Ulusalcılık ülkeyi bölüyor UYARISI

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında tarihi anlar yaşandı. TÜSİAD Türkiye'yi bölünme noktasına getirmeyi planlayan tehdidin farkına vardı.

Ulusalcılık ülkeyi bölüyor UYARISI

TÜSİAD'ın Sabancı Center'da düzenlenen YİK toplantısının açılışında konuşan Koç, seçimlere 45 günden az bir süre kala genel bir değerlendirme yapmak için olağan YİK toplantısını gerçekleştirdiklerini belirtti. Koç, siyasi partilerin vitrin yenileme ve yeni isimleri kamuoyunu duyurma çalışmalarında gösterdikleri coşkulu çabayı parti programlarının paylaşılmasında da görmek istediklerini ifade ederek, “Geçtiğimiz bir kaç ay içinde ülkede tartışılan konulara ve sergilenen yaklaşımlara baktığımızda Türkiye'yi hedefleri doğrultusunda daha ileriye götürecek bir dinamiğin ışıklarını görmekte zorlanıyoruz. Siyaset sahnemizde adeta bir akıl tutulması ile karşı karşıyayız” diye konuştu. Türkiye'nin son 20 yılda önemli bir yenilenme döneminden geçtiğini, ithal ikamesine dayalı kapalı bir ekonomiden dünya piyasalarına entegre olmuş rekabetçi bir ekonomiye geçişin sağlandığını ve doğal kaynaklar ile işlenmemiş tarım ürünlerine dayalı ihracatın ağırlıklı olarak sanayi ürünlerine dayalı hale geldiğini dile getiren Koç, ihracat hamlesine başlandığında başlıca pazarı Orta Doğu olan Türkiye'nin artık beyaz eşya, otomotiv, elektronik gibi pek çok sektörde Avrupa'da ciddi pazar paylarına sahip olduğunu kaydetti. Koç, Türkiye'de bu gelişmelere daha hızlı ve güçlü gerçekleştirme potansiyeli bulunduğunu, ancak “ayaklarında ekonomik ve siyasi iktidarsızlık prangası”yla koşmaya çalıştıkları yarışa çok geç başladıklarını ifade etti. Yine de bugün gelinen noktanın umut verici olduğunu söyleyen Koç, şöyle devam etti: “Eğer bazı konuları ulusal stratejimiz haline getirirsek, bazı hedeflerimiz partiler üstü olursa, bugüne kadar oluşmuş olan zemini bir sıçrama tahtasına dönüştürebiliriz diye düşündük. Bunu da her fırsatta dile getirdik. AB'ye tam üyelik idealine de işte bu nedenle dört elle sarıldık. Oysa bugün bakıyorsunuz ki bir takım siyasi partiler, kimi kuruluşlar ve kesimler, Türkiye'yi Batı dünyasından koparmayı bir siyasi alternatif olarak ülkenin önüne koymak için büyük bir çaba harcıyorlar.” Mustafa Koç, bu kesimlerin, bunun en somut örneğini Türkiye'yi AB dışında tutmaya çalışarak gösterdiklerini ve bunu “yurt dışındaki yeminli Türkiye düşmanları ile aynı amaçta buluşma pahasına yaptıklarını ve bu kapsamda sağ ve sol ideolojilerin dahi aynı potada buluşabildiğini” söyledi. AB dışında kalan Türkiye uydulaşabilir Koç, Türkiye'nin, ulusal çıkarlarının ekonomik ve stratejik gerçekler ile küresel gelişmeler kapsamında değerlendirildiğinde AB içinde olması geriğinin açıkça görüldüğünü ve hiç bir döneminde bugünkü kadar Avrupa ile bütünleşme ihtiyacı içinde olmadığını kaydetti. AB'nin çevresinde güçlü bir çekim alanı oluşturduğunu ve AB'ye üye olamayacak ülkelerin dahi ekonomik ortak olarak bu çekim alanının içinde yer aldıklarını ifade eden Koç, böyle bir ortamda AB dışında kalan bir Türkiye'nin fiilen özel statülü bir ülke durumuna düşebileceğini ve AB'nin etrafında bir uydu haline gelebileceğini belirtti. Koç, bu söylediklerinin ne pahasına olursa olsun AB üyesi olmak