Bayraktar, biyodizel
sektöründe yaşanan gelişmeler ve sorunlarla ilgili olarak düzenlenen basın toplantısında, özellikle
Avrupa Birliği'nde (AB) biyodizel
üretimine her geçen gün daha fazla önem verilmeye başlandığı belirtti.Bayraktar,
Türkiye'de de 2005 yılında tesis sayısında büyük bir artış olduğunu, ancak 150 firmanın yılda 1,5 milyon ton kapasiteye ulaşmış olmasına rağmen, üretim ve dağıtıma ilişkin mevzuatın oluşturulamaması nedeniyle üretimin geçen yıl 90 bin tonda kaldığını ifade etti.AB'ye uyum sürecinde Türkiye'de biyodizel talebinin artacağına dikkati çeken Bayraktar, dünyada gerçekleştirilen biyodizel üretiminin yüzde 86'sının kanoladan üretildiğini, ancak ülkemizde üretimin çok büyük çoğunlunun
hammadde ithalatıyla gerçekleştirildiğini anlattı.Kanola üretiminin yaygınlaştırılması için sanayici ve ziraat odalarının el ele vererek,
sözleşmeli üretime geçmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, AB mevzuatlarına göre Türkiye'de 1 milyon ton biyodizel, 3 milyon ton da hammadde olarak kanola üretimine ihtiyaç olduğunu, AB ülkelerine ihracat yapılacağı öngörüldüğünde oranların çok daha artacağını dile getirdi.
AB'de kullanımı zorunlu hale getirilen biyodizel üretiminin Türkiye piyasasında yerini alabilmesi için
yerli ürünlerden üretilen biyodizelin ÖTV'den muaf tutulması gerektiğini kaydeden Bayraktar, şunları söyledi:“
Enerjide, özellikle de petrolde dışa bağımlılığımızın azaltılması için biyodizel üretimi hayati önem taşımaktadır. Türkiye'de 1 milyon hektar ekilmeyen
arazi var. Buralarda yağlı tohumlar üretilerek bu araziler değerlendirilebilir. Böylece hem AB'nin üzerinde önemle durduğu tarım, çevre ve enerji konularında ilerleme sağlanacak, hem de biyodizel üretiminde yerli hammadde kullanımıyla
çiftçi desteklenecek, kırsal
kalkınma sağlanacak, göç önlenecek ve yeni sanayi yatırımları sayesinde ekonomi gelişerek yeni istihdam alanları yaratılacaktır.
Üretimde yerli hammaddenin kullanılması sonucunda geleceğin petrol şeyhleri Türk çiftçisi olacaktır. Tabii bürokrasinin engeller çıkarmayıp var olan engelleri kaldırması koşuluyla.”Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği (ALBİYBİR) Genel Başkanı Tamer Afacan da, biyodizelin dünyada petrol rezervlerinin tükeniyor olması, petrol fiyatlarının artması ve
fosil yakıtların ve atık yağların çevreye verdiği büyük zararlar nedeniyle
yenilenebilir enerji kaynağı olarak ciddi bir alternatif oluşturduğunu söyledi.
Afacan, şunları kaydetti: “
Petrolde dışa bağımlı olan Türkiye, ekilebilir toprakları dikkate alındığında AB'nin de ihtiyacını karşılayacak yağ bitkileri yetiştirebilir. Ancak bunun için
biyoyakıt sektörü güçlendirilmeli ve mevzuatlar sektör temsilcileriyle birlikte bir an önce çıkarılmalıdır. Unutmayalım, ateş çemberindeki Türkiye topraklarından petrol çıkaramayabilir, ithal edecek petrol bulamayabilir ama topraklarında yağ bitkileri yetiştirerek, bunu akaryakıta çevirebilir.”