AB'den gelen buna benzer çıkışlara tepki gösteren Bozdağ, "Bugün AB ülkeleri sadece ekonomik kriz yaşamıyorlar, aynı şekilde de AB değerleri konusunda da ciddi bir kriz yaşanıyor. Sayın Merkel'in bu açıklamaları aynı zamanda AB'nin değerleri konusunda yaşanan krizin de somut bir göstergesidir." dedi. 

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar'ı kabulünde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in 'Türkiyesiz bir Avrupa Birliği vaadi'nin hatırlatılması üzerine Bozdağ, "Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler Türkiye'ye karşı dürüst davranmalıdır. Bugüne kadar maalesef Türkiye'ye verdikleri sözler konusunda dürüst davranmadılar. Biz kendi üzerimize düşen mükellefiyetlerin her birisini eksiksiz yerine getirmiş olmamıza rağmen her defasında başka bir takım bahanelerle Türkiye'nin önüne engeller çıkartıldı. Kopenhag Kriterleri dendi, Türkiye, Kopenhag Kriterlerini yerine getirdiği halde yine engeller kondu. Maastricht Kriterleri dendi, Türkiye AB üyesi ülkelerin yarısından daha fazla bu kriterleri yerine getirdi. Hatta şu anda AB üyesi ülkelerin bazıları bu kriterleri yerine getirmediği halde Türkiye'ye karşı tavrı değişmemiştir. Müzakere süreci başlamıştır, fasıllar bazı ülkelerin siyasi liderlerin iç politik hesaplarla attıkları adımlar nedeniyle bloke edilmiştir." diye konuştu. 

Almanya'da önümüzdeki günlerde milletvekili seçimlerinin olduğuna dikkat çeken Bozdağ, şu ifadeleri kullandı: "Dolayısıyla bu seçimlere dönük partilerin yatırımları söz konusu. Sayın Merkel'in yaptığı bu açıklama, iktidar olması hasebiyle sadece iç politikaya dönük değerlendirilemez. Çünkü şu anda Başbakan'dır, aynı zamanda genel başkandır. Yani hem Başbakan hem genel başkan sıfatıyla konuşmaktadır. Sayın Merkel'in görüşleri bize göre yeni görüşler değildir. Daha önce de bildiğimiz görüşleridir. Bu açıdan bizim için şaşırtıcı olmamıştır. Türkiye'yi görmediğini söylüyor, ama Almanya'da da Türkler var, onlar da Sayın Merkel'in bu açıklamaları karşısında bir değerlendirme yapacaktır."

Türkiye'nin AB sürecinde Avrupa ülkelerine yük olacak bir ülke olmadığını, tam aksine AB ülkelerinden yük alacak bir ülke olduğunu bildiren Başbakan Yardımcısı Bozdağ, şu bilgileri verdi: "Türkiye'nin ekonomisi bugün Avrupa'nın 6. büyük ekonomisidir. Avrupa ekonomileri içerisinde en istikrarlı ekonomidir. Türkiye'den Avrupa'ya eskisi kadar göç de yoktur. Şu anda Almanya'dan Türkiye'ye göçenlerin sayısı, Türkiye'den Almanya'ya göçenlerin sayısından çok daha fazladır. Onun için 'biz kapıyı açarsak bütün Türkler gelir' diye düşünenler hiç endişe etmesin. Artık Avrupa Türkiye'ye geliyor."

"Hukuk açısından da demokrasi açısında da biz daha ilerideyiz." vurgusu yapan Bozdağ, Merkel'in iç politikaya çok oynadığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gezi olaylarında da konuştu biliyorsunuz. Türkiye'deki görüntülerin kendisini korkuttuğunu ifade etti. Ben buradan bir kez daha söylüyorum, Almanya'da işlenen Neonazi cinayetlerinde hayatını kaybeden 8 Türk vatandaşı, 2 tane de diğerleri olmak üzere aileleri anaları babaları, eşleri, kardeşleri katil olarak suçlayıp aradan 10 sene geçtikten sonra katillerin Neonaziler olduğu ortaya çıkması da beni korkutuyor. Yani bu kadar gerçeklerin üzerini örten bir demokratik yapının olması da bizi rahatsız ediyor. Bir yandan bakıyorsunuz, 10 kişiyi öldüren birinin yargılanmasında kelepçe yok; adeta manken gibi gösteri yapması temin edilirken, öte yandan yargılananlar Türk olduğu zaman, cam kafes içerisinde mahkemeye çıkartılıyorlar. Bu gördüğümüz manzara da işin doğrusu insan hakları adına, hukuk devleti adına, demokrasi adına o da beni korkutuyor. Almanya'daki hukukun, insan haklarının, demokrasinin standardı nedir? Onu bir düşünmeleri lazım." 

Bozdağ, konuyla ilgili sözlerini şöyle tamamladı: "Ben çok net söylüyorum. Türkiye'deki insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü konusunda gelinen mesafe AB ülkelerinin çoğundan daha iyi bir noktadadır. Benim bundan hiç şüphem yoktur. Bugün AB ülkeleri sadece ekonomik kriz yaşamıyorlar, aynı şekilde de AB değerleri konusunda da ciddi bir kriz yaşanıyor. Sayın Merkel'in bu açıklamaları aynı zamanda AB'nin değerleri konusunda yaşanan krizin de somut bir göstergesidir. Ekonomik krizleri düzeltirsiniz, 2 gün, 5 gün, 5 yıl sonra daha iyi bir noktaya gelir, ama değerler krizini öyle kısa bir sürede düzeltemezsiniz."