Babacan,
Türk Lirası değerine ilişkin soruya verdiği yanıtta, Türk Lirası değerinin piyasada, arz ve talep ile serbest şekilde belirlendiğini,
Türkiye ekonomisine duyulan güvenin bir işareti olarak, Türk Lirasının uluslararası yatırımcılar tarafından da itibar gördüğünü kaydetti.
Serbest kur rejiminde, kurun yükselmesi ile düşmesi oranının yüzde 50 olduğunu vurgulayan Babacan, kurun kesinlikle serbest şekilde piyasa şartlarında belirlendiğini söyledi.
BUNDAN SONRAKİ EN ÖNEMLİ KONU; İSTİHDAM...
Ak Parti Hükümetinin iş başında olduğu yaklaşık 4,5 yıllık sürede Türkiye'de haya dahi edilemeyecek kadar önemli gelişmelerin sağlandığının altını çizen Babacan, bundan sonra da yapmaları gereken konuların olduğunu, bunların başında da istihdamın geldiğini söyledi.Türkiye'de her yıl, 500-700 bin
genç nüfusun iş gücüne katıldığını hatırlatan Babacan, '' istihdam hem
ekonomik hem de sosyal açıdan çok önemli bir konu'' dedi.
Türkiye'de istihdam konusunda, işsizliği belirli oranda düşürdüklerini vurgulayan Babacan, ''hızlı
büyüme nedeniyle, bizim dönemimizde 2 milyon 400 bin yeni istihdam yarattık. Bundan sonraki başta mesleki eğitime önem vererek istihdamı arttırma konusuna ağırlık vereceğiz'' şeklinde konuştu.
CARİ AÇIĞIN FİNANSMANI ''GÜVEN VE İSTİKRAR...''
Babacan, Cari Açık konusundaki soruya verdiği yanıtta ise Cari Açığın,
Avrupa Birliğine (AB) yeni üye olan bir çok
ülkede müzakere aşamasında görüldüğünü ve halen devam ettiğini belirterek, ''Cari Açık, hızlı büyümenin bir yan etkisi'' dedi.
Türkiye'de, 2002'ye göre artan petrol faturası ile yatırım malı
ithalatındaki artışın Cari Açığın yükselmesinde en önemli unsurlar olduğuna işaret eden Babacan, Türkiye'deki cari açığın ''güven ve istikrar'' sonucu artış gösteren doğrudan
sermaye girişiyle finanse edildiğini vurguladı.
Cari Açığın, Türkiye hızlı büyüdükçe devam edecek bir unsur olduğunu vurgulayan Babacan, ''
Güven ve istikrar''ın ise Cari Açığın finansmanını sağlayan unsurlar olduğunu ifade etti.
''Güven ve istikrar'' olmadan bir ülkeye kalıcı yatırımların gelmediğine dikkati çeken Babacan, bu ''güven ve istikrar''ın gerçekleşmesini sağlayan alt unsurları ise ''iyi işleyen
demokrasi ve hukuk sistemi, ''rasyonel bir program'' ve ''güçlü siyasi irade'' olarak sıraladı.Cari Açığın finansman kaynaklarına dikkati çeken Babacan, 'artan oranlarda' doğrudan sermaye ve uzun vadeli
kredi ile bu cari açığın finanse edildiğini ve bu çarkı döndürmek için mutlaka güven unsuruna ihtiyacın bulunduğunu vurguladı.
Türkiye'nin cari açığı güven istikrarla finanse ettiğini yineleyen babacan, güven unsurunun olmadığı ortamda yatırımların da olmayacağını ve bunun sonucu cari açığın finansmanının da mümkün olamayacağını kaydetti.
Türkiye'nin çok hızlı büyüdüğünü, bunun sonucu oluşan cari açığın finanse edilememesi durumunda ortaya çıkacak tablonun, süratle giden bir aracın duvara çarpmasına benzeyeceğini anlatan Babacan, ancak 2002 yılı sonundan buyana sağlanan ''güven ve istikrar''ın aynen devam edeceğini, zaten bu nedenle
yabancı yatırımların
seçim sonrasına da yatırım yaptıklarını söyledi.
PİYASALARIN SEÇİMLERE BAKIŞI...
AK Partinin, seçimlerden sonra yeniden tek parti hükümetini kuracak bir sonuç elde edeceğini vurgulayan Babacan, son günlerde, gerek
yerli gerekse yabancı saygın kuruluşların yaptığı anketlere göre, AK Partinin yeniden tek başına Hükümeti kuracağının görüldüğünü ve Meclis'te de yüzde 50'nin üzerinde bir çoğunluk sağlayacaklarını kaydetti.
Yatırımcıların, seçim sonrasına aynen gördüğünü belirten Babacan, bu çerçevede yatırımların aynı hızla sürdüğünü ifade ederek, ''piyasalar, seçimlerden sonra yeniden, istikrarı ve tek parti Hükümetini gördü'' şeklinde konuştu.
SEÇİM VAATLERİ...
Babacan, partilerin
seçim vaatleri konusundaki bir soruya verdiği yanıtta ise bu vaatlerin gerçekçi olması gerektiğini belirterek, ''biz 4 yıl 8 aylık sorumluluğu sırtımızda taşıdığımız için, bizim vaatlerimiz gerçekçi vaatlerdir'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin petrol ithal eden bir ülke olduğunun altını çizen Babacan, mazotun 1 YTL olması halinde, bütçede çok ciddi açıkların oluşacağını, dövizle satın alınan bir ürünü düşük satmanın, dış borcu arttırmaktan başka bir faydasının olmayacağını işaret etti.
Türkiye'de, 4,5 yıllık süre içinde kişi başına milli geliri, Gayri Safi Milli Hasılayı arttırdıklarını hatırlatan Babacan, dünyanın ilk 10 büyük ekonomisine girmeyi hedefleyen bir Türkiye için mutlaka
siyasi istikrar gerektiğini kaydetti.
Seçim ekonomisi uygulamadıklarına da vurgu yapan Babacan, gerek asgari
ücret, gerekse
emekli maaşlarındaki artışı, seçimlerden çok önce gerçekleştirdiklerini kaydetti.
ÖZELLEŞTİRMELER...
Ali Babacan,
özelleştirmeler konusunda ise bu konunun Türkiye'de siyasi bir istismar konusu yapıldığını, kendilerinin ise seçim takviminden bağımsız bir şekilde, özelleştirme takvimini gerçekleştirdiklerini ve bunda da başarılı olduklarını kaydetti.
Babacan,
Petkim gibi
eleştiri malzemesi konusu olabilecek bir özelleştirmeyi seçimlerin öncesinde yapmalarının da popülist davranmadıklarının bir göstergesi olduğunu ifade etti.''Özelleştirmeden şikayet edenler, bu kuruluşları yıllarca
çiftlik gibi kullananlardır'' ifadesini kullanan Babacan, ''biz 30 milyar doların üstünde bir özelleştirme gerçekleştirdik. Bu, Türkiye ekonomisine duyulan güvenin göstergesidir'' dedi.
Kendi Hükümetleri öncesinde zarar eden kamu bankalarının şimdi karlı birer kuruluş olarak ekonomiye kaynak aktardıklarını belirten Babacan, ''
Ziraat Bankası'nın çiftçilere verdiği kredinin geri dönüş oranı yüzde 99,5 düzeyindedir. Özel
sektör bankalarında bile böyle bir oran yoktur'' dedi.
KİT'leri, devlete yük olmayacak kuruluşlar haline getirmeyi amaçladıklarını ifade eden Babacan, ''KİT'ler, 74 milyonun üzerinde hakkının olduğu kuruluşlardır'' şeklinde konuştu.
Yabancılara
gayrimenkul satışına da değinen Babacan, Türkiye'nin, turizmden daha kalıcı bir gelir elde etmesi gerektiğini ve bu çerçevede, yabancılara gayrimenkul satış imkanı sağladıklarını belirterek, Almanya'da yaşayan Türklerin Almanya'da, Türkiye'de yabancılara satılan gayrimenkulden daha çok mülke sahip olduklarını vurguladı.Ali Babacan, özellikle İspanya'nın,
kalkınma sürecinde, gayrimenkullerini yabancılara satmak için özel programlar geliştirdiğini de bildirdi.
Babacan, yabancılara gayrimenkul satışının, ayrıca yeni bir şey olmadığını ve tek parti Hükümetinden buyana devam ettiğini ifade etti.
AB İLE İLİŞKİLER...
Türkiye'de, AB'ye verilen desteğin bir miktar azalmasına karşın devam ettiğini ifade eden Babacan, halen Türk Halkı'nın yüzde 50 ile 55'inin, AB sürecini desteklediğini vurguladı.
AB'deki bazı eski üyelerin, gerek iç sorunlarının bir yansıması olarak, gerekse Türkiye'nin potansiyelinden çekinerek, bazı engeller çıkartıklarına dikkati çeken Babacan, Türkiye'nin AB içinde, diğer üye ülkelerden farklı bir üyeliğinin olacağını belirterek, ''Türkiye bugün, AB içinde
toprak büyüklüğü açısından birinci, nüfus olarak ikinci ve ekonomik büyüklük olarak 6. sırada bulunmaktadır'' şeklinde konuştu.Türkiye'nin, AB'ye üye olduğunda, siyasi güç ve
yetki açısından en güçlü ülke olacağını vurgulayan Babacan, bu nedenle eski bazı AB üyelerinin çekindiklerini kaydetti.
PETROL FİYATLARI VE TÜRKİYE EKONOMİSİ...
Babacan, petrol fiyatlarının ''100 dolara ulaşması'' halinde Türkiye ekonomisine nasıl bir etkisi olacağına ilişkin soruya verdiği yanıtta, petrolün bundan sonra da yüksek seyretme eğiliminde olduğunu, ancak enflasyona olumsuz etkisine rağmen, Türkiye ekonomisinin bütün bunlara hazırlıklı olduğunu kaydetti.
Petrolü 20 dolarlar düzeyinde iken devir aldıklarını ve bugün 80 dolar düzeyine çıkmasına rağmen bu dört katlık artışı absorbe edebildiklerini belirten Babacan, ''petrol fiyatlarının 100 doları görmesi halinde bile, Türkiye ekonomisinde herhangi bir
kriz görülmez'' dedi.
Devlet Bakanı Babacan, bir soru üzerine, ekonomi yetkililerinin, vatandaşa, yatırım konusunda herhangi bir tavsiyede bulunmasının doğru olmadığını belirtirken, ''vatandaşlarımızın, maceraya girmeden, kendi bildikleri yatırım araçlarını
tercih etmelerini söyleyebilirim'' dedi.
AA