Hürriyet Gazetesi'nden Tolga Tanış, Ziraat Bankası ile çarpıcı bir iddiayı gündeme getirdi. Tanış haberinde 'müfettişlerin denetim için seçtikleri 2012’nin ikinci yarısını kapsayan tarih aralığı ise Türkiye’nin 17 Aralık soruşturmasını öğrendiği İran’la ilişkili yolsuzluk iddialarını akla getiriyor. Çünkü seçilen dönem, aynı zamanda İran kökenli işadamı Rıza Sarraf’ın Amerikan yaptırımlarını aşmak için bulduğu, Türkiye-İran-Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki altın ticaretinin de zirveye ulaştığı zaman.' diye yazdı. İşte Hürriyet'te yer alan haber...
Ziraat Bankası New York Şubesi’nin Amerikan Merkez Bankası tarafından incelemeye alındığı iddiaları doğru. Halen içeride çalışan altı Amerikalı müfettişin önceden planlanan teftişi dışında, hakkında alınan ‘enforcement action’ (zorlayıcı tedbir) kararı uyarınca Ziraat’ın Amerikan devleti ile 25 Haziran 2014’te imzaladığı 20 maddelik anlaşma ise karapara ile mücadele konusunda çok ağır şartlar içeriyor. 10 kişinin çalıştığı şubenin şu aşamada kapanma riski yok. Ama FED, iki yıla kadar uzayabilecek bir süre boyunca Ziraat’i cendereye sokup nefes alışını dahi izleyecek.
SÜREÇ HAZİRANDA BAŞLADI
Amerikan devletinin Ziraat Bankası’nın New York’taki faaliyetleriyle ilgili çekincelerini banka yönetimine iletip bununla iligili bir süreç başlatacağını duyurması haziran ayında gerçekleşti. Bunun üzerine Ziraat Bankası Yönetim Kurulu 12 Haziran 2014’te bir karar alıp İç Sistemler Genel Müdür Yardımcısı Yüksel Cesur ve bankanın ABD ülke müdürü Rıfat Çağlayan’ı ABD ile bir anlaşma imzalamaya yetkili kıldı. 25 Haziran’da da, Ziraat Bankası, ABD merkez bankası ve New York Eyaleti’nin finans denetleme kurumu Finansal Hizmetler Müdürlüğü (DFS), Ziraat’in New York şubesindeki faaliyetlerin karapara ile mücadele yasalarına uyumlu hale getirilmesini öngören bir anlaşma imzaladı. Ziraat’ın 31 yıldır faaliyette bulunduğu ABD’de yasaları bilmesi ve bu uyumu çoktan halletmiş olması gerektiği düşünülebilir. Ancak Ziraat’in ABD’li yetkililerle yaptığı 20 maddelik anlaşma sonunda, bankanın bundan sonra ucu belirsiz bir süre için atacağı her adımı takip altına alan, çok ağır koşullar içeren bir sözleşme ortaya çıktı. Peki anlaşma neler içeriyor?
SORUMLU YÖNETİM KURULU
İlk madde, banka yönetimine 60 gün içinde denetleyicilere karapara ile mücadele ve bu konudaki eyalet yasaları ve OFAC düzenlemelerine bir uyum planı sunma zorunluluğu getiriyor. Ayrıca Ziraat Bankası Yönetim Kurulu’nu da doğrudan bu sürecin yürütülmesinin sorumlusu kılıyor. Böylece herhangi bir ihlal durumunda Ziraat Yönetim Kurulu’ndakilerin yaptırım uygulanacak kişiler olacaklarını şimdiden haber veriyor. 2’inci maddede ise banka yönetiminin yine 60 gün içinde bağımsız bir danışman önerisi sunması, bağımsız denetçinin kabul edilmesi halinde de takip eden 10 gün içinde karapara ile mücadele konusunda yürütülecek denetim çalışmasıyla ilgili bir plan hazırlanması şartı var. Anlaşmanın en kritik maddelerinden 7’inci maddede, belirlenecek danışmanın Ziraat Bankası New York Şubesi’nin 1 Temmuz-31 Aralık 2012 tarihleri arasındaki bütün aktivetelerini incelemesi isteniyor. Denetçilerin gerekli görürse sonraki altı ayı da inceleme tarih aralığına dahil edebileceği belirtiliyor. 14’üncü madde de, Ziraat Yönetimi ve bağımsız danışmana her ay sonunda yapılan işlemlerle ilgili denetçilere bir ilerleme raporu sunma yükümlülüğü getiriyor.
60 GÜNDE TAMAMLANDI
Ziraat Yönetimi, anlaşmanın 25 Ağustos’ta sona eren süre zarfı içinde kendisinden istenen planı ve Ernst&Young ya da KPMG gibi uluslararası bir bağımsız danışmanın ismini denetçilere bildirdi. Ayrıca istenen bütün çalışmayı kendi hazırladı ve işin içine avukatları katmadı. Ancak FED ve DFS, bu konuda Ziraat’e henüz bir cevap vermedi.
Ziraat Bankası Yönetimi, 8 Eylül’de banka şubesine gelip ne kadar kalacağı açıklanmayan Amerikalı müfettişlerin, rutin bir denetim için bulunduklarını söylüyor. İçeride altı müfettiş var. 3’ü FED’den, 3’ü de DFS’den. Ancak iki kurum da, denetimin rutin mi zorlayıcı tedbir ilişkili mi olduğu konusunda “on the record” (yazılabilir) bir yorum yapmıyor. Kurumlar, Ziraat’in açıklamasını doğrulamayı da reddediyor.
BANKA NE KADAR İŞBİRLİĞİ SERGİLEYECEK
‘Zorlayıcı tedbir’ sürecine alınan Ziraat Bankası New York Şubesi’nin bu denetimden nasıl etkileneceği net değil. Amerikan Merkez Bankası’nın kayıtlarına göre FED 2014’ün başından beri şimdiye kadar 45 ‘zorlayıcı tedbir’ kararı almış. Bireyler çıkartılığında ise aralarında Ziraat’in de bulunduğu 23 banka kalıyor. Her biri bir ihlal tespiti sonrası alınan bu kararlar içerdikleri müeyyideler açısından farklı. Ziraat Bankası ile yapılan sözleşmeye “yazılı anlaşma” denilmiş. Bu açıdan Ziraat’in durumu, Amerikan yaptırımlarını aşındırmaktan haziran sonu 8.9 milyar dolar cezaya çarptırılan Fransız bankası BNP’ye göre daha iyi. Ziraat, aynı şekilde Mayıs’ta 2.6 milyar dolar ceza yiyen ve belirlenen sürede Amerikan bankacılık yasalarına uyumu sağlayamadığı takdirde ABD’deki faaliyetlerine sona verileceği açıklanan İsviçre Bankası Credit Suisse’ten de iyi. Ama bu durum, geçmiş defterleri açılıp gözetim altına alınacak Ziraat’in ceza yemeyeceği anlamına da gelmiyor. Ziraat ve FED arasında imzalanan anlaşmayı yorumlayan Amerikalı bir finans uzmanı da Hürriyet’e yaptığı değerlendirmede şöyle dedi: “Bu anlaşmanın nasıl sonuçlanacağı Türkiye’nin Amerikalılarla hangi seviyede işbirliği sergileyeceğine bağlı. Örneğin terörist bağlantı şüphesiyle, geçmişte yapılmış bir para transferinin detayları istenirse, Ziraat Bankası’nın bu para transferini gerçekleştiren hesapla ilgili ne kadar detaylı ve geriye dönük bilgi vereceği önemli. Ancak Ziraat Bankası’nın yapılan uyarıdan sonra şubeyi kapatıp gitmek yerine bu uyumu sağlama çabası içine girmesi olumlu bir işaret.”
SARRAF'IN ZİRVE YAPTIĞI 6 AY
Ziraat Bankası’nın neden ‘zorlayıcı tedbir’ sürecine alındığı bilinmiyor. Banka yönetiminin de bundan haberi yok. Ama Ziraat yönetimi, göreve 2014 Ocak ayında başlayan Rıfat Çağlayan’dan önce New York şubesinde iki yıl boyunca bir müdür olmaması ve bankada yaklaşık 30 yıldır çalışan bazı görevlilerin karapara ile mücadele konusunda gerekli eğitimlere katılmamış olmalarının bunda etkili olabileceğini savunuyorlar. Müfettişlerin denetim için seçtikleri 2012’nin ikinci yarısını kapsayan tarih aralığı ise Türkiye’nin 17 Aralık soruşturmasını öğrendiği İran’la ilişkili yolsuzluk iddialarını akla getiriyor. Çünkü seçilen dönem, aynı zamanda İran kökenli işadamı Rıza Sarraf’ın Amerikan yaptırımlarını aşmak için bulduğu, Türkiye-İran-Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki altın ticaretinin de zirveye ulaştığı zaman. ABD’nin 21 Kasım 2011’de İran’ın petrol endüstrisini de yaptırım kapsamına almasının ardından Sarraf gibi işadamları İran’ın gaz ve petrol satışlarının karşılığını altınla ödeme yönetimi geliştirmişti. Bu nedenle 2011’de Türkiye’nin İran ve BAE’ye altın ihracatı 0.3 milyar dolar gerçekleşmişken, 2012’de bu rakam 11.1 milyar dolara fırlamıştı. Bunun 6.6 milyar dolarlık kısmı ise şimdi FED’in Ziraat’te incelediği ikinci yarıyılda yapılmıştı.
ŞÜPHELİ PARA TRANSFERİ
Rıza Sarraf’ın 2012’de İran’la altın ticareti için Halkbank’ı kullandığı biliniyor. Ama Amerikalıların Ziraat Bankası’nda da bununla ilgili şüpheli bir işlem fark etmiş olması muhtemel. Çünkü Ziraat Bankası New York Şubesi’nin karapara ile mücadele açısından açık noktalarından biri de artık önde gelen hiçbir bankanın yapmadığı, Amerika üzerinden başkasının hesabına para transferi işlemini devam ettiriyor olması. Örneğin Ziraat Bankası’nda bir hesabınız var. Bu hesabı kullanarak Türkiye’den New York’taki Ziraat Bankası Şubesi’nde başka birinin hesabına para gönderiyorsunuz. Ancak FED, bunu şüpheli işlem sayıyor. Ziraat Bankası, artık bu tür para transferlerini mümkün olduğunca yapmadıklarını söylüyor. Belirlenen tarih aralığında tespit edilmiş, bu türden şüpheli bir para transferinin ise zorlayıcı tedbiri tetiklemiş olabileceği düşünülüyor. Hürriyet