FT'nin Ankara'daki muhabiri Laura Pitel'in kaleme aldığı yazıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "yaklaşan seçimler nedeniyle yavaşlamaya müsamaha göstermediği" görüşüne yer verildi.
Yazıda, IMF'nin geçen ay Türkiye ekonomisinin 'fazla ısındığı' ve yüksek enflasyonun devam edeceği yönündeki uyarısı hatırlatıldı.
IMF, dış gelişmelere bağlı olarak Türkiye'nin kırılganlığının arttığını ve faiz artırılmazsa 2018'in de çift hanede tamamlanacağını söylemiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi Başdanışmanı Cemil Ertem ise, IMF'yi "başarısız ekonomik teoriler" ortaya atmakla suçlamıştı.
BBC Türkçe'de yer alan haberde FT yazarı, IMF ile Moody's gibi kredi derecelendirme şirketlerinin uyarıları nedeniyle oluşan senaryonun ekonomistleri endişelendirdiğini belirtti.
TÜRKİYE EKONOMİSİNİN BÜYÜME PERFORMANSI
Bir önceki yılın aynı dönemine göre değişim oranı (%) (Çeyreklik)
Yazıda şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye'nin gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) geçen yıl tahmini yüzde 7 büyümeyle beklentilerin üstüne çıktı. Bunda 2016'daki darbe girişimi sonrası hükümetin ekonomiyi canlandırmak için getirdiği teşviklerin etkisi oldu. Ama bu büyümenin bir bedeli oldu."
Geçen haftalarda Türkiye'ye cari hesap açığının genişlediği ve böyle giderse enflasyonun çift hanede kalacağı yönünde bir dizi uyarının yapıldığı hatırlatılan yazı, şöyle devam etti:
"Moody's Türkiye'nin siyasi gelişmeler ve dış ticaret finansmanına bağımlılığını gerekçe göstererek Türkiye'nin kredi notunu düşürüken, Goldman Sachs Türkiye'nin 'aşırı ısınan ekonominin tipik belirtilerini gösterdiğini' söyledi.
"Mart ve Kasım 2019'ya yapılması beklenen seçimler öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet yetkilileri, bu yıl büyümenin yüzde 5.5 olmasını istediklerini açıkça söylediler.
"Geçen yılın üçüncü çeyreğinde büyüme yüzde 11.1 düzeyindeydi ve bu, G20 ekonomilerinin tamamındakinden daha hızlı bir büyümeydi. Avrupa'daki güçlü büyüme de Türkiye'nin ihracatını artırdı. Hükümet teşvikleriyle tüketici harcaması ve inşaat sektörü kamçılandı.
"Erdoğan uzun süredir yüksek enflasyona neden olacağı gerekçesiyle yüksek faiz oranlarına şiddetle karşı. Şimdi ise, asıl endişe büyümenin yarattığı dengesizlikler."
Çekirdek enflasyonun yaklaşık yüzde 12'de kaldığı, Ocak ayında cari açığın 7.1 milyar dolara çıktığı hatırlatılan yazıda, ekonomistlerin görüşlerine yer verildi.
FT'ye konuşan GlobalSource Danışmanı Murat Üçer, Ankara'nın tek önceliğinin "geçen yılki vahşi hızda bir büyüme" olduğunu ancak olası kırılganlıkların soru işaretine sebep olduğunu söyledi.
Nomura yatırım bankasından analist İnan Demir ise, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) olası faiz artırımının ne olacağı ve Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) parasal genişleme programını ne zaman sonlanacağı belirsizliklerini korurken, Türkiye gibi bir yükselen piyasa ekonomisi için yüksek enflasyon ve cari açığın kaygı oluşturacağını belirtti.
İnan Demir, siyasi ve jeopolitik riskler nedeniyle Türkiye'nin dış finansmanı kendine çekmek konusunda sorun yaşayabileceğini de sözlerine ekledi.
FT'nin yazısında, Merkez Bankası'nın tarafsızlığına ilişkin soru işaretlerine de değinildi. Faiz oranlarını sabit tutan Merkez Bankası, geçen aralık ayında geç likidite penceresi (GLP) borç verme faizini yüzde 12.25'ten 12.75'e çıkarmıştı.
Öte yandan Merkez Bankası'nın bağımsız olduğunu öne süren Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı Hatice Karahan'ın şu sözlerine yer verildi:
"En kötü senaryoda bile sermaye akışının kuruyacağını düşünmüyorum. Eğer faiz artırımını gerekli görürlerse, bunu yapacaklardır. Erdoğan'ın faizlerle ilgili güçlü görüşleri olduğu doğru. Ama Merkez Bankası'nın bağımsız olduğuna inancım tam."
BBC Türkçe