Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası tarafından geçen aralık ayında hazırlanan raporda icra dairelerindeki dosyaların sayısının 23 milyona ulaştığı belirtilerek, "2021, alacaklıların kapıya dayanacağı, borçluların uykularının kaçacağı bir yıl olmaya aday" denilmişti.
Haczin yapıldığı yer, stresin her zaman yüksek olduğu ortamlar. Yüksek stres kimi zaman saldırılara hatta cinayetlere neden olabiliyor. Hacze giden her avukat ve icra çalışanı kötü bir an yaşayabiliyor.
Son dönemlerde bu saldırıların arttığı iddia ediliyor. Peki hacizlerde saldırıların yaşanmasının nedenleri arasında neler var? Bu saldırılar neden önlemiyor?
Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, icra olaylarında eskiden de saldırıların olduğunu ancak son dönemlerde bu saldırıların arttığını gördüklerini söyleyerek, bunun nedeniyle ilgili şöyle dedi:
"Bunun nedenleri arasında söylemde ve eylemde avukatlık mesleğinin itibarının düşürülmesi çabasının da etkili olduğunu düşünüyoruz. Özellikle hukuk sisteminin avukatlara karşı saldırılarda gerekli etkin önlemleri almadığı görülüyor. Tüm bu unsurların kişileri cesaretlendirdiği açıkça görülüyor."
Sağkan'ın sorunun çözümü için önerileri arasında adli kolluk sisteminin etkin hale getirilerek, bütün haciz işlemlerinde can güvenliği açısından zorunlu hale getirilmesi bulunuyor.
Sağkan, ayrıca önlemler kapsamında "Avukatlara karşı eylemlerde yasalarda belirtildiği şekilde hakim ve savcılar için alınan tedbirlerin aynen uygulanması, etkin bir şekilde soruşturulması gerekiyor" dedi.
Independent Türkçe’nin haberine göre Sağkan, icralarda yaşanan saldırılarla ilgili net bir sayı vermenin de mümkün olmadığını çünkü bazı olayların baroya bile yansımadığını söyledi.
Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Bülent Deniz aynı zamanda bir avukat.
Deniz, olaya farklı bir bakış açısı getirerek, hacizde çıkan olaylarla ilgili şöyle bir iddiada bulundu:
"İcrada olayın çıkması biraz avukatın yaklaşımıyla da bir miktar bağlantılı. Bazı meslektaşlarımız özellikle de genç meslektaşlarımız dosyayı kapatabilmek, tahsilatı yapabilmek için lüzumsuz baskı yapabiliyor. Haciz esnasında psikolojik deneyim olması lazım. Karşı taraf borcunu ödeyememiş evine, işyerine haciz gelmiş, eli kolu kesilmiş. Bu demek değil ki borçlu olan da borcunun üzerine yatsın ödeme yapmasın. O da olmaz. Ekonomik şartlarda çok zorlamasının yarattığı çaresizlikte insanları şiddete yönlendirebiliyor."
Deniz, kolluk kuvvetlerinin haciz sırasında hazır bulunması gerekirken çoğu zaman personel yetersizliğinden bunun sağlanamadığını kaydederek, "Avukat ve icra çalışanı karakola gidiyor. Gelecek polis olmayınca kelle koltuk hacze gidiyorlar. İki taraflı da etmenler var olay çıkmasını sağlayan. İcralarda borçluların tepkisel yaklaşımı genel ekonomik durumun kötüleşmesiyle bağlantılı" dedi.
Borçluların hacizlerde tepkisel yaklaşımlarının genel ekonomik durumun ağırlaşmasıyla da alakalı olduğunu iddia eden Deniz, haciz işlemlerine çoğunlukla deneyim kazanmaları için meslekte yeni olan avukatların gönderildiğini doğruladı ancak bununla ilgili şöyle bir tespitte de bulundu:
"Hacze gönderilen arkadaşlarımız dönüp işyerlerine hesap vermek zorunda kalıyor. Hacze gittin parayı tahsil ettin mi ya da tahsil edecek mal bulamadın mı diye bağlı çalıştığı avukata veya firmaya hesap vermek zorunda. Bir kere böyle bir baskı var. İkincisi meslekte yeni olmanın verdiği bir dezavantaj var. Borçlunun psikolojisini iyi yönlendirebilirse kazasız belasız ayrılmak mümkün oluyor."
Hacizlerdeki olayların artması üzerine avukatlara UYAP üzerinden mal sorgulama imkanının getirildiğini kaydeden Deniz, "Bu iyi bir uygulama. Hacze gitmeden bir alacağı varsa bu yolla tahsil edilebiliyor. Ama adamın üzerine bir şey görünmüyorsa o zaman dükkanına veya evine gitmek gerektiğinde sorunlar yaşanabiliyor" diye konuştu.