yanına kar kalmayacağını ifade etti. Yasak sorgu yöntemlerinin hepsinin bu olayda işlendiğine vurgu yapan Tanal, kanunlara ve Anayasa'ya aykırı uygulamaların yapıldığını belirtti. Adliye çevresinde kurulan barikat ve polis engelleniri de eleştiren Mahmut Tanal, "Bir ülkenin namusu, haysiyeti, onuru o ülkenin toprakları ve sınırlarıdır. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güneydoğu ve doğu Anadolu'da sınırları kevgir gibidir. Halen bizim Musul'daki konsolosluğumuz IŞİD terör örgütünün işgalindedir. Burada kendi toprağını hatta Süleyman Şah Türbesi'ni terör örgütlerinin korkusundan dolayı yerini taşıdık, oranın mülkiyeti tapusu bizimdir. Toprağımızı koruyamayan, sınırlarımızı koruyamayan bir iktidar, bir devlet, bir emniyet mensubu efendim basın mensubunun oraya geçmesini engelliyor, avukatın oraya geçişini engelliyor, milletvekillerinin oraya geçişini engelliyor, ailelerin oraya geçişini engelliyor. Bu bir başarı değil arkadaşlar. Başarı gitsinler sınırlarımızı korusunlar. Süleyman Şah Türbesi'nin toprağı bizim toprağımız. Bu bizim namusumuzdur, haysiyetimizdir, onurumuzdur. Ülkenin namus ve haysiyetini koruyamayanlar vatandaşın hakime ulaşmasını, adliyeye erişimini engelliyorlar bunu da başarı kaydediyorlar. Batsın bunların böyle başarısı." şeklinde konuştu.
"ÇİZGİLERİMİZİ KESİNLİKLE BOZMAYACAĞIZ"
Serbest kalan polislerden Mesut Aydın örgütçülere yapılmayacak muamelenin kendilerine yapıldığını dile getirdi. Tutuklanan arkadaşlarının son derece mutlu olduğunu belirten Aydın, idama, ölüme dahi gönderseler çizgilerini kesinlikle bozmayacaklarını söyledi. Gözaltı süresinin uzunluğuna dikkat çeken Aydın bunun hukuk garabeti olduğunu ifade etti. Kendi isteği ile teslim olduğunu aktaran Samet Arıkan da yeni Türkiye'nin polislerinin kendi evlerinde bile kendilerini bulabilmekten aciz olduğunu ifade etti. Ortada soruşturma savcısı dışında hiç kimsenin inanmadığı bir dosya olduğunun altını çizen Arıkan ifadesini ertesi gün vermiş olmasına rağmen üç gün boyunca hukuksuz şekilde emniyette tutulduklarını dile getirdi. Aydın serbest kaldığı için mutlu olmadığını ve tutuklanan meslektaşlarını her görüş gününde ziyaret edeceğini sözlerine ekledi.
Tutuklanan polislerden Ali Kavlak'ın babası Ekrem Kavlak da vatan evlatlarını alıp içerde çürütmeye çalıştıklarını ifade etti. Anne Ceyhan Kavlak da oğlunun namus ve şerefiyle görevinin yerine getirdiğini belirterek kendisiyle gurur duyduğunu belirtti. Oğlunun 18 Nisan'da doğum günü olduğu bilgisini veren Anne Kavlak, "Onlar kendi saraylarında huzursuz ve mutsuz doğum günü kutlarken ben burada çok huzurlu ve mutlu bir şekilde doğum gününü kutladım." dedi. Ali Kavlak'ın teyzesi Hatice Yıldız ise duygularını yeğeni için yazdığı şiirle dile getirdi. Yeğeninin çalıştığı dönemde yüzünü dahi göremediklerini aktaran Yıldız, yeğeninin arkasında olduklarını kaydetti. CİHAN