Sektördeki güçlü
rekabete de dikkati çeken Aybar, her firmanın ürünlerini satma çabası içinde olduğunu, bu çabada herkesin kendi hesabına göre davranacağını söyledi.
Aybar, “Fiyatı artırmadan kampanyalarını sürdüren, bu dönemi müşterilerin lehine maksimize eden de var, belki de zorunlu olduğu için
fiyatı artıran da var. Sonuçta bu markaların kendi dengeleri” dedi.
Yapılan zammı da toleransla karşılamakta fayda olduğunu dile getiren Aybar, şunları kaydetti:
“Öbür türlüsü çok hakkaniyetli olmaz. Bunun dozunu dikkatli yönetmek, müşteriye bunu iyi anlatmak, iyi bir kamuoyu oluşturmak gerekiyor bu da bizim ev ödevimiz. Ben özellikle bu konuda her markanın son spekülasyonlardan sonra çok dikkatli olacağından eminim.
Renault olarak biz baştan beri bu işi çok dikkatli yönettik. İlk
uygulama başlarken mevcut ÖTV indirimi yanında belli indirimleri de aynı anda uyguladık. Yeni kampanyada zamsız devam edeceğimizi açıkladık. Ama bu bize özgü bir şey, bunu yapabilmiş olmaktan da ben mutluluk duyuyorum. Renault'un bizim insanımızın markası olduğunu göstermiş olmaktan dolayı da çok mutluyum.”
Aybar, önümüzdeki günlerde
Türkiye pazarına sunacakları yeni Megane'nin de şimdiden ilgi gördüğünü, müşterilerin konuya ilişkin internet üzerinden gelen sorularını yanıtladıklarını söyledi.
Yeni Megane'nin ÖTV indirimi uygulamasına yetişeceğini belirten Aybar, şu an fiyat çalışmasını sürdürdüklerini bildirdi.
MÜŞTERİMİZİN HASSASİYETİNİ DİKKATE ALARAK FİYATLARIMIZI ARTIRMADIK
Renault Mais Genel Müdürü
İbrahim Aybar, Renault'un özellikle müşterilerin hassasiyetini de dikkate alarak fiyatlarını artırmadığını belirterek, “Bizim kendi dengelerimiz buna izin verdiği için özellikle müşterilerimizi bu noktada merkezde tuttuğumuzu göstermek adına bunu yaptık” dedi.
Aybar, otomotiv pazarı ve Renault Mais'e ilişkin yaptığı açıklamada, geçen ay toplam
satışların 55 bin civarında gerçekleştiğini, beklentinin üzerindeki bu rakamın ÖTV indiriminden kaynaklandığını söyledi.
ÖTV indirimi sonrası bütün tarafların bu fırsatı değerlendirme yoluna gittiğini, vatandaşların ertelenmiş veya ileride olabilecek talebi yerine getirmeye yöneldiğini anlatan Aybar, satış kanallarında da hareketlilik başladığını hatırlattı.
Araçlar satıldıkça yerine konacak yenileri için
üretim hatlarına talimatlar gitmeye başladığını, dolayısıyla üretim hatlarında işçilerin bir kısmının işbaşı yaparak yeniden yoğun üretim faaliyetine girdiklerini anımsatan Aybar,
Anadolu Ajansı muhabirine yapılan ölçümlere göre yan sanayi
siparişlerinin önemli miktarda arttığını, mart ayının ikinci yarısının, ilk yarısından 5 kat daha fazla satış getirdiğini anlattı.
Bütün bunlar olurken, “
stok kalmadı”, “hani bu stoklar çoktu?”, “nerede bu stoklar?” şeklinde yorumlar çıkmaya başladığını anlatan Aybar, şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz hafta sonu yapılan
sektördeki genel taramada, 95 bine yakın stok çıktı, stok var. Stoklar bu seviyeye 151 binden düştü. Demek ki sektör stoksuz değil, hiçbir zaman da stoksuz olması beklenemez.
Ama ne oluyor? Diyelim ki bir manav dükkanına gidiyorsunuz,
portakal arıyorsunuz, o portakaldan yok. Başka tür portakal ve mandalinalar var,
elma var,. Ama siz onu istiyorsunuz, o portakal da olmayınca stok bitmiş olmuyor tabii ki. Sadece onun stoku bitmiş oluyor. Böyle bir
manzara söz konusu oldu.
Yine bir başka gerçek; serbest rekabet içinde olan
ülkemizde herkesin kendi hesabına, kendi yapısına bağlı olarak değişecek şekilde stokta kalmayan araçların yenisi gelirken belli
maliyetler ortaya çıkmaya başladı. Bunun temelinde de kur farkı yatıyor.”
Aybar, 6 ay öncesine bakıldığında avroda yüzde 23'ün, dolarda ise yüzde 40'ın üzerinde yükselme olduğunu hatırlatarak, “Tabii, yerine koyma maliyetinin yansıtılması kaçınılmazdı. Ama hiçbir zaman aynı maliyet ölçeğinde yansıtılmayacağı da bir gerçek. Çünkü yoğun rekabet var. Neticede fiyatlarını artıranlar bu nedenle yansıtmış oldular” dedi.
RENAULT FİYATLARINI ARTIRMADI, İLERİYE DÖNÜK 5 BİNE YAKIN SİPARİŞ
ALDI
İbrahim Aybar, Renault'un kur ve enflasyon farkını fiyatlarına yansıtmadığını belirterek, şunları kaydetti:
“Biz özellikle müşterimizin hassasiyetini, bu konudaki piyasada artan duyarlılığı da dikkate alarak fiyatlarımızı artırmadık. ÖTV indirimini maksimum müşterinin lehine kullanarak, şu anda nisan ayı kampanyamızı da başlattık.
Şimdi demek ki serbest rekabetin sonucu böyle, kimi artırabiliyor durumu onu gerektiriyor, kimi artırmıyor durumu müsait olduğu için. Burada vatandaşlarımızın müşterilerimizin buna göre de bir karar vermesi icap ediyor. Kendi tercihleri doğrultusunda, zam yapmayan markaların da olduğunu bilerek tercihlerini istedikleri şekilde kullanabilirler. Sektör asla stoksuz değil.”
Renault Mais'in, ileri teslim kampanyasıyla, müşterinin istediği ürünün siparişini verdiğini,
finansman çözümünün oluşturulduğunu, fiyatın ise sabit tutulduğunu anlatan Aybar, bunun da müşteri için büyük bir avantaj olduğunu ve bu konuda yoğun taleple karşılaştıklarını söyledi. Aybar, ileri teslim kampanyasında 5 bine yakın sipariş aldıklarını bildirdi.
Bursa fabrikalarına süratle siparişlerini geçtiklerini, üretim yapıldıkça araçların kendilerine teslim edildiğini belirten Aybar, “Sırası gelene aracını teslim ediyoruz. Bunu
fiyat artışı yapmadan sağlıyor olmamızın çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bizim kendi dengelerimiz buna izin verdiği için özellikle müşterimizi bu noktada merkezde tuttuğumuzu göstermek için de bunu yaptık” diye konuştu.
“FİNANSMANDA ESKİSİ KADAR TRAJİK DURUM YOK”
İbrahim Aybar, finansman konusunda ise, “Henüz daha tam manasıyla o performans satış performansı kadar yükselmedi. Ancak eskisi kadar da trajik durum yok” dedi.
Bankaların da bu fırsattan istifade etmeyi, finans çözümlerini yoğunlaştırmayı sürdürdüğünü, bayilerini ziyaret eden bankacılar olduğunu, bunun da olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebileceğini ifade eden Aybar, burada
bütün tarafların kazanmasının önemli olduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin en büyük katma değerini üreten bu sektörde moral havası oluştuğunu ifade eden Aybar, şöyle devam etti:
“Şu anda atmosfer iyi nefes alabiliyoruz, üretimi başlattık ve hakikaten Türkiye birkaç aydır, en azından 6-7 aydır özlediği ortamı şu anda yakaladı. Şimdi 15 Haziran'dan sonrası önemli. Bu sektörün birden, çok ciddi bir frenleme ile karşılaşması riski şimdiden bizleri çok endişelendiriyor. Bunun çok iyi yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Kyoto Anlaşması'nı imzalamış,
Euro 4 standartlarını uygulamaya başlamış bir ülke olarak Türkiye'de 4,5 milyon civarında 16 yaş ve üzeri araçların çevreci,
trafik güvenliği maksimum yeni teknolojilerle donatılmış araçlarla değişimini sağlayacak bir modelin, aynı
Avrupa pazarının hareketlendiren bir uygulama biçimiyle hayata geçmesini çok istiyoruz. Türkiye için kritik konu olarak görüyoruz.
Bizim de şu 3 aylık dönemde ev ödevimizi iyi yapmamız lazım. Burada başarının ölçüsü kazan kazan kazan... Vatandaşın kazanması, ticari hayatın kazanması, kamu maliyesinin kazanması mutlaka net rakamlarla ortada olmalı ki biz 15 Haziran sonrasındaki dönemi de iyi yöneteceğimizi ispat etmiş olalım.”
AA