90'lı yılların ortalarında enflasyonist baskılarla başlayan süreç,
Anayasa kitapçığının fırlatılması ile
piyasaları alt üst ed
erken, dolar fırladı, borsa dip yaptı ve
faiz oranları yüzde 7 bin 500'e çıktı.
Bankacılık merkezli çıkan
kriz,
sektörde düzenlemeleri de beraberinde getirdi. 2000'de 79 olan
banka sayısı 2002'de 54'e düştü. Ülkenin bir gecede yüzde 25 oranında fakirleştiği krizden sonra
Türkiye,
AK Parti dönemi ile birlikte her alanda istikrarlı bir döneme geçti ve krizsiz 10'uncu yılını tamamladı
Türkiye ekonomisinde 1995 yılından itibaren, kamu kesiminin mali
sistem üzerindeki baskısını giderek artırması,
faiz oranlarının yükselmesi ile birlikte enflasyonist baskıyı da beraberinde getirdi. 1998 yılı Haziran ayında bu sorunları ortadan kaldırmak amacıyla
Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapısal reformların gerçekleştirilmesine öncelik veren, 18 ay süreli "Yakın İzleme Anlaşması" imzalandı. Bu
anlaşma tam olarak başarıya ulaşamadığından, 1995-1999 döneminde ortalama
TÜFE oniki aylık artış hızı yüzde 78,7'e yükseldi.
KASIM KRİZİ ÖNCÜ OLDU
9
Aralık 1999 tarihinde kamuoyuna açıklanan ve 2000-2002 dönemini kapsayan "Makro
ekonomik Program" yürürlüğe konuldu. 2000 yılının ilk aylarında enerji fiyatlarının artması, özelleştirmelere beklenen talebin gösterilmemesi, faizlerin düşmesi ve TL'nin değer kazanması ile birlikte cari açıkta artınca kasım krizi baş gösterdi. Bu mali kriz, bankaların mali yapılarında önemli ölçüde aşınmalara neden oldu. 2001 yılı
Şubat ayında
Hazine ihalesi öncesinde MGK toplantısında,
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in
Başbakan Bülent Ecevit'e Anayasa kitapçığını fırlatmasıyla Şubat Krizi başladı.
5 MİLYAR $ KAYIP
Yaşanan siyasi kriz, uygulanan Programa ve
döviz kuru çapasına olan güvenin tamamen kaybolmasına neden olmuş ve döviz talebi önemli ölçüde yükselmişti. 21 Şubat 2001 tarihinde ortalama gecelik faizlerin yüzde 4019 seviyesine tırmanması ve krizin ilk iki gününde
Merkez Bankası'nın yaklaşık 5 milyar dolar tutarında döviz rezervi kaybetmesi karşısında, 2000 yılı başında uygulamaya konulan enflasyonla mücadele programı sona erdi. 22 Şubat 2001 tarihinde Türk
Lirası
yabancı paralar karşısında DSP-MHP-
ANAP hükümeti tarafından serbest dalgalanmaya bırakıldı.
TMSF 8 BANKAYA EL KOYDU
Aynı dönemdebankacılık sektörünün vadeli işlemler hariç döviz pozisyon açığı
Kasım 2000'de 18,4 milyar dolara ulaşmıştı.
Dalgalı kur sistemine geçilmesiyle sektörde dengeler daha da bozuldu ve bu süreçte, başka bankalara devredilen, birleştirilen ve kapanan bankaların sayısı 24'e ulaştı. Bu bankalara ait 1790 şubenin kapısına
kilit vurulurken 50 bine yakın sektör çalışanı işsiz kaldı. 2001 yılında sekiz banka
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na alındı. 16
Mayıs tarihinde gelindiğinde IMF ile Stand - by anlaşması çerçevesinde Türkiye'ye toplam 19 milyar dolar
kredi açıldı.
Kemal Derviş tarafından yürütülen "Güçlü
Ekonomiye Geçiş Programı" IMF tarafından taahhüt edilen bu kaynakla
desteklendi. Programın temel amaçları; Kasım ve Şubat krizleri sonrasında ekonominin genelinde gözlemlenen güvensizlik ve istikrarsızlığın süratle ortadan kaldırılması, makroekonomik politikaların enflasyonla mücadelede etkin olarak kullanılması, sürdürülebilir
büyüme ortamı, iktisadi etkinliği sağlanacak yapısal reformların gerçekleştirilmesi ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin azaltılması olarak belirlenmişti.
