Ekonomideki olumsuz hava ve ülkemizdeki anti demokratik baskı ve uygulamalar Türkiye'yi siyasi, demokratik ve insan haklar konusunda her gün daha da derinleşen bir çukura çekerken bir taraftan ekonomiyi de olumsuz etkilemeye devam ediyor. Dünya'nın büyük ekonomilerinin de durgunluğa girmesi 2008'deki gibi belki daha derin bir krizin kapıda olduğunun işaretçisi mi? Taraf gazetesi yazarı Süleyman Yaşar olası bir krizin bu kez ülkemizi 2008'deki gibi 'teğet' geçmeyeceğini belirtti çünkü Yaşar "dış borun 2008'dekinden çok daha fazla" olduğunu belirtti.
İşte Süleyman Yaşar'ın o yazısı:
"Avrupa'da ekonomik durgunluk var. Roubini dahil iktisatçılara göre, durgunluğun ardından finansal kriz gelecek. Bu kriz, Türkiye’yi teğet geçmeyecek. Dış borçlar 2008’den çok daha fazla.
Bildiğiniz gibi Avrupa ve Japonya’da ekonomik durgunluk var. Peki, bu ekonomik durgunluk niye önlenemiyor? Çünkü alınan genişletici tedbirlere rağmen bu iki büyük ekonomide fiyatlarda artış yok. İşte bu nedenle tüketiciler, fiyatlar, daha da düşecek beklentisine giriyorlar. Bu defa daralan talep nedeniyle üretim ve ardından yatırımlar azalmaya başlıyor. Durgunluk derinleşiyor.
Bu arada zengin ülkelerde yaşanan bu anlattığımız durgunluğun yanında bir başka sorun daha var. O da şu; dünya emtia fiyatları ve petrol fiyatlarının gerilemesi özellikle hammadde satan Brezilya, Rusya, Şili, Güney Afrika gibi ülkeleri olumsuz etkiliyor.
Tabii bir de Amerikan Merkez Bankası’nın dolar basımına son vermesi ve 2015’in ilk yarısında faiz artırma ihtimali havayı bulutlandırıyor. Bu arada Çin ekonomisi yavaşlıyor. Çin ekonomisinin yavaşlamasında petrol fiyatlarındaki gerilemenin de etkisi var. Niye petrol fiyatlarının etkisi var? Çünkü petrol fiyatlarının gerilemesi petrol üreticisi ülkelerin alım gücünü azaltıyor. Böylece azalan talep bu defa dönüp gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkiliyor.
İşte buna son örnek: gerileyen petrol fiyatları nedeniyle Rusya’nın Türkiye’den ithalatı ekim ayında yüzde 20,6 oranında azaldı. Tabii Rusya’nın ithalatının azalması Türkiye ekonomisine olumsuz etki yapıyor. Türkiye’nin ihracatını, dolayısıyla büyüme hızını olumsuz etkiliyor.
Bütün bunları niye anlattığımıza gelince...
Anlattık çünkü şimdi Amerikan iktisatçılar arasında yeni bir tartışma başladı.
Buna göre ekonomik durgunluğun ardından yeni bir finansal kriz geliyor diyen iktisatçılar çoğunlukta Amerika’da. Harvard Üniversitesi’nden Kenneth Rogof ve Carmen Reinhard’ın birlikte yazdığı “Bu defa farklı: Finansal çılgınlığın sekiz yüzyıllık tarihi” isimli kitaplarında ekonomik durgunlukların ardından finansal krizlerin geldiğini ileri sürdüler. Hatırlayın 2007 durgunluğunun ardından 2008 finansal krizi gelmişti. Şimdi de California Üniversitesi’nden eski Ekonomik Konsey Başkanı Christina Romer ve kocası David Romer yaptıkları araştırmada 1967-2007 arasında yaşanan durgunlukların ardından finansal krizlerin ortaya çıktığını ileri sürüyorlar.
KRİZ KÂHİNİ ROUBINI: FIRTINA BULUTU VAR
Tabii bu arada kriz kâhini olarak bilinen Nouriel Roubini dünya ekonomisini uçağa benzetiyor. Ve bu hafta sonu yazdığı son makalesinde uçağın dört motorundan sadece bir tanesinin çalıştığını, dünya ekonomisinin tek motorla gittiğini ileri sürüyor. Avrupa, Çin, Japon ekonomilerinin sorunlu olduğunu, değerlenen doların Amerikan ekonomik büyümesine olumsuz etkileyeceğini söylüyor.
Bu arada Roubini, Rusya- Ukrayna, Orta Doğu’daki çatışmalar ve Hong Kong gerilimini yükselen jeopolitik riskler olarak sıralıyor. Yine Ebola ve iklim değişmelerinin yatırım ve tüketim harcamalarını azalttığını ileri sürüyor. İşte bu nedenle tek motorlu dünya ekonomisi uçağında pilotların dümeni fırtına bulutuna göre ayarlaması gerektiğini söylüyor. Bu arada bütün bu tartışmaların aslında yeni bir finansal kriz geliyor endişesiyle yapıldığını biliyoruz.
BU DEFA TEĞET GEÇMEZ
Peki, böyle bir finansal kriz Türkiye’yi nasıl etkiler?
Yeni bir finansal krizin Türkiye’yi teğet geçmeyeceğini hemen belirtelim. Çünkü 2008 yılının başlangıcında Türkiye’nin kısa vadeli dış borçları 43 milyar dolar düzeyindeydi. Oysa şimdi 130 milyar dolara yükseldi. Bir de 2008 başında devletin kısa vadeli dış borcu 2 milyar dolardı, şimdi bu borç 19 milyar dolara yükseldi. Kısaca özel sektörün kısa vadeli dış borcu üç kat artarken devletin aynı türden borcu 9,5 kat arttı.
İşte bu nedenle yeni bir finansal kriz teğet geçmez bu ülkeyi. Dikkatli olmak şart."