Yargıtay 4. Ceza Dairesi, sanığın mevcut ruhsatlı yapının balkonunu 10 metrekare kapatarak odaya dahil etme ve ilave kapalı alan oluşturma biçiminde gerçekleştirdiği eyleminin, konuta, ruhsatta belirtilenin dışında yeni bir alan kazandırma anlamına gelmeyeceğine hükmetti.
Denizli’de ikamet eden H.T.’nin, 2010 yılında ruhsatlı evinin balkonunu kapattığını belirleyen belediye ekipleri, H.T. hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. Savcılık iddianemesinin ardından H.T. hakkında Denizli 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, TCK’nın 184’üncü maddesi kapsamında ‘İmar kirliliğine sebep olmak’ suçundan dava açıldı. Mahkeme, ruhsatlı yapının balkonunu 10 metrekare kapatarak odaya dahil etme ve ilave kapalı alan oluşturma biçiminde gerçekleştirdiği eylemini, konuta ruhsatta belirtilenin dışında yeni bir alan kazandırdığı yorumunda bulunan mahkeme, sanığı mahkumiyete çarptırdı. Sanık avukatının kararı temyiz etmesi üzerine dava dosyasını yeniden ele alan Yargıtay 4. Ceza Dairesi, ruhsatlı yapıda yapılan balkon kapatma eyleminin TCK kapsamında öngörülen cezaları gerektirmediğine dikkat çekti.
RUHSATLI YAPI BİNA DEĞİL
Yargıtay kararında sanığın, mevcut ruhsatlı yapının balkonunu 10 metre kare kapatarak odaya dahil etme ve ilave kapalı alan oluşturma biçiminde gerçekleştirdiği eyleminin, konuta ruhsatta belirtilenin dışında yeni bir alan kazandırmadığının hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere yer verildi: "Ruhsatlı yapının bina niteliğinde olmaması karşısında, 5237 Sayılı TCK’nın 184. maddesinde öngörülen ‘imar kirliliğine neden olmak’ suçunun öğelerinin oluşmadığı ve İmar Kanunu'nun 32, 42. maddeleri kapsamında idari yaptırımın konusunu oluşturabileceği gözetilmeden, beraat kararı verilmesi yerine mahkumiyetine hükmolunması yasaya aykırıdır. Yerel mahkemenin bozulmasına oy birliği ile karar verildi."
(CİHAN)