DERVİŞ İŞE YARAMADI
Kemal Derviş tarafından yürütülen Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nın ilanından IMF ile 9.'ncu Gözden Geçirme'nin yapıldığı Temmuz ayı sonuna kadar geçen dönemde, piyasalarda güven ortamının sağlanamamasından dolayı döviz kurundaki aşırı dalgalanma ve TL'nin hızlı değer kaybı ve reel faiz oranlarının çok yüksek seviyelerdeki seyri devam etti. Bu gelişme, hem kamunun iç borçlanma
maliyetini artırmış hem de
yurt içi talepteki küçülmeyle birlikte banka ve şirket bilançolarına önemli yükler getirmişti. Program sonrası IMF tarafından açıklanan niyet mektuplarında ekonomik veriler sürekli yukarı yönlü revize edilirken, programın da başarısız olduğu gerçeği yavaş yavaş ortaya çıktı.
11 EYLÜL DARBESİ
11
Eylül 2001 tarihine gelindiğinde ise ABD'ye yapılan
terör saldırısı sonrası
ülke ekonomisine başka bir
darbe yedi. Uluslararası
finans piyasalarında ortaya çıkan dalga, DİBS faiz oranlarını 10-15 puan yükseltmiş,
hisse senedi fiyatlarını hızla düşürmüş ve TL önemli ölçüde değer kaybetmişti. Uluslar arası piyasalarda ortaya çıkan belirsizlik ve tedirginlik nedeniyle, Türkiye'nin dış finansman imkanları daralmış, yabancı yatırımcıların Türk tahvillerine olan talebi de azalmıştı.
AK PARTİ İLE UMUT GELDİ
DSP-MHP-ANAP
koalisyonu, ekonomideki başarısızlık nedeni ile sokaktaki baskıya daha fazla dayanamamış ve 3 Kasım 2002'de erken seçime gitmek zorunda kalmıştı. O dönemde eski partilerin göstermiş olduğu kötü performans onların tavsiyesine neden olurken Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki AK Parti sandıktan tarihi bir
zafer ile çıktı ve dönem sonrasında ekonomi ve siyasi alanda tam bir istikrar hakim oldu.
Repo faizi bir gecede 7 bin 500'e çıktı
Şubat 2001 krizinde borsa yüzde 18.11 değer yitirerek tarihi bir
rekor kırdı. Türkiye'den 7.6 milyar döviz çıkışı gerçekleşti. Repo piyasasında maksimum faizler yüzde 7.500'e fırladı. Bono bileşik faizleri yüzde 200'ü geçti. 22 Şubat'ta dalgalı
kura geçişin ilk günü dolar 1 milyon lirayı aştı. Böylece dolar bir günde yüzde 40 artış gösterdi.
Yıldızları hiç barışmadı anayasa kitabıyla patladı
Hükümetin hazırladığı kararnameleri çeşitli gerekçelerle geri çeviren Cumhurbaşkanı Sezer ile Ecevit arasındaki ilişkiler hükümetin gönderdiği kararnamelerin Sezer tarafından geri çevirilmesi nedeniyle hiç iyi olmadı. Öyleki taraflar arasında söz düellosu bile yaşandı. Şubat krizi öncesinde
Ziraat Bankası,
Halk Bankası ve
Emlak Bankası'nın Türk
Ticaret Kanunu'na tabi anonim şirket statüsüne kavuşturulmasını amaçlayan kararnamenin de geri gönderilmesi havada anayasa kitapçıklarının dolaşmasına yol açtı. 19 Şubat gecesi Cumhurbaşkanı Sezer ile Başbakan Ecevit arasında MGK'nın şubat ayı olağan toplantısı öncesinde ciddi tartışmaya dönüştü. Karşılıklı söz düellosuna,
Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın da dahil olması ve Anayasa kitapçığının karşılıklı "fırlatılması" üzerine başta Başbakan Ecevit olmak üzere hükümet kanadı MGK toplantısını terk etti. MGK krizinin ardından borsa düşüş trendine girerken, döviz talebi hızlandı, faizler yükselişe geçti.
18 banka iflas bayrağını çekti 50 bin beyaz yakalı işten çıktı
Türkiye'nin iki ekonomik krizi yaşadığı 2000 kasım ve şubat krizi ile başka bankalara devredilen, birleştirilen ya da kapanan banka sayısı 24 oldu. Kapanan şube sayısı ise 1790'ı buldu. Bankacılık sektörüne yönelik operasyonların büyük bölümü, şubat krizinin patlak verdiği 2001 yılında gerçekleştirildi. Yaşanan krizin ardından, sektöre yönelik sürdürülen yeniden yapılanma çalışmaları çerçevesinde 18 banka sistemden çıktı. Bankacılık sektöründe gerçekleştirilen bu yapılanma 21,9 milyar dolar mal oldu. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) aktarılan bankaların devlete getirdiği yük ise 17,3 milyar doları buldu. Toplam 39,3 milyar dolarlık maliyet, 2002 gayri safi milli hâsılanın yüzde 26,6'sına karşılık geliyordu. Ayrıca ülkenin toplam borç stokunun yüzde 20'sine yakınını oluşturdu. Finansal sektörde istihdam edilen çalışanların da yüzde 25'ten fazlası işten çıkarıldı. 2000'de 172 bin 583 olan sektördeki istihdam sayısı, 2001'de 139 bin 459'a bir sonraki yıl daha da düşerek 125 bin 801'e geriledi. Kriz olduğu sıradaki istihdam seviyelerinin üzerine ancak neredeyse 10 yıl sonra 2010'da ulaşılabildi.
