Yıl sonu enflasyon tahminini açıkladı

İşte 2010 yılı sonu enflasyon oranları tahmini...

Yıl sonu enflasyon tahminini açıkladı

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, enflasyonun 2010 yılı sonunda orta noktası yüzde 7,5 olmak üzere yüzde 7 ile 8 aralığında, 2011 yılınIn sonunda ise orta noktası yüzde 5,4 olmak üzere yüzde 3,9 ile 6,9 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini söyledi. Başkan Yılmaz, Merkez Bankası'nın 2010 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin değerlendirmesinin yer aldığı, enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla düzenlediği basın toplantısında, son 3 ay içinde açıklanan verilerin iç talepteki canlanmanın öngörülenden daha güçlü olduğuna işaret etmesi nedeniyle, çıktı açığı tahminlerini bir önceki döneme kıyasla yukarı yönlü güncellediklerini söyledi. Bu güncellemenin kısa vadeli enflasyon tahminlerini etkilemediğini, ancak orta vadeli tahminleri üzerinde bir miktar yukarı yönlü etkide bulunduğunu dile getiren Yılmaz, gelişmiş ülkelerin genişletici para politikası, uygulamalarının devam edeceği beklentisinin güçlenmesinin son dönemde emtia fiyatlarında hızlı artışlara yol açtığını, bununla birlikte Ekim ayı itibarıyla ham petrol fiyatlarının, Temmuz enflasyon raporunda varsayımları ile uyumlu seyrettiğini bildirdi. Bu çerçevede ham petrol fiyatları var sayımlarını koruduklarını, bunun yanı sıra vadeli piyasalarda oluşan emtia fiyatlarını referans alarak tahmin ufku süresince, ithalat fiyatlarının kademeli artışlar göstereceğini var saydıklarını kaydetti. Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, bu çerçevede tahminlerini oluştururken, yılın kalan döneminde çıkış stratejilerinde öngörülen tedbirlerin tamamlandığı, politika tahminlerinin ise bir süre daha mevcut düzeylerde tutularak, 2011 yılının son çeyreğinden itibaren sınırlı artışlar gösterdikten sonra tahmin ufku boyunca tek haneli düzeylerde kaldığı varsayımını temel aldıklarını bildirdi. Başkan Yılmaz, enflasyonun yüzde 70 olasılıkla 2010 yılı sonunda orta noktası yüzde 7,5 olmak üzere yüzde 7 ile 8 aralığında olacağını, 2011 yılının sonunda ise orta noktası yüzde 5,4 olmak üzere yüzde 3,9 ile 6,9 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini söyledi. Yılmaz, 2012 yılı sonunda ise enflasyonun yüzde 5,1 düzeyine düşeceğini öngördüklerini ifade etti. Durmuş Yılmaz, para politikasının önümüzdeki dönemde fiyat istikrarının kalıcı olarak istikrar kazanmasına odaklanmaya devam edeceğini de sözlerine ekledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Durmuş Yılmaz, hızlı kredi genişlemesinin cari açık ve finansal istikrar üzerinde yaratabileceği risklere karşı temkinli olunması gerektiğini söyledi. Başkan Yılmaz, düzenlediği basın toplantısında Enflasyon Raporu'nun 2010 yılı son sayısının ana mesajlarını paylaştı. Yılmaz, 2010 yılının üçüncü çeyreğinde iç talebin güçlü eğilimini korumasına rağmen dış talebin zayıf seyri nedeniyle toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşe verdiği desteğin sürdüğünü ve temel enflasyon göstergelerinin tarihsel olarak en düşük düzeylere gerilediğini belirtti. Yılmaz, bu çerçevede yılın üçüncü çeyreğinde politika faizlerinin bir süre daha sabit ve uzun bir müddet düşük seyredeceği yönündeki duruşlarını koruduklarını bildirdi. Yılın son çeyreğine girilirken sermaye girişlerinin arttığını da göz önüne alarak, güçlü iç talep ve zayıf dış talep görünümünün devam edeceği öngörüsüyle; hızlı kredi genişlemesinin cari açık ve finansal istikrar üzerinde yaratabileceği risklere karşı temkinli olunması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, bu doğrultuda kredi piyasasında gözlenen olumlu gelişmeleri ve iktisadi faaliyetteki toparlanma eğilimini de dikkate alarak, kriz döneminde uygulamaya koydukları geçici likidite tedbirlerinin geri çekilmesi sürecini büyük ölçüde tamamladıklarını kaydetti. Bu kapsamda piyasaya ihtiyacından fazla sağlanan likiditenin kademeli olarak azaltıldığını, zorunlu karşılık oranlarının artırıldığını, ayrıca, finansal istikrara yönelik riskleri sınırlandırmak amacıyla alternatif araçların daha etkili olarak kullanılabilmesi için zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına son verildiğini hatırlatan Yılmaz, likidite yönetiminin operasyonel yapısının değiştirildiğini, sermaye akımlarının değişkenliğine uyum sağlayabilmek amacıyla döviz alım ihaleleri için daha esnek bir yöntem tasarlayarak 4 Ekim itibarıyla uygulamaya koyduklarını söyledi. Yılmaz, bu kapsamda, ilk üç haftada 1,2 milyarı ilave alım olmak üzere toplam 1,76 milyar dolar tutarında alım yapıldığını söyledi. Bu gelişmelerin sonucunda, üçüncü çeyrekte piyasa faizleri her vadede aşağı yönlü bir hareket gösterirken uzun vadelerdeki düşüşün daha belirgin olduğunu ifade eden Yılmaz, faiz oranlarında gözlenen düşüşte son dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının hızlanmasının yanı sıra Türkiye ekonomisine dair olumlu gelişmelerin de katkısı bulunduğuna dikkati çekti. Kısa ve orta vadeli faizlerin seyrinde temel enflasyon göstergelerinin beklenenden hızlı gerilemesi etkili olurken uzun vadeli faizlerdeki düşüşün büyük ölçüde Türkiye'nin göreli riskliliğindeki azalmanın kalıcı olacağına yönelik beklentileri yansıttığını vurgulayan Yılmaz, üçüncü çeyrekte piyasa faizlerindeki düşüşün reel faizlere de yansıdığını, orta vadeli reel faizlerin tarihsel olarak en düşük seviyelerinde seyretmeye devam ettiğini belirtti. Yılmaz, bununla birlikte Türkiye'de piyasa faizlerinin reel seviyesinin diğer gelişmekte olan ülkelerden ayrışmadığının gözlendiğini de söyledi. Kriz sürecinde ortaya çıkan finansal koşullardaki ek sıkılığın ortadan kalkmasıyla, para politikasının kredi piyasası üzerindeki etkinliğinin arttığını; böylelikle, reel faizlerdeki düşük seviyelerin kredi faizlerine daha belirgin biçimde yansıdığını anlatan Yılmaz, buna ilaveten, bankaların kredi verme eğilimlerinin arttığını ve kredi standartlarının önümüzdeki dönemde bir miktar daha gevşeyebileceğine dair beklentiler oluştuğunu bildirdi. Yılmaz, ticari kredilerin artış eğiliminde olduğu ve artışın giderek daha fazla sektöre yayıldığı mevcut konjonktürde, ticari kredi faizi ile mevduat faizi arasındaki farkın tarihsel olarak en düşük düzeylerinde seyretmesinin de kredi arzındaki sıkılığın azaldığına işaret ettiğini söyledi. -KÜRESEL EKONOMİDEKİ GELİŞMELER- Küresel ekonomideki gelişmeleri de değerlendiren Yılmaz, yılın üçüncü çeyreğinde açıklanan verilerin küresel iktisadi faaliyette ikinci bir daralma olasılığının zayıf olduğuna, ancak toparlanmanın oldukça yavaş ve kademeli gerçekleşeceğine işaret ettiğini bildirdi. Büyüme dinamikleri açısından gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında gözlenen belirgin ayrışmanın yılın ikinci çeyreğinde de sürdüğünün ve küresel büyümeyi gelişmekte olan ülkelerin sürüklemeye devam ettiğinin görüldüğünü ifade eden Yılmaz, diğer yandan gelişmiş ülkelerin emek piyasalarındaki olumsuz görünümünün devam etmesinin, söz konusu ekonomilerdeki toparlanmanın yavaşlığını teyit ederken istihdam koşullarındaki iyileşmenin uzun süre alacağını düşündürdüğünü kaydetti. İktisadi faaliyetin zayıf görünümüne paralel olarak, 2010 yılı üçüncü çeyreğinde gelişmiş ülkelerde çekirdek enflasyon göstergelerinin tarihsel olarak düşük seviyelerini koruduğunu dile getiren Yılmaz, bu görünüme paralel olarak birçok gelişmiş ülkede mevcut durumda oldukça genişletici konumda olan para politikalarının ikinci bir parasal genişleme yoluyla daha da gevşetilme olasılığının artmasının, yatırımcıların riskli varlıklara yönelme eğilimini güçlendirdiğini söyledi. Bu durumun, bir yandan gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını hızlandırarak bu ülkelerin para birimlerini güçlendirdiğini, diğer yandan da emtia fiyatlarında belirgin artışları beraberinde getirdiğini kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti: ''Küresel likiditenin bollaşması ve buna bağlı olarak artan getiri arayışıyla hızlanan sermaye akımları diğer birçok gelişmekte olan ülke gibi Türkiye'yi de etkilemektedir. Bu dönemde iktisadi faaliyetteki toparlanmanın beklenenden de olumlu seyretmesi, kredi derecelendirme kuruluşlarından not artırımına dair gelen işaretler, referandum sürecinin sona ermesiyle siyasi belirsizliğin azalması ve güncellenen Orta Vadeli Programın (OVP) mali disiplinin süreceğine işaret etmesi şeklinde sıralayacağımız ülkemize özgü olumlu gelişmeler bu etkilerin daha belirgin yaşanmasına neden olmuştur. Ülkemizin risk primi göstergeleri diğer birçok ülkeye kıyasla daha olumlu bir performans göstermiş ve kriz öncesi seviyelerinin altında seyretmeye devam etmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak yakın dönemde piyasa faizleri düşmüş, borsa endeksi hızla artmış ve Türk lirası güçlenmiştir.'' -''GIDA FİYATLARINDAKİ DALGALI SEYİR TAHMİN BELİRSİZLİĞİ OLUŞTURUYOR''- TCMB Başkanı enflasyon gelişmelerini değerlendirirken de 2010 yılının üçüncü çeyreğinde tüketici fiyatlarının yüzde 1,15 oranında arttığını ve yıllık enflasyonun yüzde 9,24 seviyesine yükseldiğini söyledi. Yılmaz, enflasyondaki bu yükselişte işlenmemiş gıda fiyatlarındaki keskin artışların etkili olduğunu, hizmet grubu yıllık enflasyonundaki azalış ve temel mal fiyatlarındaki olumlu görünümün sürdüğünü, enflasyonun ana eğilimi orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrini koruduğunu ve böylece, gıda fiyatları dışındaki bütün alt kalemlerin çeyreklik değişim oranlarının geçmiş yılların ortalamasının belirgin olarak altında kaldığını bildirdi. Üçüncü çeyrekte gıda fiyatlarının, işlenmemiş gıda fiyatları kaynaklı olarak sert bir artış kaydettiğini ve böylelikle gıda kaleminin yıllık enflasyona yaptığı katkının 4,2 puana yükseldiğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti: ''Bir önceki çeyrekte keskin bir gerileme kaydeden işlenmemiş gıda grubu fiyatlarında üçüncü çeyrekte yüksek artışlar gözlenmesiyle yıllık işlenmemiş gıda enflasyonu endeks tarihindeki en yüksek seviye olan yüzde 28,74'e ulaşmıştır. Bu gelişmede taze meyve-sebze fiyatları belirleyici olurken, et fiyatlarındaki artış eğiliminin devam etmesi grup fiyatlarının yükselişinde etkili olan diğer bir unsur olmuştur. Bu noktada, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki dalgalı seyrin tüketici enflasyonunun oynaklığını artırarak önemli bir tahmin belirsizliği oluşturduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Yılın üçüncü çeyreğinde enerji fiyatları petrol fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak yatay seyrederken gıda, enerji, alkollü içecekler ve tütünle altını dışlayan temel mal grubunda enflasyon eğilimi düşük seviyesini korumuştur. Diğer yandan hizmet grubu yıllık enflasyonundaki azalış beklenenden daha belirgin olmuştur. Talep koşullarına duyarlılığı görece daha yüksek olan yemek ve ulaştırma hariç hizmet fiyatlarının yıllık artış oranı endeks tarihindeki en düşük seviyeye gerilemiştir. Hizmet fiyatlarında öngörülenin de ötesinde gerçekleşen bu yavaşlamanın etkisiyle üçüncü çeyrekte temel enflasyon göstergelerindeki istikrarlı düşüş eğilimi devam etmiştir. Bu gelişmede Türk lirasının güçlü seyrinin temel mal grubu fiyatları üzerindeki yansımaları da etkili olmuştur. Bu doğrultuda, temel enflasyon göstergelerinin işaret ettiği ana enflasyon eğilimi yavaşlamaya devam ederek orta vadeli hedeflerle uyumlu bir seyir izlemiştir. Böylece, ülkemiz ile diğer gelişmekte olan ülkelerin çekirdek enflasyon seviyeleri arasındaki fark yılın üçüncü çeyreğinde kapanmaya devam etmiştir.'' Durmuş Yılmaz, tüm bu gelişmeler çerçevesinde 2010 yılının ikinci çeyreğinden itibaren azalış eğilimi sergileyen orta vadeli enflasyon beklentilerinin, yılın üçüncü çeyreğinde sınırlı bir düşüş kaydettiğini, tüketici enflasyonundaki yükselişe rağmen istikrarlı bir biçimde gerileyen çekirdek enflasyon göstergelerinin bu dönemde orta vadeli beklentilerin bozulmasını engellediğini söyledi. TCMB Başkanı yakın dönem enflasyon beklentilerinin bir önceki çeyreğe kıyasla sınırlı bir oranda gerilerken, vade uzadıkça beklentilerin bir önceki çeyrek seviyelerinden farklılaşmadığının görüldüğünü, bununla birlikte, 12 ve 24 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinin, 2011 ve 2012 yıl sonları için belirlenen enflasyon hedeflerinin ima ettiği değerlerin bir miktar üzerinde seyrettiğini kaydetti. AA
<< Önceki Haber Yıl sonu enflasyon tahminini açıkladı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER