Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Fuat Avni'nin Twitter'dan 'aralarında ünlü gazeteciler, tanınmış savcılar ve polislerinde yer aldığı 200 kişilik gözaltı listesi oluşturulduğu' yönünde gündeme bomba gibi düşen iddialar üzerine açıklamalarda bulundu.
Samanyolu Haber'e konuşan Ekrem Dumanlı, şu görüşleri dile getirdi: "Umarım doğru değildir umarım böyle bir cesaret, bir akıl fikir almaz dehşet verici bir şeye kimse teşebbüs ve tevessül etmez. Çünkü bunu yaptıkları an bunun adı basın özgürlüğü falandan da öte bir rejim değişikliğidir. Yani siz tüzel kişiliklere de müdahale edilecek diye bir laf, Zaman Gazetesi, Taraf Gazetesi, Samanyolu, bunun bir adım ötesi başka gazeteler başka televizyonlar. Eğer mahkeme kararı olmaksızın herhangi bir insanların vicdanlarını ikna edecek bir şey yapacak olursanız çok net söylüyorum artık demokrasi biter üçüncü sınıf beşinci sınıf bir Ortadoğu Baas partisi yönetimi ortaya çıkar, seçimin de bir anlamı kalmaz, sandığın da bir anlamı kalmaz. Ben umuyorum ilk emareler bu haber doğru olabilir gibi diyor ama fakat orada da bir tereddüt var Fuat Avni'nin ifade ettiği gibi, Cumhurbaşkanlığı bunun olmasını istiyor. Cumhurbaşkanı da demeyeyim herhalde Cumhurbaşkanı istiyor.
"İBRAHİM KALIN, DÖNSÜN KONUŞSUN"
Mesela bir İbrahim Kalın daha dün Amerika'ya gitti, Washington'da temaslarda bulundu, dönsün kamuoyuyla konuşsun. Amerika ona ya ne oluyor Türkiye'de demokrasi askıya alındı mı alınmadı mı. Basın üzerindeki bu baskılar nelerdir. Hidayet Karaca neden tutukluyor, Sedat Ergin neden yargılanmaktadır diye think thank kuruluşlarında sordu mu sormadı mı? Hatta think thank de değil yetkililerle, mevkidaşlarıyla bir araya geldiğinde sordu mu sormadı mı? Ben İbrahim Kalın'ı severim sayarım entellektüel bir insan olarak da görürüm buna gönlünün razı olduğunu düşünmüyorum. Cumhurbaşkanlığı'ndaki insanlarında razı olduğunu düşünmüyorum. Sadece bir Cumhurbaşkanı'nın öfkesi görünüyor, bütün insanlara karşı öfke ama. Dün akşam ben seyretmedim ama internette gördüm, Can Dündar ile ilgili sözler, zaman zaman başka meslektaşlarımızla ilgili sözler. O makamın tarafsızlığı objektifliği, en önemlisi anayasanın çizdiği namus ve şeref üzerine verilen sözleri yerine getirme undeler ilkeler ne kadar yaşıyor ne kadar yaşatılamıyor ben insanların vicdanına sunuyorum.
"ŞİMDİ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ MÜ VAR, ÜSTÜNLERİN HUKUKU MU?"
Şunu bekliyorum yani bir kaç saat içerisinde tabii ki siyaseten bunun faturası Ahmet Davutoğlu'nun masasına konur, Ak Parti'nin masasına konur. Ak Parti'deki insanların yahu bir dakika böyle bir şey olur mu memleket bir kişinin, iki kişinin, üç kişinin, bir ailenin, iki ailenin, üç ailenin keşfine göre hareket edebilir mi? Efendim insanları tutuklayacaksınız, gözaltına alacaksınız, çalıştığı kurumlara el koyacaksınız. Zaten AK Parti'nin söylemine zıt bu, Tayyip Erdoğan'ın söylemine zıt bu. Ne derdi Erdoğan, Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü. Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım. Ne var şimdi, hukukun üstünlüğü mü var, üstünlerin hukuku mu var? Bunlar makul şeylerdi. İnsanlar da bu yüzden AK Parti'ye Tayyip Erdoğan'a oy verdi. İkinci şey. Bir yerde bir suç işlendiyse suç şahsidir, kurumlarla ilgili değildir. Şike davasında ne dedi hatırlayın. Aynı şeyi parti kapatma davasında söylemişti. O da ispat edilmek suretiyle.
"80 YIL ÖNCE ZAMAN VE CUMHURİYET BİRLİKTE KAPATILMIŞTI"
Samanyolu izleyicilerine bir belge göstermek istiyorum, 80 yıl önce Zaman Gazetesi ve Cumhuriyet Gazetesi beraber kapatılmış. Hani tek parti yönetimlerine veryansın ediyoruz meydanlarda. Bu Velid Ebuzziya bu da Yunus Nadi. Cumhuriyet ve Zaman o günde bir birine zıt dünya görüşleri olan en azından birbirine çok uymayan görüşleri olan insanlar. Ama iki gazetenin o gün devlet neden aleyhimize yayın yapıyorsunuz diye geçici kapatma veriyor. Şimdi siz seçim meydanlarında tek parti yönetimi tek parti yönetimi diye bir şey söyleyeceksiniz. Ki o günkü tek parti yönetimleri dünya demokrasilerinde bir paralelliği olan bir şey. O günkü devlet öyle bir demokrasiyi anlıyor. Güçlü liderler, ulus devlet anlayışları, güçlü partiler, şimdi öyle bir şey olamaz ki aradan 80 yıl geçmiş. Katılımcı bir demokrasiden bahsediyoruz, çoğulcu bir demokrasiden bahsediyoruz. bireylerin haklarının güvencede olduğu bir demokrasiden bahsediyoruz, medyanın haklarının güvencede olduğu bir demokrasiden bahsediyoruz. Devletin eski yıllarda olduğu gibi kağıdı kapattım, anahtarı vurdum, şalteri indirdim. Bunların hepsi diktatörlüğün çağrıştırıldığı. Ama dünya rejimlerinin de biraz bu paralelde olduğu dönemler için söylenebilir.
