Piyasaya sürdüğü kırmızıbiberlerde
kanserojen madde olarak bilinen aflatoksin tespit edilen üç
firma aleyhine
Ankara 1. Asliye
Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar onaylandı. Böylece 5 yıl süren haksız
rekabet davasında ilgili firmaların zararlı mal ürettikleri belgelenmiş oldu.
Yargıtay, kararı yüz bin ve üzerinde tiraja sahip ulusal bir
gazetede yayınlatarak bu şirketleri kamuoyuna da teşhir etti. Gazetenin ilan ücreti davayı kaybeden şirketlerden alınırken, sağlığa zararlı
ürünlerintoplatılması ve
imhası istendi. Gelişmeyi değerlendiren
Tüketiciler Birliği Başkanı Avukat Bülent Deniz, kırmızıbiber için alınmış olsa da kararın sağlıksız
üretim yapan bütün şirketlere yönelik uygulamalarda emsal teşkil edeceğini söyledi. “Sadece
tüketici değil,
kayıt dışı şirketlerden yakınan firmalar da kararı örnek alarak dava açabilir. Örneğin kalitesiz
peynir,
zeytin ve
sucuk üreten şirketler bu yolla saf dışı bırakılabilir.” diyen Deniz’e göre,
gıda sektöründe yüzde 50’leri aşan
kayıt dışılık Yargıtay kararıyla aşağılara çekilecek.
Gıda güvenliği, AB ile müzakere sürecinde
Türkiye’nin başını en fazla ağrıtacak konular arasında yer alıyor. Mevzuattaki hükümlerin caydırıcı olmaması ve denetim mekanizmasındaki zafiyetler merdiven altı olarak tabir edilen kayıt dışı işletmeleri
teşvik ediyor. Gıdadaki yüksek KDV oranları ve vatandaşın gelir seviyesinin düşüklüğü,
ucuz ve sağlıksız gıdalara talebi canlı tutuyor.
Denetimlerdeki yetersizlikler sebebiyle üç yıl önce İzmir’de
domuz eti katılan çiğköftenin çok sayıda insanı
zehirlemesi hâlâ hafızalarda. Geçen yıl da Çek Cumhuriyeti’nin Türk fındığını geri çevirmesi ve Rusya’nın Ak
deniz sineği sebebiyle
meyve sebze alımını durdurması, tarım ürünleri ihracatına büyük zarar vermişti. Türkiye’de 40 bin gıda firması ve yaklaşık 400 bin
satış noktası bulunmasına rağmen, 9 bin gıda denetmeni ve laboratuvar uzmanının görev yapması, sağlıksız ürünlerle mücadeledeki yetersizliği gözler önüne seriyor. Sektörde firmaların birbirini yasal yollarla
denetlemesine imkân tanıyan
mahkeme kararının geçmişi 10 yıl öncesine uzanıyor. 1996 yılında
Almanya’da Türk marketlerinde denetleme yapan Alman gıda polisi, kırmızı acı toz biberlerin kansere yol açan aflatoksin madde içerdiğini tespit etti.
Almanya, Türkiye’den kırmızıbiber alımı yasaklarken, biber ihracatını yapan Bünsa adlı firma 240 bin mark cezaya çarptırıldı. Firma bu maliyeti kaldıramayarak iflas etti. Bu sırada, AB ülkeleri
halk sağlığını tehdit ettiği gerekçesiyle Türkiye’den biber ithalatını yasaklamasına rağmen, aynı riski taşıyan aflatoksinli ürünlerin iç pazarda satışı devam etti.
Avrupa’nın uyguladığı
ambargo, Türkiye kırmızıbiber ihtiyacının yüzde 45’ini sağlayan
Kahramanmaraşlı üreticileri harekete geçirdi.
Biberciler Derneği’nin girişimiyle
TÜBİTAK,
KOSGEB ve
Ortadoğu Teknik Üniversitesi, aflatoksin içermeyen biber üretimi için seferber oldu. Görüşmeler sonrası Müsan Gıda firması 1 buçuk milyon dolarlık yatırımla
modern bir üretim tesisi kurdu.
Aflatoksin içermeyen biber üreten firma, bu kez de maliyetlerin yüksekliği sebebiyle ürününü satamaz hale geldi. Diğer firmalar ise, entegre tesis kurmaya yanaşmadı ve geleneksel yöntemlerle ürettiği ucuz ve aflatoksinli biberi piyasaya sürmeye devam etti. Zarar etmeyi sürdüren Müsan ise, ucuz ve aflatoksinli biber satarak haksız rekabete yol açtığı gerekçesiyle iki
baharat firması ve bir
alışveriş merkezi aleyhine Ankara 1. Asliye
Ticaret Mahkemesi’nde dava açtı. 5 yıl süren mahkeme sonunda mahkeme Müsan Gıda’nın delillerini yeterli bularak davalı işletmelerin haksız rekabet yaptığı sonucuna vardı. Temyiz üzerine Yargıtay da firmayı haklı buldu. Mahkemenin kararı üzerine ayrıca 100 binin üzerinde tiraja sahip ulusal bir gazete aracılığıyla 9
Mart 2006 tarihinde üç şirket kamuoyuna teşhir edildi. Kararda, haksız rekabete yol açan ve aflatoksin içeren biberlerin toplatılıp imha edilmesi de istendi.
Davayı kazanan Müsan firmasının Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Yavuz Biçkes, müşterilerin sağlıktan ziyade fiyata önem verdiğini ve tüketicinin göz göre göre zehirlendiğini savunuyor: “Bazı gıda firmalarının kendi markaları altında aflatoksinli biber sattığını tespit ettik. Vatandaş markalı ürün diyerek güvenerek gönül rahatlığıyla alıyor. Fakat bu firmalar ucuz aflatoksinli biberi alarak kendi markaları adı altında satıyor. En uygun bulduğu yerden alıp sadece paketlemesini yapıyor. Maliyeti düşük olduğu için ucuza satıyor. Sağlığa aykırı ürünler yüzünden haksız rekabete uğradığımız için mahkemeye başvurduk.” diyor.
Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Avukat Bülent Deniz, Yargıtay’ın kararını ‘çok önemli’ olarak nitelendirerek, "Bir haksız rekabet davasında ilk defa böyle bir karara rastlıyoruz." ifadesini kullanıyor. Deniz’e göre bu karar örnek alınarak gıda firmaları sağlıksız üretim yapan firmalara dava açabilecek. Bu karardan sonra sektörün kendi iç denetimini sağlayabileceğini vurgulayan Deniz, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bu karar, kayıt altında çalışıp sağlıklı üretim yapan firmalar için bir fırsat olarak görülmeli. Mesela bir gıda firmasının sağlıksız ve ucuz mal kullanarak üretim yaptığını düşünelim. Diğer firmalar üretimi yapandan tüketiciye ulaştırana kadar aradaki bütün işletmelere dava açabilir. Üreten, paketleyen, distribütör, acente, market hepsi haksız rekabet yapmış sayılacağı için suçlu sayılır. Burada sadece konu biber değil, bütün gıda sektöründe bu karar emsal teşkil edebilir. Eğer firmalar bu işin peşini bırakmaz ve dava yağmuru başlatırsa devletin yapamadığını sektör kendi eliyle yapar.”
200 firmanın biber üretimi yaptığı Kahramanmaraş’ta 10 bin
aile geçimini bu sektörden sağlıyor. 140 milyon getiri sağlayan biberin aflatoksinli olduğu için
ihraç edilememesi, yöredeki tesisleri yüzde 50 kapasiteyle üretim yapmaya ve düşük fiyattan biber satmaya zorluyor. Kahramanmaraş Ticaret ve
Sanayi Odası, standartlara uygun üretim yapan firmalara patentli ‘
Maraş biberi’ logosunu kullanma hakkı veriyor. Fakat bugüne kadar bu logoyu sadece Müsan Gıda alabilmiş. Oda Başkanı Mehmet Balduk, aflatoksin sorununun modern tesisler ve üretim
teknikleriyle çözüleceğini belirterek, sağlıklı üretimin sağlanması halinde AB’nin sos ve biber ihtiyacının Maraş’tan karşılanabileceğini ifade ediyor. Balduk, standart yöntemler konusunda Alman ve Türk uzmanlarla ortak çalıştıkları bilgisini veriyor. Vatandaşa biber alırken fiyattan ziyade kaliteye önem vermeyi
tavsiye eden Balduk, piyasada Maraş biberi adı altında satılan ürünlerin çoğunun sahte olduğu uyarısını yapıyor.
Aflatoksinin azı da çoğu da kanser yapıyor
1960‘ta İngiltere’de 100 bini aşkın hindi ve ördek yavrusunun ölümüne yol açan aflatoksin, özellikle bitkisel kökenli ürünlerde bulunuyor. Aflatoksinli ürünlerle günlük hayatta her yerde karşılaşmak mümkün. Vücutta zehir etkisi yapan ve kuvvetli
kanserojen maddeler arasında yer alan aflatoksin
karaciğer, kolon ve böbreklerde kansere yol açıyor. Uzmanlar aflatoksinin ayrıca insanlarda akut nekroz,
siroz ve karaciğer kanserine neden olduğunu belirtiyor. B1 adı verilen türün karaciğerde kuvvetli kanserojen etki oluşturduğuna dikkat çeken uzmanlar, aflatoksinin düşük seviyede olmasının tehlikeyi azaltmadığını vurguluyor. Bu madde, düşük oranlarda bile bulunsa, ürünün sıkça alınması durumunda, karaciğerde birikerek zararlı etki oluşturuyor.
Biberden başka her şey var*
Bibere kırmızı
boya katılarak parlak ve renkli olması sağlanıyor.
Meşe yaprağı, iğde ve domates kabuğu kullanılarak sahte biber üretiliyor ve piyasaya sürülüyor.
Kiremit tozu çeşitli işlemlerden geçirilerek ürüne karıştırılıyor.
Yüksek miktarda yağ ve tuz katılarak daha ağır gelmesi sağlanıyor.
İmha edilmesi gereken yüksek derecede aflatoksin içeren biberler pazara sürülüyor.
ZAMAN
(*) Gıda denetimlerinde laboratuvar sonuçlarıyla tespit edilen hilelerden basına yansıyanlar.