DENİZİN BİTTİĞİ NOKTAYA GELMİŞTİK
Dönemin tanığı İTO Başkanı Mehmet
Yıldırım 2001 krizinin asıl nedenini zayıf koalisyon hükümetlerine bağlıyor. Başbakan Ecevit'e yaptırılan asılsız bir açıklamanın sebebinin hükümetin acziyetini gösterdiğini vurgulayan Yıldırım, dünya ekonomileri kendilerini reforma tabi tutarken, Türkiye 1990'lı yıllarda siyasî istikrarsızlıklarla girdiğini belirtti. Yine o dönemin patronlar kulübü TÜSİAD'ın başkanlığını yapan
Tuncay Özilhan, "Türkiye, 2001'de denizin bittiği bir noktaya geldi. Ama kriz sonrası önemli kararlar alınıp uygulandı ve köklü reformlara gidildi. Tek parti iktidarı ile sağlanan
siyasi istikrar krizden çıkışı hızlandırdı. Dünyayı kavuran 2008 krizini Türkiye'nin çok az bir yarayla atlatmasında 2001'de alınan kararların, yapılan uygulamaların ve reformların önemli payı var. Bu yeniliklerin devam etmesinin önemli rolü var" dedi.
MB Başkanı Gazi Erçel kendi cebini doldurmuş
Eski
Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in, dalgalı kura geçildiği dönemde kişisel hesabındaki 55 bin lirayı dolara çevirdiği ve bankalara 5 milyar dolarlık döviz satışı yaptığı da ortaya çıkı. Hakkında 'görevi kötüye kullanmaktan
dava açılan Erçel, 2005 yılında suçlu bulundu. 4,5 yıla kadar
hapis cezası istemiyle yargılanan Erçel, 11 ay 20 gün
hapis cezasına çarptırıldı. Erçel'in cezası bin 536 lira adli para cezasına çevirdi. Ayrıca 2 ay 27 gün memuriyetten men edilmesine karar verildi.
Mart 2006'da açıklanan gerekçeli kararda, Erçel'in dalgalı kura geçildiği dönemde, çalışma saatleri dışında döviz satmak ve şahsi hesabındaki Türk parasını vadesinden önce bozdurup dövize çevirmek suretiyle 'görevdeki yetkiyi kötüye kullanma' suçunu işlediğinin anlaşıldığı belirtildi. Dönemin Hazine Müsteşarı
Selçuk Demiralp, dalgalı kura geçiş için en doğru tarihin 19 Şubat 2001 olduğunu, geçişin 2 gün geciktiğini söyledi. Demiralp, "Dalgalı kura o zaman geçsek Merkez Bankası 4 milyar dolar satmak zorunda kalmazdı" açıklamasında bulunmuştu.
2001 Şubat krizinde olayların kronolojisi
Yaşanan mali kriz, dalgalı kura geçiş, dış kaynak arayışları ve açıklanan ekonomik paket ve yapısal önlemler altında bir yıl geçerken, dövizde baş döndürücü bir yükseliş yaşandı.
Borsada ise tarihi düşüş oranları görüldü. 2001'de
sermaye piyasalarında yaşanan gelişmeler şöyle:
19 Ocak
Ocak ayında baş gösteren kriz öncesi borsa 10 bin seviyesinde seyrederken, dolar 600 bin lira seviyesinde ve faizler ise yüzde 50 civarındaydı.
19 Şubat
MGK'da Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında yaşanan gerginlik sonrası kriz işaretlerini verdi, Borsa 10 bin 169 puandan 8 bin 817 puana kadar düştü. Gecelik repo faizleri yüzde 760'a çıktı. Merkez Bankası'ndan yaklaşık 7,6 milyar dolar çıktığı iddia edildi.
21 ŞUBAT
Merkez Bankası Repo ihalesi açmadı. Repo faizleri yüzde 7 bin 500'lere kadar tırmanırken, borsa tarihinin en büyük düşüşlerinden birini yaşadı ve yüzde 18,11'lik düşüşle 7 bin 180'e indi. Bankaların Merkez Bankası'ndan 3 milyar dolar satın aldığı iddiaları basında yer aldı. Dalgalı kura geçildi.