şeklinde yorumlanmaması gerektiğini işaret ederek, AB'nin de olgunlaşması henüz tamamlamamış ve kendi içinde önemli görüş ayrılıklarına sahip bir siyasal yapı olduğunu söyledi. Bu çerçevede, içine kapalı bir Avrupa isteyen bir grubun Türkiye karşıtı söylemlerin kısa vadeli getirilerine odaklandığına işaret eden Koç, “Bu kesim Türkiye'nin demokratik eksiklikleri, toplumsal duygusallığı, siyasal öz güvensizliği ve analiz hataları yüzünden AB üyeliği sürecinden kendi kendine kopacağını umuyor. Amaçları Türkiye'yi AB'nin siyasal karar sistemine ortak etmeden özel bir statü ile etkin alanları içinde tutmak” görüşünü aktardı. AB'de ikinci grubun ise birliği daha geniş ve etkin işleyen bir siyasal birlik olarak konumlandırdığını ve bu grubun Avrupa vizyonunda AB'nin değerleri ile uyum sağlamış bir Türkiye'nin büyük bir kazanç olarak yer aldığını dile getiren Koç, bugün gelinen noktada Türkiye'nin önünde Fransasiyaseti, Kıbrıs, AB'nin iç kurumsal ve ekonomik sorunları gibi engeller bulunduğunu, ancak Türkiye'nin tam üyelik sürecinin teknik gereklerini 2014'e kadar tamamlamasının gerçekçi bir öngörü olduğunu bildirdi. Koç, Türkiye'nin bu güce sahip olduğuna işaret ederek, “Biz tam üyeliğe hazırlanırken, AB de kendi değişimini gerçekleştirecektir” dedi. AB üyesi Türkiye çekim alanını oluşturur Türkiye'nin Balkanlar, Karadeniz, Orta Asya, Akdeniz ve Orta Doğu'da gerçekleştireceği siyasal ve ekonomik işbirliklerinin bir alternatif değil AB hedefinin gerçekleşmesine katkıda bulunacak önemli bir koz olarak görülmesi gerektiğini ifade eden Koç, AB'ye tam üyeliğin gereklerini yerine getiren aynı zamanda da tarihsel ve kültürel hinterlandı ile sağlam ilişkiler geliştiren Türkiye'nin Avrupa nezdinde güçleneceğini vurguladı. Koç, bu ülkeler açısından da AB sürecinde ilerleyen güçlü bir Türkiye'nin daha etkili olacağını ve batı ile güçlü ilişkileri laik demokratik siyasal yapısı yerleşmiş piyasa ekonomisi ve çoğulcu toplumsal dokusu ile kendi çevresinde bir çekim alanı yaratma gücü bulunduğunu kaydetti. Mustafa Koç, şunları söyledi: “Türkiye'de iktidarda kim olursa olsun ülkenin yüzünü batıya dönük olmasını temin etmek AB ile tam üyelik sürecinin gereklerini yerine getirmek, piyasa ekonomisini tüm kurum ve kuralları ile egemen olduğu laik, demokratik, dışa açık bir Türkiye için çalışmak zorundadır. Türkiye'yi küresel gelişimin dışına çekmeye, yeniden içine kapalı devletçi bir Türkiye oturtmaya, yüzünü batıdan başka yönlere çevirmeye çalışmak onu yalnızlaştırmak ve geri kalmaya mahkum etmekle eşdeğerdir. Bunu ulusal çıkar söylemi ile cilalayarak veya dini ideolojilerle soslayarak geçerli bir politika seçeneğiymiş gibi sunmak akla ve sağduyuya sığacak anlayışlar yaklaşımlar değildir.” Türkiye'yi mevcut yolundan saptırmaya çalışanların Türk insanına hangi kaynaklarla nasıl bir gelecek yaratmayı tasarladıklarını bütün açıklığıyla anlatmak zorunda olduklarını söyleyen Koç, “Çocuklarımızın geleceği, seçim meydanlarının basit siyasi mücadele taktiklerine veya ideolojik gösterilerine feda edilemez. Oy istemek için halkın karşısına çıkanlardan, meydanlarda sorumlu siyaset yapmalarını bekliyoruz” dedi.
<< Önceki Haber Ulusalcılık ülkeyi bölüyor UYARISI Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER