AKP ve Havuz'un El Nusra ve cihat destekçilerini perdeleme telaşı
Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesine yönelik soruşturma devam ediyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinesinde yürütülen suikast soruşturmasına Rusya’dan gelen özel ekip de katılıyor.
Soruşturma kapsamında ortaya çıkan SOMUT gerçekler ise AKP ve Havuz'u iyice panikletti.
Milliyet Gazetesi Tolga Şardan imzalı tuhaf bir habere imza attı. Haberde El Nusra Tetikçisi Mevlüt Mert Altıntaş'ın başta Nurettin Yıldız'la ilgili somut bağlantıları göz ardı edilerek cinayet Hizmet Hareketi'nin üstüne yıkılmak istendi.
Habere göre Karlov’u öldüren, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü kadrosunda görevli polis memuru Mert Mevlüt Altıntaş'la ilginç bağlantılara ulaşıldı. İşte o bölüm:
"Altıntaş’ın Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde göreve başladıktan sonra farklı dini grup ve cemaatlerle bağlantı kurduğu anlaşıldı. Bu bağlantıların çok kısa ve kesintili olması polisin dikkatini çekti. Altıntaş’ın kısa dönemler halinde dini gruplarla temas kurduğu, bazı dini içerikli kitaplar aldığı görüldü."
Haberin devamında Emniyet kaynaklarına dayandırılarak Altıntaş'ın cihatçıları destekleyen dini gruplara ait kitapları okumadığı belirtilerek delileri itibarsızlaştırma çabası içine girilmiş.
Bir sonraki paragraf ise tam bir skandal:
"Katil Altıntaş’ın zaman içinde Sosyal Doku Vakfı’nın kurucusu Nurettin Yıldız, Nur cemaati içinde yer alan Meşveret grubunun yanı sıra İskenderpaşa ve İsmailağa cemaatleriyle temas kurduğu tespit edildi. Altıntaş’ın bu temaslarını gerek Ankara’da, gerekse İstanbul’a giderek yüzyüze yaptığı görüşmelerle sağladığı anlaşıldı."
Soruşturmayı yürüten makamların cihadı destekleyen açıklamalarıyla bilinen Nurettin Yıldız ve El Nusra bağını neden ısrarla görmezden geldiği başlı başına büyük bir soru işareti. Ancak ortada somut hiç bir delil yokken cinayeti Hizmet Hareketi'ne yıkma çabası ise tam anlamıyla bir kumpas.
Cinayetin hemen ardından ortaya atılan "KPSS şüphelisi", "Cemaat'e yakın gazetecinin evinde kaldı", "Hizmet'e yakın işadamından burs aldı" vs iddiaları tek tek yalanlamışken ve bugüne kadar yeni bir delil ortaya konmamışken katil Cemaat mensubu gibi gösterilmek isteniyor.
25 Kasım’da bakımdan almış
Öte yandan Altıntaş’ın saldırı öncesi hazırlık aşamasındaki faaliyetleri ortaya çıktı.
Altıntaş, 15 Kasım’da görev yaptığı birime başvuru yaparak aynı zamanda eylemde de kullandığı silahına bakım yaptırdı. Altıntaş, tabancanın ateşleme düzeneğinde yer alan “iğne”nin zaman zaman takılıp çalışmadığı şikâyeti ile silahın boyanması ve atış testine tabi tutulmasını talep ederek silahını emniyetin ilgili birimine teslim etti. Altıntaş’ın beylik tabancası, talepler yerine getirilip, balistik teste sokulup, bakımı yapıldıktan sonra 25 Kasım’da kendisine iade edildi.
200 mermi ve silah kılıfı
Altıntaş, beylik silahının bakıldığı tarihlerde 23 Kasım günü bu kez çalıştığı Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nden “görev belgesi” çıkartarak 200 mermi alma hakkını kullandı. Altıntaş, bu belge ile silah ve mermi satan bir mağazadan 200 mermi ile “koltuk altı silah kılıfı” satın aldı. Altıntaş, eylem sırasında bu silah kılıfını takım elbisesinin altına takarak Karlov’u vurmak amacıyla Çağdaş Sanatlar Merkezi’ne geldi.
MASAK’ın yaptığı çalışmalarda ilk aşamada Altıntaş’ın 4 ayrı bankaya ait kredi kartı kullandığı ortaya çıktı. Ancak, çok dikkat çeken bir harcama ya da para transferi yapılmadığı görüldü.
Altıntaş’ın kullandığı bilgisayarda da inceleme yapıldı. Bu incelemede, Altıntaş’ın 9 Aralık ve sonrasında evdeki bilgisayarından “Rusya Büyükelçiliği”, “Rusya Kültür Merkezi” ve “Andrey Karlov” biçiminde Google arama motorundan aramalar yaptığı belirlendi.
Noel tatili için ülkesine dönen Rusya Federal Güvenlik Servisi’nin (FSB) başkan yardımcısının liderliğindeki Rus heyet pazartesi yeniden Ankara’da olacak ve soruşturma kaldığı yerden devam edecek.
NEDEN İFADELERİNE BAŞVURULMUYOR?
Soruşturma kapsamında şu ana kadar 92 kişinin ifadesine başvurulurken olay sonrası sohbetleri iptal eden başta Nurettin Yıldız olmak üzere Suriye'deki savaşı destekleyen fetvalar veren "hocalar"a bu konuda tek soru sorulmaması ise şüpheleri daha da derinleştiriyor...
