Özyeğin,
Rusya'nın başkenti
Moskova'da Türk Rus İşadamları Birliği (RTİB) tarafından Ritz Carlton Oteli'nde düzenlenen 'Zirve
Sohbetleri' toplantısına katılarak kendisini anlattı, işadamlarına tavsiyelerde bulundu.
FİBA Yönetim Kurulu Başkanı
Hüsnü Özyeğin, Türk ekonomisinin bu yıl yüzde 4 oranında
büyümesini beklediğini anlatırken, Rusya'nın 15-20 yıl içinde İngiltere'den sonra
Avrupa'nın en büyük ikinci ekonomisine sahip olacağını bildirdi. İş hayatına 6 yaşında dedesinin manifaturacı dükkanında 'Çığırtkan' olarak başladığını belirten Özyeğin, Rusya'ya gelen ilk işadamlarından olduğunu ve Rusya'ya ilk olarak
merhum Cumhurbaşkanı Turgut
Özal ile 1984 yılında geldiğini kaydeden anlattı. Özyeğin, şöyle dedi:
"Özel uçakla Moskova'ya geldik. Buradan da iç hat uçağıyla Semerkand,
Taşkent ve sonra St. Petersburg'a gittik. Bildiğiniz gibi Ruslarla yapılan meşhur gaz anlaşması bu ziyarette planlandı."
"ÖZAL İLE DÜNYAYI GEZDİK"
Özyeğin, Rusya'ya son derece kala
balık bir
işadamı grubuyla geldiklerini belirterek, şunları söyledi:
"Özal ile dünyayı gezdik diyebiliriz. Buraya 1986 yılında bir daha Özal ile geldim. Heyet olarak kalabalık geldiğimiz için o zaman tek bir
otel vardı ve o otelde de 1 odada 3 kişi kaldık. Aşağıda sadece
tavuk kızartan bir yer vardı ve yiyeceği de uzun kuyruklar halinde oradan alıyorduk. Tüm bunları gördükten sonra Rusya'nın bugünkü hali inanılmaz. Avrupa'ya gittiğinizde 30 yıl önce nasılsa şimdi de pek fazla bir değişiklik göremezsiniz."
Moskova'ya yine Özal ile birlikte 1986 yılında yaptığı ikinci ziyaretin dönüşünde burada bir
banka şubesi açmak istediğini uçakta ziyaret dönüşü her zaman olduğu gibi işadamlarının yanına giderek tek tek sohbet eden Özal'a aktardığını söyleyen Özyeğin, "Rahmetli Özal hemen
Merkez Bankası Başkanı
Yavuz Canevi'yi çağırarak Moskova'da temsilcilik açmak istediğimi ve bunun için hemen izin verilmesini söyledi. 1988'de Yapı Kredi'nin Moskova'da şubesini açtık" dedi.
"KRİZDEN AZ ZARAR GÖRDÜK"
Rusya'da 1994 yılında kendi kurduğu Finansbank'ın bir şubesini açtıklarını ve 1998 yılında moratoryum ilan edilen Rusya'nın en büyük
ekonomik krizine yakalandıklarını söyleyen Özyeğin, "Çok
şükür buradaki Finans Bank o zaman çok küçüktü. Zarar gördük ama çok az oldu. O zaman bütün özel bankalar battı. Sonra 2003 yılında bireysel bankacılığa başladık. Şu an Rusya'daki operasyonumuzda, 7 bine yakın bordrolu
personelimiz var.
Türkiye'de Finans Bank'ı sattıktan sonra en fazla bordrolu personelimizi Ruslar oluşturuyor. Ruslardan sonra Türk personel ikinci sırada yer alıyor. Rusya'daki Credit Europe Bank'ta 5 bin 500, buradaki GAP
tekstil ve Marks and Spencer mağazalarında da 1500 ve diğer sektörlerdeki yatırımlarımızda da bir kaç yüz kişi istihdam etmekteyiz" dedi. "Günde 200 otomobil
kredisi veriyoruz" Özyeğin, Rusya'daki Credit Europe Bank'ın sermayesinin 10 milyon dolar ile başladığını ve bugün sermayesinin 500 milyon dolar civarında olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"140 şubemiz var ve 1 milyondan fazla kredi kartı verdik. Günde 200 otomobil kredisi veriyoruz ve Rusya'da en fazla otomobil kredisi veren 5'nci, kredi kartı veren 10'uncu bankayız. Ayrıca Türkiye'de anlaşmalı olduğumuz bir mağazadaki herhangi bir ürünü beğenen ancak paraları yetmeyen Rus vatandaşlarına da o mağazalarda 15 dakika içinde
tüketici kredisi veriyoruz."
