Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Merkez Bankası'nın faiz politikasına ilişkin, ''Gelmek istediğim nokta faizlerin düşük olması, korkak davranılmaması gerektiği... Ben siyasetçiyim, ben konuşmak zorundayım. Merkez Bankası Başkanı'nın az konuşması da usuldendir'' dedi.Bakan Çağlayan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde düzenlenen ''Rol Modelim-İş'te Adamım'' toplantısına katılarak öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin çok zor zamanlardan bugüne geldiğini belirten Çağlayan, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında ihracatı 50 milyon dolar olan Türkiye'nin 2012 yılı sonunda ise 152 milyar dolar ile ihracat rekoru kırdığını söyledi.
Çağlayan, geçmiş zaman içerisinde Türkiye'nin çok büyük bedeller ödediğini belirterek, 1980 ihtilalini, ''28 Şubat'' sürecini yaşadığını, bunların her birinin Türkiye'deki antidemokratik hareketler olduğunu söyledi.
Bakan Çağlayan, 2001 yılında iç sebeplerle çıkan krizin Türkiye'ye maliyetinin 200 milyar doların üzerinde olduğunu ifade ederek, sadece bankacılık sisteminin Türkiye'ye maliyetinin 100 milyar dolar olduğunu bildirdi.
''Bizim devraldığımız bir Türkiye'yi size bırakmak istemiyoruz'' diyen Çağlayan, bugün gelinen noktada Türkiye'nin her anlamda daha fazla geliştiğini artık hiç kimsenin gece rüyasında görerek, sabah ihtilal yapamayacağını bildirdi.
Çağlayan, 1980 yılında milli gelirin 50 milyar dolar olduğunu ifade ederek ''Nisan ayı başında rakamlar açıklanacak, yaklaşık 800 milyar dolara yakın bir rakamı göreceğiz'' dedi.
''Merkez Bankası Başkanının az konuşması da usuldendir''
Bakan Çağlayan konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını yanıtladı. Çağlayan, bir öğrencinin ''Gaz-Fren polemiği çok uzamadı mı?'' sorusu üzerine şöyle konuştu:
''Merkez Bankası benim rakibim değil. Merkez Bankası'na verilmiş olan temel görev fiyat istikrarı. Türkiye şimdi fiyat istikrarını sağlamış, finansal istikrarını topyekun sağlaması gereken bir konuma gelmiştir. Zaman zaman oturup diyorlar ki, 'Merkez Bankası'nın kanunu değişir mi?' Merkez Bankası Kanunu'nun değişmesi, hükümet isterse, gerek görürse bunlar yapılır niye yapılmasın. Türkiye'nin gidişatına ters olacak bir durum varsa, siyasetçi olarak bunları yapmak bizim zaten boynumuzun borcudur. Frene bastığınız bir araba gider mi? Gaza basmak zorundasınız. Türkiye ekonomisi tam büyüyecek dönemdedir. Avrupalılar şu anda büyüyemiyor. Bugün AB'nin üyesi ülkeler daha az küçülmenin planını yaparken, biz yüzde 4, hatta bana göre ortalama yüzde 6'lık bir büyümenin hesabını yapıyoruz. 2023 hedeflerine Türkiye'nin gidebilmesi için her yıl yüzde 6'nın üzerinde büyümesi gerekiyor. Büyüme politikası Merkez Bankası'nın değil, siyasi iradenin, benim işim.
Gelmek istediğim nokta faizlerin düşük olması korkak davranılmaması gerektiği... Ben siyasetçiyim, ben konuşmak zorundayım. Merkez Bankası Başkanının az konuşması da usuldendir. Çünkü merkez bankası başkanları konuştuğu zaman pat diye gündemin ortasına düşmek zorunda. Amerika, Avrupa Merkez Bankası'nda böyle olur.''