Karabük Üniversitesi Mimarlık Anabilimdalı Başkanı Yrd. Doç. Dr.
Gülsu Ulukavak Harputlugil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada enerjinin temin edildiği kaynakların ortalama yarısını oluşturan
fosil yakıtların önümüzdeki yüzyıl tükenmeye başlayacağının tahmin edildiğini belirtti.
-Yapı sektörü enerji
tüketiminde üçüncü-
Sanayileşmiş ülkelerde enerji tüketiminin sektörel dağılımına bakıldığında, sanayi ve ulaşımın ardından yapı sektörünün üçüncü sırada geldiğini dile getiren Harputlugil, ''Bu bağlamda bugün bina
tasarımında
hedef, tasarım aşamasında alınan önlemlerle daha az enerjiye ihtiyaç duyan; ihtiyaç duyduğu enerjiyi öncelikle yenilenebilir
enerji kaynaklarından karşılayan ve sağlanan enerjiyi en verimli şekilde kullanarak doğru işletim stratejileri geliştirilmiş bina'' dedi.
Bu hedefin gerçekleştirilebilmesinde
yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının öncelikli önem kazandığını vurgulayan Harputlugil, şunları kaydetti:
''Yenilenebilir enerji kaynaklarının su,
rüzgar, güneş,
jeotermal enerji kaynakları olarak sıralansa da bina ölçeğinde kullanımı en yaygın ve kolay enerji kaynağı (
geri ödeme zamanı-bina ömrü ilişkisi açısından) güneştir.
Pasif ev teknolojisi dediğimizde de bina ölçeğinde yenilenebilir enerji kaynağı olarak en yaygın kullanılan güneş enerjili
sistemlerden söz ediyoruz demektir.''
Güneş enerjili sistemlerini ise pasif ve aktif olarak ikiye ayırmanın doğru olacağını ifade eden Harputlugil, pasif güneş sistemleri derken, temelde, iç ortam konfor koşullarını bozmadan, ısıtma ve serinletme için herhangi mekanik sistem desteğine ihtiyaç duymayan, bina bileşenleri yardımı ile güneş ışınımının toplanması, depolanması, dağıtılması ve denetimi aşamalarıyla işleyen bir sistemden söz edildiği bilgisini verdi. Harputlugil, ''Basit bir anlatımla, evinizdeki pencerelerin,
duvarların, döşemelerin
güneş enerjisini toplama, depolama ve dağıtma işlevlerini yerine getirecek şekilde tasarlanması ile kışın güneşten ısıtma enerjisi sağlanması, yazın ise istenmeyen güneş ısısının dışarıda bırakılabilmesi sağlanabilir'' dedi.
Harputlugil,
Aktif Güneş Tasarımında ise işleyişin
doğal ısı akışına veya enerji üretimine yardımcı olan bazı mekanik sistemlerin (
motor, pompa, fan, vb.) devreye girmesi ile gerçekleştiğini belirterek, en yaygın kullanımının su ısıtma amaçlı kullanılan güneş kollektörleri ve fotovoltaik piller ile elektrik enerjisi elde edilmesi olduğunu söyledi.
-''
Enerji harcamasını sıfıra yaklaştıracak''-
Pasif güneş tasarımı ilkelerine dayalı olarak doğru tasarlanmış bir ''pasif ev''in ısıtma, soğutma ve havalandırma için ek bir mekanik sistem desteği olmadan yıl boyu iç ortam konfor koşullarını uygun düzeyde tutabileceğini işaret eden Harputlugil, aydınlatmanın gün boyunca her mekanda doğru kurgulanması ile aydınlatma için tüketilecek enerjinin de en aza indirilebileceğini ifade etti.
Harputlugil, bir evde yıllık yaklaşık 200kWh/m2 olan toplam enerji ihtiyacının, pasif ev standartları ile tasarlanması halinde yıllık 50kWh/m2'nin altına düştüğünü söyledi.
Sadece ısıtma enerjisi tüketimi olarak bakıldığında ise maksimum ısıtma enerjisi tüketiminin 70kWh/m2 iken, pasif ev standardına göre bu değerin 15kWh/m2 olduğu bilgisini veren Harputlugil, şunları kaydetti:
''Bunu aylık olarak değerlendirmeye kalktığımızda, ısıtma gerektiren kış döneminin 5 ay yaşandığı bir
bölge için aylık 3kWh/m2 gibi bir tüketim değeri söz konusu olmaktadır. Somutlaştırmak gerekirse, doğalgaz ile ek ısıtma sağlanan 100 metrekarelik bir pasif ev için harcanan 300kWh enerjiye karşılık, sadece 5 ay boyunca ayda yaklaşık 24 TL'lik bir harcama söz konusudur. Ancak unutulmamalıdır ki, eğer bu ihtiyaç duyulan enerji, yine yenilenebilir enerji kaynakları yoluyla (rüzgar, jeotermal, biyokütle, vb.) sağlanabilirse, bu sistemler için ihtiyaç duyulan ilk yatırım maliyetleri yüksek olmakla birlikte, enerji tüketiminden elde edilen kara dayalı kendini kısa sürede amorti ederek, enerji harcamasını 'sıfır'a yaklaştıracak''
-''Pasif ev'' tasarımında göz önünde bulundurulması gerekenler-
Pasif güneş teknolojisine dayalı ev tasarımında öncelikle o evin tasarlanacağı iklim bölgesinin özelliklerinin iyi bilinmesi ve tasarımın o iklim bölgesinin özel koşullarına uygun olarak geliştirilmesi gerektiğini belirten Harputlugil, sıcak nemli bir iklimde mümkün olduğunca yaygın, çok yüzeyli, yerden koparılmış, geçirgen ve hafif konstrüksiyonlu bir planlama söz konusu iken, sıcak kuru iklim için daha içe dönük, avlulu,
küçük açıklıklı ve ağır konstrüksiyonun
tercih edilmesi gerektiğini vurguladı.
Pasif güneş tasarımında güneşten yararlanmanın esas olduğuna işaret eden Harputlugil, sıcak dönemde güneş ışınımından korunup,
soğuk dönemde faydalanarak binanın aktif enerji ihtiyacının azaltılması, bu bağlamda bina tasarımı ve peyzaj tasarımının dikkatle birlikte ele alınması gerektiğini belirtti.
Yalıtıma dikkati çeken Harputlugil, pasif eve ait tüm yapı kabuğunun (dış ortamla bağlantılı bütün duvar, döşeme ve
çatı) iyi bir şekilde yalıtılarak, güneşten elde edilen ısının hızla kaybedilmesinin önüne geçileceğini söyledi.
Harputlugil, pencerelerin seçimi ve tasarımına ilişkin ise pasif evde pencerelerin ''ısı toplacı'' olarak çalıştırılmasının esas olduğunu ifade etti. Pencerelerdeki camlı yüzeylerin hem camın ısıl direncinin düşük olması nedeniyle ısı kaybına, hem de
sera etkisi oluşturması nedeniyle fazla ısınmaya neden olabildiğine işaret eden Harputligul, ''Bu bakımdan, pencere sayısı ve boyutlarının optimizasyonu çok önemlidir ve
mimari tasarımla sağlanabilir. Küçük pencereler ya da daha az sayıda pencere kullanımı, bununla birlikte pencerelerin binadaki konumu ısı iletimi ve güneşten ısı kazancı ilişkisini etkileyecektir'' dedi.
Binalarda ısı kayıplarının yüzde 20-50'sine hava sızıntılarının neden olduğunu ifade eden Harputlugil, ''Pasif evler için sızdırmazlığın en üst düzeyde sağlanabilir olması, prefabrikasyon-işçilik kalitesi, malzeme birimlerinin yan yana geldiği ve mekanik ve elektrik
servis elemanlarıyla çakıştığı yerlerde doğru detay çözümleri ile mümkündür'' diye konuştu.
