Bu cümle,
Silvan barajının temel atma töreninden saatler önce, makamında sohbet etme imkanı bulduğumuz Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmaz'a ait.
Bakan Yılmaz heyecanlı; “bu baraj ile 250 bin hektar alanı sulayacağız” diye anlatıyor. Bunun anlamı, iş demek, istihdam demek.
“Dünya ölçeğinde hep sulanan hektar başına iki kişilik istihdam olarak yapılır hesaplar” diye anlatıyor Bakan Yılmaz ve devam ediyor; “Hadi siz onu, hektar başına bir kişilik istihdam diye hesaplayın. Yine de en az 250 bin kişilik istihdam anlamına geliyor bu adım...”
4-5 yıl içinde bitecek
GAP'ın sulama ayağındaki, Bakan Yılmaz'ın deyimiyle “kritik eşik”, yani Silvan barajı.
Maliyeti yaklaşık 5 milyar TL.
GAP'I BİTİRİYORUZ
“Klasik anlamda GAP bu projeyle bitmiş olacak. O nedenle kritik eşik diyorum” diyerek devam ediyor Bakan Yılmaz;
“
Enerjide kritik eşik Ilısu barajıydı. Yüzde 40'ı aştı. Sulamada ana kanallarımız sürüyor.
Urfa Suruç'ta muazzam yatırımlar devam ediyor.
Mardin ana kanalımız,
Batman sağ ve sol sahil ana kanallar büyük oranda bitti. Şimdi bu en kritik projemiz bu kaldı. Bir de Ilısu bittikten sonra
Cizre barajımız olacak. Cizre'yi de bir tarafa koyacak olursak, GAP klasik anlamda bitmiş olacak.”
Aslında GAP'ın bitiş tarihi olarak 2012
hedef olarak konulmuştu. Ancak şimdi bir 4-5 yıllık uzatmadan bahsediyoruz. Peki bunun nedeni nedir? Finansman mı?
“
Hayır” diyor Bakan Yılmaz. “Finansman sorunumuz yok”
Ve bu uzamanın gerekçesini anlatıyor;
“2-3 yıldır ödeneğini veriyoruz ama müteahhitler arasında ihtilaf çıktı,
Kamu İhale Kurumunda iptal edildi. Tekrar yapıldı, mahkemeye gitti. Para değildi problem. Uygulamada problemler bizim elimizde değil, beklemek zorundasınız.”
GELECEK YIL 1 MİLYON HEKTAR SULAYACAĞIZ
Kalkınma Bakanı Yılmaz anlattıkça, biz de heyecanlanıyoruz.
Proje, sadece
bölgenin değil,
Türkiye'nin çehresini değiştirmek üzere;
“1 milyon hektar alanı sulayacak su zaten depolanmış durumda”
Sulama projelerini anlatırken, enerji
üretim ve iletimi benzetmesi yapıyor Bakan Yılmaz;
“Barajlarda su duruyor. Ana kanalı, enerjideki iletim hattı gibi düşünün. Var olan suyu ovalara taşıyor. Suyu da tıpkı enerji üretim ve iletimi gibi düşünün; üretim, iletim, dağıtım. Barajlarda üretmişiz, ana kanallarla iletimini sağlayacağız; ki bu yıl sonunda büyük oranda bitmiş olacak. Gelecek sene artık dağıtım boyutuna geleceğiz. Tarla içi yansımasını gelecek yıldan itibaren göreceğiz artık. Mardin, Suruç, Batman'da büyük oranda tamamladık ana kanalları artık sonuçlarını göreceğiz”
SUYU OVAYA GÖTÜRDÜK, ŞİMDİ TARLAYA GÖTÜRÜYORUZ
Sadece sulamadan da ibaret değil proje; Bir de “toplulaştırma” var.
Toplulaştırma derken, parçalı
arazi mülkiyetinin birleştirilmesini kastediyor Bakan Yılmaz;
“Sulamaya paralel şekilde toplulaştırma yapıyoruz. Bu da devrim niteliğinde bana göre. Tarihimizde 1 milyon hektar toplulaştırma yapmıştık. Oysa sadece GAP'ta 2.2 milyon hektar toplulaştırma yapıyoruz. Bunun da önemli kısmını bu yıl sonunda bitirmiş olacağız”
Peki ne sağlayacak toplulaştırma? İşte Bakan Yılmaz'ın ağzından yanıtı;
“Çok şey sağlayacak. Toplulaştırma ile parçalı arazi mülkiyetini birleştirmiş oluyoruz. Bir araziniz burada, bir parçası 10 km uzakta; bunları tek parsel yapıyoruz. Böylece ölçeği büyütmüş, maliyeti düşürmüş oluyoruz.
İkincisi o arazide taş varsa, tevsii ihtiyacı, drene edilmesi gerekiyorsa iyileştiriyorsunuz. O bölgedeki köylerin kanalizasyon problemlerini çözüyorsunuz. Tarla içi yolları yapıyorsunuz. Sulama şebekelerinin rahat geçebileceği şekilde planlıyorsunuz. Dolayısıyla sulama açısından maliyetiniz düşüyor; verimli bir tarımsal üretimin altyapısını kurmuş oluyorsunuz. İşletme döneminde çok daha verimli, etkili bir tarımsal üretimin altyapısını kuruyorsunuz. Sulama zaten verimliliği artıracak, toplulaştırmayla da çok daha verimli bir altyapı oluşturmuş oluyorsunuz.”
Ancak bu “toplulaştırma” mülk işi. Rakam da çok büyük; 2.2 milyon hektar. Soruyoruz Bakan Yılmaz'a, “zor olmadı mı
köylüyü,
toprak sahibini ikna etmek?”
Zor olmamış. Çünkü “vatandaş da bu işin faydasını görüyor” Bakan'ın deyimiyle;
“Köylere niye bu kanalizasyonu yapıyoruz, ikna olsunlar diye. Urfa'da hiç problem yaşamadık. Birincisi su gelecek vatandaş faydasını görecek. Susuz alana su gelmiş olacak. İkincisi köylere hizmetler götürüp, köylünün sahiplenmesini sağlamış oluyoruz. Diyarbakır'da ilk kez uygulandığı için biraz sıkıntı yaşadık ama orada da büyük ölçüde aştık. Halkın da katılımıyla gerçekleştiriyoruz.”
“TERÖR SADECE EKONOMİ İLE BİTMEZ”
Peki, bu projelerin bölgedeki güvenlik/
terör sorununa etkisi ne olacak? Bakan Yılmaz “Terör konusunda hep şunu söylüyorum; ekonomi ile terör iki ayrı alan” diyor ve devam ediyor;
“Şüphesiz aralarında bir etkileşim var ama birbirlerine indirgenmemeli. ‘
Ekonomi olursa terör biter' diyemeyiz. Ama mutlaka aralarında bir etkileşim var. Ekonominin canlandığı, istihdamın arttığı, yatırımların arttığı bir ortamda terörün zemini de daralmış olur.
Ya da tam tersi; Terörün azaldığı, huzurun arttığı bir ortamda
ekonomik yatırımlar artar. Bu anlamda karşılıklı bir ilişki var ama meseleyi sadece ekonomik diye görmüyoruz. Çeşitli boyutları olan bir mesele. Bir boyutu ekonomi. Önemli bir boyutu ekonomi tabi. Ama ‘yüzde 100 terör ekonomiyle biter' iddiası çok gerçekçi olmaz.”
“VAHŞİ SULAMAYA İZİN VERMEYECEĞİZ...”
Kolay değil; Yüzyıllardır kuru tarım yapılan bölge sulu tarıma geçiyor.
Tabi yanlışlar da oluyor. Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmaz, bir yandan sulama projelerini hayata geçirirken, diğer yandan daha önce yapılan yanlış sulama/vahşi sulama nedeniyle tuzlanan tarım arazilerini kurtarmaya çalıştıklarını anlatıyor;
“Geçmişte
tarla içi sulamalar açık
sistemle yapıldığı için vahşi sulama yapıldı ve toprak tuzlandı. Harran'da 50 bin ha alan bu tehlikeyle karşı karşıya. Bu hataya düşmüyoruz. Bu çok önemli. GAP
eylem planı ile çok kesin
kural koyduk. Tarla içinde açık sistem sulamaya izin vermeyeceğiz. Tamamen kapalı, basınçlı sistem olacak. Köylü kafasına göre sulayamayacak. Dolayısıyla tuzlanma sorununun önüne yapısal olarak geçmiş olacağız. Ayrıca çiftçilerin eğitimini yapıyoruz GAP idaresi ve
Tarım bakanlığı olarak. Geçmişteki yanlışa düşmediğimiz gibi yapılan yanlışı da
tamir etmeye çalışıyoruz.”
Geçmişteki vahşi sulama nedeniyle tuzlanma olan Harran'da çalışmalar sürüyor. “15 bin hektarı kurtartık. 35 bin hektarda da çalışmalar yürütüyoruz” diyor Bakan Yılmaz. “Harran'daki bu çalışma sonrası
ürün miktarının üç dört misli arttığını gördük. Bu çok verimli yatırım”
GAP KENDİNİ AMORTİ ETTİ BİLE...
Ve bir şehir efsanesi; Herkes birbirine sorar durur;
Yıllardır Türkiye, kaynaklarının önemli bir bölümünü GAP'a harcıyor. Bunun getirisini görebilecek miyiz?
Kalkınma Bakanı Yılmaz,
sürpriz bir açıklama yapıyor ve GAP'ın daha şimdiden kendini amorti ettiğini anlatıyor;
“GAP sadece bir bölgesel bir program değil, ulusal bir program. Türkiye'nin projesi. Enerji yönünden de tarım yönünden de Türkiye'nin projesi. Enerji yatırımları 22 milyar dolar getiri sağladı. GAP'a bugüne kadar harcadığımız para ise 35-37 milyar TL.
Dolar ve TL farkını hesapladığınızda, sadece enerji getirisiyle finanse etmişiz GAP harcamalarını.”
Hakikaten büyük proje. Tüm Türkiye'nin, 75 milyon vatandaşın geleceğine büyük yatırım GAP.
Ve
Silvan Barajı'nın, “kritik eşiğin” temeli bugün dört Bakanın, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker,
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,
Orman ve Su işleri Veysel Eroğlu'nun katılımıyla atılıyor.
Kalkınma Bakanı Yılmaz'la sohbetimiz sadece bu konuyla sınırlı değil. Bir de mayınlı araziler var, herkesin akıbetini merak etti. Onu da konuştuk.