AVRUPA'NIN İKİNCİ BÜYÜK EKONOMİSİ
Rus ekonomisine son derece inandığını ve Rusya'nın daha da gelişeceğine ifade eden Özyeğin, "Rusya'nın çok yakında ekonomik büyüklük açısından İtalya'yı geçeceğini, 15-20 yıl içinde de İngiltere'den sonra Avrupa'nın en büyük ikinci büyük ekonomisi olacağına inanıyorum" diye konuştu.
Avrupa'daki nüfusun giderek yaşlandığını ve sosyal hakların da Avrupa'yı
Amerika ve diğer ülkelerle rekabette dezavantajlı konuma getirdiğini ifade eden Özyeğin, "Türkiye bugün çok şanslı. Türkiye 30-35 yıl kaybetti. Siyasi istikrar bir türlü son 10 yıldaki kadar olamadı. Daha önceki dönemlerde partiler
tütün fiyatı konusunda bile anlaşamıyorlardı.
Enflasyon yüzde 40 ve yüzde 90'lar arasında seyrediyordu. Böyle bir ülkeye
yabancı yatırımcı da gelmez, iyi koşullarda kimse borç da vermez" dedi.
"TÜRKİYE'NİN GELDİĞİ NOKTAYA BEN BİLE İNANAMIYORUM"
Türkiye'nin bugün geldiği noktaya kendisinin bile inanamadığını söyleyen Özyeğin, "Eskiden
İsviçre bankalarından 1 milyon
frank kredi aldığımızda bayram ederdik. Şimdi Avrupa'ya yüzde 5, 5.5 ve 6 ile 5 yıllık
bono çıkarıyoruz. Türkiye'de muazzam bir mali
disiplin uygulanmakta. Avrupa'da
bütçe açığı yüzde 5, bizde geçen yıl bu yüzde 1 oldu. bu yıl da yüzde 1 öngörülüyor" diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN YÜZÜ DIŞA DÖNMELİ"
Türk işadamlarının iş yapmak için
Hindistan, Rusya, Çin gibi gelişen ülkelere yönelmesi gerektiğini ifade eden Özyeğin şöyle devam etti:
"Gelişmekte olan ülkelere yatırım yaparak Türkiye'yi geliştirebiliriz. Türkiye'nin yüzü dışa dönmeli. Türkiye sadece iç kaynaklarla ülkemizde her yıl ihtiyacı olan 700-800 bin istihdamı sağlayamaz. Sürdürülebilir bir büyüme için de eğitime daha fazla önem vermeliyiz. Çin,
Kore ve Japonya'da bugün herkes en az lise mezunuyken, Türkiye'de eğitim oranı 6.5 yıl oranında. Son zamanlarda çok çaba harcanmasına rağmen o kadar geriden geliyoruz ki hala yeterli değil yapılanlar. Durumu iyi olan her işadamı eğitime mutlaka
destek olmalı."
"PANİKLEYEBİLİRSİNİZ AMA YANSITMAMALISINIZ"
Özyeğin, bir soru üzerine her zaman sade bir vatandaş olduğunu ve ABD'de yarı burslu olarak eğitime gittiğinde cebinde sadece 100 dolar parasının olduğunu, bir yandan okurken diğer yandan akşamları lüks bir balık restoranında komilik yaptığını belirterek, şöyle dedi:
"İş hayatında paniklediğim anlar oldu. 2001 yılındaki krizde bir çok işadamı panikledi. Bir şirketin başındaysanız sizin paniklemeniz önemli değil. İçinizdeki paniği dışa vurmamalısınız. 1994 ve 2001 krizlerinde resmen
maske takarak dolaştım. Bu dönem işyerlerinde en neşeli gezdiğim dönemlerdi. Ancak eve geldiğimizde endişemi eşim anlıyordu. 2001'de 22 özel bankaya el kondu."