"AK PARTİ'NİN 12 YILLIK FELSEFESİ İÇERİDEN HANÇERLENİYOR"
Şimdi kalkacaksınız tüzel kişiliklere, 200 küsur insana, bunların içinde Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Yasemin Congar, Can Dündar, Ekrem Dumanlı bu nedir kardeşim. Burada çok endişe duyduğum bir şey var. Sanki AK Parti'nin 12 yıl boyunca felsefesi resmen içeriden hançerleniyor ve AK Parti'ye gönül vermiş insanların da izah edemeyeceği bir pozisyon ortaya çıkarılıyor. Ve Ak Parti içten içe tasfiye ediliyor. Bu tasfiyede kim rol oynuyor. Saray'ın bunda rolü nedir, meydanda bir sürü soytarı var o soytarıların rolü nedir bilemiyorum. Ama o soytarılar aylardır oraya el konulacak, buraya el konulacak diye konuşuyor.
"HZ. MUHAMMED (A.S) 'ACEMLERİN BÜYÜKLERİNE AYAĞA KALKTIĞI GİBİ KALKMAYIN' DİYE BUYURUYOR"
Üç gün önce gazeteciliğin "G"sini bilmeyen, bugün de bilmeyen, felsefesini bilmeyen soytarı gidip bir sirkte çalışacağına kapağı bir gazeteye atmış, bir yandan bir insana tapındıkça tapınıyor, kutsadıkça kutsuyor, ki bunun ne insani yanı var ne İslami yanı var. Bunun İslami yanı olmadığını söylemeye gerek bile görmüyorum. Ki Hz. Muhammed (a.s.) kendine ayağa kalkanlara 'Acemlerin büyüklerine ayağa kalktığı gibi ayağa kalmayın' diye buyuruyor. İslami değildir böyle şeyler. Bu insanların enelerini egolarını şişirdikçe şişiriyorsun yazık değil mi, günah değil mi? Hem sana yazık, hem o insana da yazık, hem ülkeye de yazık. Niye gerçekleri konuşmuyorsunuz, gazetecilik budur, korkakların mesleği değildir gazetecilik.
"PERİNÇEK'E HAYRANLIKLARIYLA BİLİNEN İNSANLAR SORUŞTURMAYI YÖNETMEKLE SORUMLU"
Ama, bu soruşturmayı yönetmekle sorumlu tutulan savcıların isimlerini şimdi internette gördüm. Perinçek'e hayranlıklarıyla bilinen insanlar. O zaman da şöyle düşünüyorum birileri AK Parti'nin içinde birileri tuzak mı kuruyorlar? Bir büyük operasyon, bütün dünya ayağa kalkacak, Türkiye'de zaten demokrasi var mı yok mu bunun tartışması yapılıyor. Hala Hidayet Karaca'nın tutuklanması hukuki ve makul bir izahı yapılamadı. Yok efendim dizi senaryosu bilmem ne, öyle bir şey olur mu?
"MEL GIBSON'I MI TUTUKLAYACAĞIZ?"
Ben yüzlerce örnek veririm Amerika'da Conspiracy Theory filminde Türkiye'de deprem olacağı söyleniyor, Türkiye'de üç ay, beş ay sonra deprem oldu. Ne yapacağız Mel Gibson'ı mı tutuklayacağız, Julia Roberts'i mi tutuklayacağız? Bu saçmalıkların bir an önce Türkiye'nin başından uzaklaşması lazım. Ben bizi seyreden Ak Partili, muhafazakar, milliyetçi muhafazakar, aynı zamanda CHP'li bütün insanlara sesleniyorum elinizi vicdanınıza koyun artık memleketen bir başka yere gidiyor.
"MESELE AK PARTİ-CEMAAT MESELESİ DEĞİL, İZAH EDİLEMEZ BİR YERE GİDİYOR"
Aylardır "Ak Parti-cemaat kavgası" yok böyle bir şey. Türkiye demokrasisi tehdit altında. Mesele Ak Parti-Cemaat meselesi olsaydı cemaat peki kardeşim ben çekiliyorum der elini eteğini dünyadan, bu işlerden çeker, "başınızı yesin siyaset" der, ki Bediüzzüman'ın laflarından biridir, muhteşem bir sözüdür. Eûzü billahi mine'ş-şeytani ve's-siyaset' der ve çekilir. Ama mesele başka mesele. Türkiye beşinci sınıf bir Baas partisi rejimine doğru gidiyor. Anlaşılamaz izah edilemez bir bir yere doğru gidiliyor. Dün iki tane hanımefendi feryat ediyor, nedir bu polis devleti diyor. Dün bir tane polis Zaman muhabirini tekmeliyor. Bu arkadaştan da davacıyız. Allah huzurunda da davacıyız, bu hukuki düzende de davacıyız. Yaptığın hakaretin haddi hesabı yok.
Meseleyi toparlayacak olursak, ben bekliyorum, bunun faturası siyasetçidedir, sarayda değildir, karakolda değildir, adliyede değildir, siyasetçidedir. Sayın Davutoğlu aklı başında bir insan. En azından öyle olması gerekiyor siyaset çıldırtmadıysa."
CİHAN