22 ŞUBAT
Merkez Bankası doları 689 bin liradan 964 bin liraya çıkardı. Faizler yüzde 5 bin 200'e inerken, Borsa gün içinde önce yoğun satışlarla yılın en düşük seviyesi olan 6 bin 796'ya geriledi, ardından toparlanarak 7 bin 890 puana yükseldi.
23 ŞUBAT
Merkez Bankası doları 1 milyon 78 bin liraya çıkardı. Repo faizleri ortalama 1255'lere indi.
26 ŞUBAT
İMKB Repo piyasasında faizler yüzde 100'lere kadar indi. Borsa 8 bin 830'dan günü tamamladı.
Dolar 950 bin liradan satıldı.
2 MART
Kemal Derviş'in kabineye girmesi sonrası dolar 900 binin altına indi. Borsa 9 bini aşarak 9 bin 513 puandan günü kapattı. Faizler 10 puan düştü. Mart ayını dolar 1 milyon 100 bin seviyesinde kapatırken, mark ise 480 bin lira seviyesinde bulunuyordu.
4 NiSAN
Devlet Bakanı Kemal Derviş ile
Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz arasındaki
Telekom gerginliği nedeniyle dolar 1,2 milyon lirayı, Mark da 555 bin lirayı gördü.
16 NiSAN
Ekonomik programın açıklanmasının ardından borsa 9 bin 379'a kadar çıkarken, dolar 1 milyon 170 bin liraya, mark da 533 bin liraya kadar indi. Ancak, Standart and Poors'un Türkiye'nin kredi notunu düşürmesi, dolar ve borsada düşüşe yol açtı.
27 NiSAN
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in istifası sonrası Borsa yükseldi. Endeks günü 12 bin 363 puandan kapatırken, dolar da 1 milyon 155 bin liraya kadar düştü.
3 MAYIS
Derviş'in Telekom ile ilgili açıklamasıyla Borsa 12 bin 839 puan ile yılın en yüksek düzeyine çıktı.
16 MAYIS
IMF İcra Direktörleri Kurulu'nun Türkiye'ye 3 yılda 19 milyar dolarlık kredi kullandıracağını açıklamasıyla, Borsa yüzde 6,28 yükselerek 12 bin 298 puana çıktı.
31 MAYIS
Dönemin Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı
Yüksel Yalova'nın istifası öncesi yaptığı açıklamalar ile gün içinde dolar 1,3 milyonu gördü, borsa yüzde 5,6 oranında indi.
6 TEMMUZ
Ecevit'in rahatsız olduğu yönündeki söylentilerle Borsa yüzde 9,3 değer kaybetti ve
endeks 10 bin 168'e geriledi. Dolar ilk kez 1 milyon 335 bin liraya çıktı.
10 TEMMUZ
IMF ile
Türk Telekom Genel Kurulu'nun oluşturulması konusunda yaşanan gerginlik nedeniyle, Borsa tekrar 10 bin puanın altına indi.
11 TEMMUZ
Arjantin'in borçlarını ödeyemeyeceği endişesi, piyasalarda doları fırlattı, Borsayı düşürdü. Endeks 8 bin 730 seviyesine indi. Dolar 1 milyon 380 bin lirayı buldu.
15 AĞUSTOS
Bankalar arası piyasada dolar 1,5 milyon liradan dönerken, günü 1 milyon 483 bin lire seviyesinde kapattı. Borsa yeniden 9 binin üzerine çıktı.
11 EYLÜL
ABD'ye yönelik
terörist saldırılar sonucu dolar 1,5 milyon barajına geldi. Saldırılar nedeniyle
IMKB 1 gün kapatıldı.
8 EKiM
ABD'nin Afganistan'a yönelik harekatı nedeniyle dolar 1 milyon 660 bin liraya kadar çıktı, borsa ise 7 bin 499 puana indi.
11 EKiM
IMF ve Dünya Bankası'nın ek kaynak sağlayacağı haberleri, Borsa'da günlük yüzde 7,18 kazandırdı. Dolar da 1,6 milyon liranın altına indi.
2 KASIM
Afganistan'a asker gönderme ve ek kaynak beklentisi ile Borsa 65 gün aradan sonra 10 bini aştı.
30 KASIM
Reel sektöre
destek paketi ve Standard and Poors'un Türkiye'nin görümünü negatiften durağana çevirip, notun yakında yükseleceği beklentisine paralel, Borsa yeniden 11bin 633 puana çıktı, dolar da 20 bin lira geriledi.
13 ARALIK
Dolar fiyatı 1 milyon 420 bin lira ile
11 Eylül saldırıları öncesi fiyatına göre döndü. Borsa 12 bin 655'ten kapandı.
YENİ ŞAFAK