Her yıl olduğu gibi Er
demir'le pazarlık masasına oturan
yerli demir cevheri üreticileri bu kez özel
sektöre geçen şirketin
ithalat silahını çekmesi nedeniyle zor durumda kaldı. Uluslararası piyasalardan kapıya teslim ton başına 70 dolara
hammadde sağlayan Erdemir, yerli üreticinin daha önceki yıllarda olduğu gibi bu
fiyattan pahalıya mal olacak hammadde satma teklifini geri çevirdi. Yerli demir cevherinin maden çıkış fiyatı 25 dolar. Üretici bunu 35 dolara istasyona teslim ediyor. İstasyondan 35 dolara aldığı ürünün nakliyesine bedelinden çok daha fazlasını ödemek zorunda kalan Erdemir'in ton başına
maliyeti kapıya teslim 70 dolardan aldığı ithal ürünün üzerine çıkıyor.
Erdemir, çoğunluğu Doğu ve Güney
doğu Anadolu'da faaliyet gösteren yerli üreticilerden yüzde 40-50 arasında değişen oranlarda
indirim istedi. 25 dolarlık
satış fiyatlarının yüzde 80'inin mazot ve çıkarma masrafı, yüzde 15'inin istasyona nakliye olduğunu belirten üreticiler ise, "Zaten yüzde 5 karla çalışıyoruz. Bu oranda bir indirim mümkün değil.
Mazotta ÖTV indirilsin, biz de indirim yapalım" dedi. Bu konuda Referans'a açıklama yapmaktan kaçınan Erdemir yöneticileri ise üreticilere, "Daha önce şirketin zararını
Hazine karşılıyordu. Artık
fatura bizzat bize çıkıyor. İndirim yoksa malı sizden almayız, ithal ederiz" restini çektiği öğrenildi.
Özelleştirildikten ve arkasından kamu desteği çekildikten sonra Erdemir, hammadde alımında yüksek fiyat isteyen yerli demir cevheri üreticileri yerine
en
ucuz kaynak olan ithalata yönelmek zorunda kaldı. Yaklaşık 2 hafta önce yerli üreticilerle pazarlık masasına oturan Erdemir, fiyatta indirim yapmalarını istedi. Demir cevheri üreticileri ise maliyetlerinin yüksekliğini gerekçe göstererek indirim yapamayacağını belirtti. Üreticiler şimdi, Erdemir'in ithalata yönelmesi halinde maden ocaklarının kapanacağını belirterek devlet desteği bekliyor. Yaşanan bütün bu tartışmalar, demir-çelik sektöründeki gerçek maliyetleri ve fiyatların ortaya çıkmasını sağladı.
Mazotta ÖTV indirilsin, biz de indirim yapalım
Erdemir, yerli üreticiden geçen seneki ton başına 25-26 dolarlık fiyat üzerinden yüzde 40-50 oranında indirim istedi. Yerli üreticiler ise maliyetlerinin yüzde 80'ini demir cevherini çıkartırken makinelerde kullanılan mazot ve maliyet içindeki ağırlığı yüzde 15 olan
taşıma giderlerinden oluştuğunu belirterek indirim yapamayacaklarını belirttiler ve öneriyi reddettiler. Yerli üreticiler, bu sorunun çözülmesi için devletin devreye girmesi gerektiğini savunuyor. Erdemir yetkilileri ise yerli cevher üreticileri ile görüşmelerin devam ettiğini ancak en ucuz kaynaktan hammadde temininin şart olduğunu belirttiler.
Erdemir, demir cevheri üreticileri ile yaptığı toplantıda çoğunluğu Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'da faaliyet gösteren üreticilerden yüzde 40-50 arasında değişen oranlarda indirim istedi. Deniz kıyısında bulunan 2 ayrı üreticiden ise yüzde 15 oranında indirim yapmaları koşuluyla demir cevheri alımına gidilebileceğini söyleyen Erdemir, aksi takdirde yerli üreticiden hammadde temin edilmeyeceğini toplantıda belirtti. Demir cevheri üreticileri ise
bu talebin kendilerince kabul görmesinin mümkün olmadığını belirterek "Bizim
üretim maliyetlerimizin yüzde 80'ini mazot, yüzde 15'ini ise taşıma maliyetleri oluşturuyor. Mazot üzerinden alınan ÖTV oranı çok yüksek. Bunlar bizim dışımızda gelişen maliyetler. Devlet bu kalemlerde bize kolaylık sağlarsa, biz de satış fiyatlarımızda indirim yaparız. Yoksa madenleri kapamak zorunda kalırız" diye konuştular. Üreticiler, ikinci bir alternatif olarak Devlet Demiryolları'nın (
TCDD) taşımacılık fiyatlarında indirime gidebileceği önerisini de sundular.
Cevherde yüksek maliyet bizim suçumuz değil
Demir cevheri üreticileri, maden ocaklarının çoğunluğunun devletin istihdamı artırmak istediği doğu bölgesinde bulunduğuna dikkat çekerek madenlerin kapanması durumunda olumsuz bir tablonun ortaya çıkabileceğini bildirdiler. Üreticiler, ithal ürünün Erdemir için maliyetinin daha düşük olduğunu onaylayarak "Erdemir'de yılın ilk 2 ayında ithal edilen demir cevherinin ton başına ortalama maliyeti 70 dolar oldu. Bizim
demiryolu istasyonuna teslim fiyatımız 35 dolar. Bu fiyatın üzerine hammaddeyi
fabrikaya ulaştırma maliyetini de koyunca, Erdemir için toplam maliyet 70 doları geçiyor. Bizim 35 dolara verdiğimiz ürünün maliyeti Erdemir için 70 doları geçiyorsa, bu bizim suçumuz değil" diye konuştular. Üreticiler, Brezilya'dan ithal edilen 1 ton cevherin navlun maliyetinin 15 dolar civarında olduğuna dikkat çekerek bu nedenl
e devletin bir şeyler yapması gerektiğini vurguladılar. Kendilerinden indirim istenmesi yerine navlun ve vergide bazı iyileştirmelerin yapılması gerektiğine dikkat çeken üreticiler, Erdemir ile yeniden görüşmek üzere randevu talebinde bulunduklarını kaydettiler.
Yerli üreticinin ithal ürünlerden daha pahalıya demir cevheri satmasına rağmen Erdemir,
özelleştirme öncesinde arkasında Hazine desteği olduğu için -zararına da olsa- yerli üreticiden alımı daha rahat yapabiliyordu. Ancak fabrika özelleştirilince, özel sektöre dönüşen Erdemir için en ucuz kaynağa yönelim zorunluluk halini aldı.
Özelleştirmeden sonra herkes ayağını yorganına göre uzatmalı
Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, dünya çelik piyasalarında cevher fiyatlarında gecikme olduğunu belirterek "Normalde her yıl nisan ayında belirleniyordu ancak bu sene haziran gibi fiyatların belirlenmesi bekleniyor. Bu da yurtiçi pazarda fiyat oluşumunu etkiliyor" diye konuştu. Yayan, geçen sene cevher fiyatlarında yüzde 71'lik bir artış olduğunu ve döviz kurunda da dalgalanmalar ortaya çıktığını belirtti. Yayan, Brezilya'dan getirilen hammaddenin Kayseri'den getirilen hammaddeye göre daha ucuza mal olmasının ciddi bir sorun olduğuna dikkat çekerek "Özelleştirme öncesi sektör destekleniyordu. Ama artık bu yok. Zaten özelleştirme herkesin ayağını yorganına göre uzatması için yapıldı" diye konuştu.
Türkiye devlet yardımı için 5 yıllık geçiş dönemi istedi
Türkiye demir çelik sektöründe; "
Ar-Ge ve çevre dışında devlet yardımı vermeyeceğim" taahhüdünü yerine getirmediği için
Avrupa Birliği (AB) ile bir türlü
anlaşma noktasına gelemiyor. Geçen hafta AB,
rekabet ve kamu ihaleleri alanındaki düzenlemelerin eksikliğini gerekçe göstererek bu başlıkların müzakereye açılmamasını önermişti. Demir çelik sektörünü de kapsayan devlet yardımları, rekabet başlığı altında müzakere ediliyor. Türkiye, 1996 yılında yürürlüğe giren gümrük birliği ile Avrupa
Kömür ve Çelik Antlaşması'na uyumu kabul ederek Ar-Ge ve çevre gibi alanlar haricinde devlet yardımı sağlamamayı taahhüt etti. Ancak 5 yıllık bir geçiş dönemini de ilave olarak elde etti.
REFERANS GAZETESİ