Harputlugil, güneş kolektörleri yardımıyla evde kullanılacak sıcak suyun yenilenebilir kaynaktan elde edilmesinin pasif evlerde enerji tüketimini azaltacağını söyledi.
Harputlugil,
buzdolabı,
çamaşır makinesi,
fırın, aydınlatma sistemleri, vb. ekipmanların seçiminde de en az enerji tüketen, enerji sınıfı en yüksek olanlarının (en az A veya A ) tercih edilmesinin pasif evler için doğru bir yaklaşım olacağını belirtti.
-''Türkiye'nin güneşten yararlanma olanakları fazla ama...'
Fosil tabanlı yakıtın tükenmesi durumunda ne yapılacağı üzerine 1970'lerde başlayan çalışmaların özellikle
Avrupa ülkelerinde pasif ev tasarımlarına olan ilgiyi büyük ölçüde artırdığına işaret eden Harputlugil, şunları kaydetti:
''Özellikle
İngiltere ve Almanya'nın başını çektiği pek çok Avrupa ülkesinde 1980'lerde deneysel olarak başlayan pasif ev tasarımları yaygınlaşmış, çeşitli standartlar geliştirilmesi ile güçlendirilerek bugüne kadar gelmiştir. Pasif evlerde önceliğin iç ortam konfor koşullarını bozmadan, enerji tüketiminin en aza indirgenmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının en üst düzeye çıkartılmasıdır. Ancak bugün artık pasif ev tasarımı, geri dönüşümlü malzeme kullanımı, yağmur suyunun kullanımı ile kaynak israfının önlenmesi, atık yönetimi gibi çevresel faktörlerin de göz önünde bulundurulduğu sürdürülebilir bir mimarlık anlayışı çerçevesinde ele alınmaktadır.''
Harputlugil, Avrupa ülkelerindeki yaygın
uygulamalar ile karşılaştırıldığında, Türkiye'nin konumu gereği güneşten yararlanma olanakları çok daha fazla olmakla birlikte, aynı oranda bir pasif ev uygulamasının söz konusu olmadığını söyledi.
Türkiye'deki ilk uygulamanın
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün (MTA) Marmaris'te 1977'de kurduğu güneş evi olduğunu dile getiren Harputlugil, şunları belirtti:
''Yapının ihtiyaç duyduğu enerjinin yüzde 30'u, pasif güneş enerjisi sitemiyle elde edilmiştir. Yine ilk uygulamalardan olan
Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde 1976'da yapımına başlanan güneş evi, o günden bu yana çeşitli revizyonlardan geçirilmiş, sistemleri yenilenmiş ve halen kullanılmaktadır. Güneş evleri konusundaki en yeni iki uygulamadan biri
Diyarbakır'da, ikincisi ise İstanbul'da inşa edilmiştir. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin, 2008 Haziran ayında inşaatı tamamlanan güneş evi projesi, 'enerji mimarlığı' konusunda eğitim ve uygulama amaçlı kullanılmaktadır. Yıldız Teknik Üniversitesi'nin Davutpaşa yerleşkesindeki Yıldız Enerji Evi de yine 2008 Haziran ayında hayata geçirilmiştir.''
Türkiye'nin enerji ihtiyacının büyük kısmını
ithal ettiğini ifade eden Harputlugil, konutlarda tüketilen enerjinin yüzde 80-85'inin ısıtma, soğutma amaçlı kullanıldığını belirterek, ''Bu bilgiler ışığında, hem dışa bağımlı bir enerji politikası, hem de yüksek enerji tüketim seviyeleri nedeniyle, enerjide yerel kaynakların kullanımı ve enerji tasarrufunun her alanda sağlanması gerekliliği açıktır. Enerji verimliliğinde özellikle bina sektörünün potansiyeli oldukça önemli bir yer tutmaktadır'' dedi.