PPK, yakın dönemde döviz kurlarında gözlenen hareketlerin enflasyon üzerinde oluşturduğu etkinin,
gıda fiyatlarındaki olumlu
görünüm ve petrol fiyatlarında gözlenen keskin düsüs ile telafi edilecegini tahmin ediyor. Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleştiğine işaret ettiği için de PPK
faizlerde bir değişikliğe gitmediğini açıkladı. PPK ayrıca döviz likiditesinin sürekliliğinin sağlanması için döviz
depo piyasası işlem limitlerinin artırılmasının yararlı olacağını vurgulamıştır. Anladığımız kadarıyla YTL’nin değer kaybı ve döviz piyasası PPK nezdinde de önemini artırdı.
TCMB’nın YTL’nin sert değer kaybını önlemek için birkaç opsiyonu bulunuyor; bunlar arasında depo piyasası işlem limitlerinin artırılması, döviz mevduatlarında zorunlu karşılıkların düşürülmesi ve doğrudan piyasaya müdahale sayılabilir. Açıkçası eğer IMF ile ihtiyati satnd-by
anlaşması yapılmış olsaydı, TCMB’nın hareket imkanı daha fazla olurdu. IMF ile henüz bir anlaşma imzalanmadı. Yukarıda saydığımız önlemler eğer YTL’nin değer kaybını durduramazsa o zaman sert faiz artırımları gündeme gelecektir (ki bu da ekonomiyi daha da yavaşlatacaktır). Genel görünüm iyi değil ve kolay bir çıkış yolu da bulunmuyor. Aynı zamanda biz hükümetin adım atmakta neden bu kadar yavaş davrandığını da anlamakta zorlanıyoruz. Hemen hemen tüm ülkeler çeşitli önlemleri hayata geçirdiler ancak
Türkiye hala alınacak önlemleri tartışıyor. Bu arada global
kriz Türkiye ekonomisini çok olumsuz etkilemeye başladı bile. Bazı yatırım araçlarının sene başından beri performansı ise şu şekilde:
Borsa YTL bazında %54, dolar bazında %67 değer kaybetti;
bono faizleri %18.5’dan %23’e yükseldi; YTL dolara karşı %41 ve Yen’e karşı %60 değer kaybetti.
ERSAGUN ŞİMŞEK- TERA MENKUL KIYMETLER