Özyeğin, 'Türkiye'nin en zengin adamı olarak ne hissettiği' yolundaki bir soru üzerine, "Bu konuda konuşmayı pek sevmem ama yaptığım en önemli işlerden biri bir madde bağımlılığı
tedavi merkezi kurmamdır. Tinerci çocuklardan 70'i burada tedavi oldu. Yaptığım okullar ve yurtlar ve verdiğim burslar sayesinde 30 bin öğrenci okuyor. Benim yaptığım okulları ve yurtları göremezsiniz çünkü bunları en fazla ihtiyacın olduğu en ücra yerlerde yaptım" dedi.
"GİMA HAYATIMDAKİ EN BÜYÜK HATAM"
Özyeğin bir soru üzerine, GİMA'nın hayatındaki en büyük hatalardan birini oluşturduğunu belirterek, bu şirketi özelleştirmeden alan birinden satın aldığında çok yatırım yaptığını ve satın aldığı 1996 yılından sattığı 2005 yılına kadar her yıl zarar ettiğini söyledi. Ancak GİMA sayesinde Finansbank'ın kredi kartlarını çok sayıda arttırdığını ve bunun da bankanın değerini artırdığını ifade eden Özyeğin, GİMA'dan tam olarak çok yakın bir zamanda kurtulduğunu ve bunun için de hemen bir
kurban kestirdiğini söyledi.
"KRİZ OLASILIĞI GERİDE KALDI"
Özyeğin bir soru üzerine, ABD'de
finansal krizden yavaş yavaş çıkıldığı ve
ABD ekonomisinin hafif büyüme gösterdiğini vurgularken şunları anlattı:
"ABD ekonomisi ufak tefek canlanma gösteriyor. Avrupa ülkeleri de
Sarkozy ve Merkel'in uzun görüşmelerinin sonunda finans kuruluşlarını
kurtarma kararı aldı. Bankalara 500 milyar
avro 3 yıl için yüzde 1 faizle borç verildi. Yarın 500 milyar avroluk bir
ihale daha var. Kriz ihtimali bana göre geride kaldı."
"TÜRKİYE EKONOMİK OLARAK YÜZDE 4 BÜYÜYECEK"
Hüsnü Özyeğin, Türk ekonomisiyle ilgili bir soru üzerine Türkiye'de çok iyi bir ekonomi
yönetimi olduğunu söyledi. Özyeğin şöyle konuştu:
"Kaptan köşkünde oturan yöneticiler sürekli her şeyi yakından izliyor ve ve amaca yönelik anında müdahalede bulunuyorlar.
Aralık ayında kurdaki spekülatif artışları doğru müdahaleyle hem ihracatçıları memnun edecek hem de iyi bir düzeyde tuttular. Çok çabuk kararlar alınabiliyor. Bu güzel bir şey. Dünyadaki kredilerin yüzde 50'sini Avrupa'daki bankalar veriyor. Bu yüzden bir
takım özelleştirmeler yapılamadı. Türkiye'nin bu yıl ekonomik olarak yüzde 4 oranında büyüyeceğini tahmin ediyorum."
HUSUMETTEN ORTAKLIĞA
Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Aydın Sezgin de sohbet toplantısının başında yaptığı açılış konuşmasında, Rusya ve Türkiye arasındaki ikili ticaret hacminin geçen yıl yeniden 30 milyar dolar seviyesine çıktığını belirtti. Büyükelçi Sezgin, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerinin başta ekonomi olmak üzere enerji ve diğer tüm alanlarda son derece iyi durumda olduğunu belirterek, "İlişkilerimiz husumetten rekabete, rekabetten ortaklığa geçiyor. Buraya yapacağımız doğrudan yatırımlarda çok dikkatli olmamız gerekiyor. Hangi sektörde hangi vadede yatırım yapılmasına yol gösterecek bir çalışmaya ihtiyaç var. Rus ekonomisinin hukuki altyapısı tam tam olarak sağlanmış değil. Dünya
Ticaret Örgütü (DTÖ) üyeliğinin bu açıdan çok önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.