Antalya’da
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği tarafından düzenlenen Uluslararası Yem Kongresi ve Yem Sergisi’ne katılan
Eker, toplantı sonrası, gazetecilerin,
okul sütü ve
tavukta
arsenik maddesi olduğu yönündeki iddialarıyla ilgili sorularını
cevapladı.
Eker, bazı bölgelerden katılımın olmamasından dolayı okul süt ihalesinin tekrarlanacağını bildirdi. Doğu, Güney
doğu ve
Karadeniz bölgelerinden hiç bir
firmanın ihaleye katılmadığını kaydeden Eker, "Dün 30 civarında firma davet edildi. Zannediyorum bunlardan 19’u
belge almış. Onlar katıldı. Tabi birkaç bölgeden
teklif olmamış. Bildiğim kadarıyla onlar değerlendiriliyor. Yeniden ihaleye çıkılacak. Türkiye’nin her tarafıyla ilgili bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Sadece
Trakya,
Marmara ve Ege değil, Doğu,
Güneydoğu ve Karadeniz tüm bu bölgeler kapsamda olacak. Kanunların öngördüğü şekilde ihaleler yapılıyor. Bundan sonraki süreçte yeni bir formül bulacağız." diye konuştu. Bakan Eker, sütü uygulamadaki kolaylık açısından
direk üretim yapan firmalardan veya tedarikçilerden almanın söz konusu olduğunu aktardı.
"GIDA İLE İLGİLİ KONUŞANLAR KONUNUN UZMANI DEĞİL"
Tavukta arsenik olduğu yönünde iddialara da cevap veren Bakan Eker, bu iddiaları ortaya atanların konunun uzmanı olmadığına dikkat çekti. Gıda ile ilgili konuşanların
gıda uzmanı olmadığını ifade eden Eker, şunları kaydetti: “Bu konuda konuşanlar, gıda konusunda ihtisası olmayanlardır. Bazıları meşhur olmak için bazıları pazarlama ve ticari maksatla konuşuyor. Dolayısıyla bazen çok abartılı genelleştirilmiş enformasyonla kamuoyunun zihni bulandırılıyor. Türkiye bir hukuk devleti. Türkiye gıda ile ilgili AB’de uygulanan standartlara sahip. Bu standartların gıda bakımından uygulandığı bir
ülke. Denetim ve kontrollerle her gün biraz daha iyi bir şekilde yapılıyor. Bir tane örnekten yola çıkıp Türkiye’de üretilen gıda maddeleri hakkında insanların vatandaşların tüketicilerin zihnini bulandırmaya kimsenin hakkı yok. Bunlar doğru değil. Birileri reklamını yapacaksa başka yol kullansın.”
İlaç kalıntısı ve GDO ile de insanların zihninin karıştırıldığını dile getiren Bakan Eker, "Türkiye’de bir gram GDO’lu üretimi yapılmıyor. Bunu defalarca söyledim. Fakat kimisi kalkıyor. Yani
hibrit tohumu GDO diyor. Öyle anlamış. Onun üzerinden
halk bir şeyler söylüyor. Tamamen yanlış bir performans. Toplumun zihnini bulandırılıyor." diye konuştu.
Eker,
sahte bal üreten şirketlerin kamuoyuna teşhir edilmesinden sonra tavuk eti kullanan
sucuk,
salam ve
sosis üreten firmaların da açıklanıp açıklanmayacağı yönündeki bir soruya da, "Açıklayacağız. Hepsini açıklayacağız." karşılığını verdi.
"TARIM SEKTÖRÜ SON 8 YILIN 7’SİNDE POZİTİF BÜYÜDÜ"
Gıda
Tarım ve
Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker, kongrede yaptığı konuşmada da, Türkiye’de tarım
sektörünün son 8 yılın 7’sinde pozitif büyüdüğünü söyledi. Tarım sektörünün daha önce bir yıl yada iki yıl üstü üste büyüdükten sonra tekrar küçülme dönemi yaşadığını kaydeden Eker, "Sektör, son 8 yılda 2007 yılındaki kuraklık dönemi hariç, tüm yıllar pozitif büyüdü. Türkiye'nin tarımsal üretim değeri, 2002 yılında 23 milyar dolar iken 2011 yılında 63 milyar dolar seviyesine çıktı. Üretim alanımızın aynı, tarım nüfusumuz bir miktar azalmasına rağmen. Aynı alanda daha az insanla bugün 63 milyar hasıla elde ettik. Türkiye, tarımda dünya ülkeleri içindeki sıralaması bundan 9 yıl önce Avrupa'nın 4'üncüsü, dünyanın 11'incisyken bugün Avrupa’nın birincisi, dünyanın 7'si haline geldi." diye konuştu.
HAYVANCILIĞA DESTEK YÜZDE 4,4’TEN YÜZDE 28’E ÇIKARILDI
Bakan Eker, konuşmasında hayvancılığa verilen
destekleri de anlattı. Türkiye’de 9 yıl önce 178 bin olan süt sığırının sayısının 2011 yılı itibariyle 4,2 milyona çıktığı bilgisini veren Eker, verilen desteklerle saf kültür ırkının 8-9 yıl içinde yüzde 19'undan yüzde 40'lara çıktığını kaydetti. Yem teşvikleriyle sığırcılığı geliştirdiklerini vurgulayan Bakan Eker, şöyle devam etti: "Coğrafyamızda olmayanı benimseyip, kendi şartlarımıza göre hayvancılık sektörümüzü buna göre dizayn etmeye çalışıyoruz. Küçükbaş hayvancılığını da
ihmal etmememiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda küçükbaş hayvancılığı destekleme çalışması başlattık. Ciddi bir kaynak aktarıyoruz. ve profesyonel hale getirmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin kültür ırkı ve bu oluşturuyor."
Türkiye’de yem üretiminin de desteklerle yüzde 91 oranında arttığına işaret eden
bakan Eker, 2004 yılında 6,9 milyon ton olan karma yem üretiminin, 2011 yılında 13,2 milyon tona çıktığını aktardı. Bitkisel yem kaynaklarının geliştirilmesi için de farklı bir destek politikası izlediklerini dile getiren Eker, "Türkiye, 9 yıl önce tarım desteklerinin yüzde 4,4’ü hayvancılığa ayırıyordu. 100 lira destek veriyorsa, 4.4 lirası hayvancılığa gidiyordu. Biz bugün bu oranı yüzde 28 oranına çıkardık. Şimdi 100 liralık tarımsal desteklerin 28 lirası hayvancılığa gidiyor. Önemli kısmını da yem üreticilerine veriyoruz. Türkiye’nin mısır üretimi 2 milyon tondu. Önemli bir kısmını da dışarıdan
ithal ediliyordu. Bu gün mısır üretimi 4 milyon tonunu üzerine çıktı. Hayvansal üretim işletmelerini de destekleme kapsamına aldık. Faizsiz
kredi dönemi açıldı. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 6 milyar lira faizsizlik kredi kullanıldı. Bundan 111 bin kişi faydalandı." diye konuştu.
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş da, 10 yıl önce 7 milyon ton civarında olan Türkiye'deki yem üretiminin, bu yıl 13 milyon tona çıktığını,
2023 için ise 28 milyon ton yem üretiminin öngörüldüğünü kaydetti. Gelişmiş ülkelerde hayvansal gıda ürünlerinin tüketilmesine önem verildiğini ve her geçen yıl tüketimin arttığını ifade eden Karakuş, ''Türkiye'de de hayvansal gıda üretimleri artmakta. Bu da doğru sektörde olduğumuzun ve sektörümüzün yakın gelecekte de
büyüme kaydedeceğine işaret ediyor.'' dedi