Türkiye'ye karapara eleştirisi

OECD'nin Türkiye raporuna göre, karapara aklama suçu nedeniyle mahkemelere intikal eden çok sayıda dosya bulunmasına karşın, tek bir mahkûmiyet yok. Kanunda aklama suçunun tanımı soyut ve yetersiz

Türkiye'ye karapara eleştirisi

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Mali Eylem Görev Grubu'nun (FATF) genel ülke denetimi sonrası hazırladığı rapor, Türkiye'nin karaparayla mücadelede hâlâ eksiklikleri olduğunu ortaya koyuyor. Fakat mevzuat alanında biraz mesafe kat edildiği de belirtiliyor. Uygulamada ise istenen gelişmenin sağlanamadığının açıklandığı raporu, Türkiye'nin üçüncü tur ülke değerlendirmeleri kapsamına alınmasının ardından geçen yıl eylül ayında ülkeye gelen FATF heyeti hazırladı. Rapor, geçen ay Fransa'nın Strasbourg kentinde gerçekleştirilen FATH'ın genel kurulunda ele alındı. Türkiye, raporda yer alan bazı noktalara itiraz etti. Bu çerçevede de raporda bazı düzeltmelere gidildi. Daha sonra son şekli verilen rapor, ülkedeki ilgili kuruluşlara da gönderildi. Uygulama zayıf Türkiye'nin FATF kriterlerine uyum için yeni bazı düzenlemelere gitmesi de istenen raporda yer alan bazı eksiklikler ve tespitler şu şekilde sıralandı: Suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi hakkındaki kanunda aklama suçu tanımı soyut ve yetersiz bir durumda. Kanunda karapara aklamaya dönük suçların tek tek sayılması gerekir. Kullanma ve sahip olma da suç tanımı içinde yer almalı. İlgili kanunlarda terörün finansmanı suçu, diğer ülkelerle uluslararası kuruluşları kapsaması gerekirken kapsamıyor. Türkiye'de muhabir bankacılığa yönelik bir düzenleme henüz bulunmuyor. Şüpheli işlem bildirim sayısı çok az. (MASAK yetkilileri, 2006 yılında şüpheli işlem bildiriminde bir önceki yıla göre üç kat artış olduğunu belirttiler.) İşlemlerde kimlik tespiti var ancak teyit yok. (FATF, bu işlemlerde kimlikle yetinilmemesini, elektrik, telefon vb. faturalarla kimliğin teyit edilmesini istiyor.) Karapara aklama suçuyla mücadelede adli mekanizma iyi işlemiyor. Türkiye'de karapara aklama suçu nedeniyle mahkemelere intikal eden çok sayıda dosya bulunmasına karşılık, tek bir mahkûmiyet olayı yok. Uygulama yönü zayıf." Takip süreci başlıyor FATF'ın ülke değerlendirmeleri kapsamında kaleme alınan Türkiye Raporu'nun yayımlanmasının ardından, düzenlemeleri yeterli görülmeyen diğer ülkeler gibi, Türkiye için de 22 aylık bir takip süreci başlatılacak. Ülkede karapara aklamayla mücadeleyi yürüten Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurumu da (MASAK), raporda eleştiri konusu olan bölümleri, ilgili kuruluşlara gönderecek. Gerek MASAK'ın gerekse bu kuruluşların raporda eleştiri konusu edilen alanlarla ilgili yapacağı yeni düzenlemeler, bu süreçte MASAK tarafından FATF'a iletilecek. Bu arada OECD bünyesinde 1989 yılında karaparanın aklanmasıyla mücadele amacıyla kurulmuş olan FATF, bu kapsamdaki standart koruyucu misyonunu 1990 ve 1996 yıllarında yayımladığı 40 tavsiye kararıyla üye ülkelere duyurmuştu. Ülke itibarı için önlem alınmalı FATF'ın üçüncü tur ülke denetimleri 2004'te başladı. Bugüne kadar Belçika, Norveç, ABD, İsviçre, Avustralya, İtalya, İrlanda, İsveç, İspanya, Danimarka ve Türkiye incelemeye tabi tutuldu. FATF'ın ülke değerlendirmeleri, hem OECD, hem de uluslararası kuruluşlar açısından büyük önem taşıyor. Raporların yayımlanmasından sonra düzenlemeleri yeterli görülmeyen ülkeler için 22 aylık bir takip süreci başlatılıyor. Bu süreçte FATF, ülkeden raporda belirtilen eksiklikleri gidermesini, yasal ve uygulamaya dönük düzenlemeleri yapmasını istiyor. Ülke, bu süreçte ilerleme göstermezse, FATF, bu ülkeye yaptırım hükümlerinin uygulanmasına dönük bildiri yayımlıyor. İleri aşamalarda ise ülkenin üyeliği askıya alınabiliyor. Son aşamada üyelikten çıkarılabiliyor. Gerekli düzenlemelerin yapılmaması, ülkeler açısından ekonomik ve finansal itibarı zedeleyen bir durum oluyor
<< Önceki Haber Türkiye'ye karapara eleştirisi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER