TÜRKİYE 2001 YILINDAN BERİ NE KADAR BÜYÜDÜ?
AK Parti'nin reklam afişlerinden birinde
Türkiye'nin AK parti iktadırında ne kadar büyüdüğü gösterilmektedir. 2002 yılındaki GSYİH miktarımız 350 milyar TL iken, 2010 yılında 1.1 triyon TL'ye çıkmıştır. Bunu görenler içerisinde hayretler içerisinde kalıp, gerçekten Türkiye üç kat büyümüş müdür diye aklında soru işaretleri olanlar gördüm. Öncelikle bu rakamlar Türkiye
İstatistik kurumunun yayınladığı güvenilir rakamlardır. Burada bir hesaplama değişikliği olduğuyla ilgili spekülasyon yapanlara aldanmamak lazım. Daha doğrusu şöyle diyelim, elimizde bundan daha güvenilir başka bir kaynak yok. Bugüne kadar bu kaynağa göre hareket ettik, bundan sonra da güvenmemiz lazım.
Bu sayıların ne anlama geldiğini anlamaya gelince, orada şunu göz önünde bulundurmamız lazım. BU rakamlar nominal değer dediğimiz parasal değerlerdir. Parasal değer ne demek. Mesela bir
ülkede sadece
ayakkabı üretiliyor olsun ve diyelim ki toplamda 20 tane ayakkabı üretiliyor. Ayakkabı fiyatının 100TL olduğu bir durumda bu ülkedeki
üretimin nominal yani parasal değeri 2000TL'dir. Önümüzdeki sene ayakkabı fiyatı 120 TL'ye çıkarsa, aynı sayıda ayakkabı üretmeye devam etse dahi üretimin parasal değeri artar, 2400TL olur. Burada reel üretim anlamında bir atış olmasa da nominal olarak bir artış olmuştur. Bu noktada ülkeler nominal değer artışından arındırılmış reel
büyüme rakamlarını da takip etmektedirler. Bu da belli bir yılın fiyatları baz alınarak yapılmaktadır. Ayakkabı örneğinden devam edersek, diyelim önümüzdeki sene bu ülkedeki ayakkabı üretimi 25'e çıktıysa, ayakkabı fiyatları eski 100TL fiyatından değerllendirilerek, üretimin toplam reel değeri 2500TL olarak hesaplanmaktadır. Aynı dönem için nominal değerse 120TL üzerinden 3000TL eder. Demekki böyle bir ülke nominal olarak %50 büyürken, reel olarak %25 büyümüştür.
Türkiye'de reel anlamda 2002 yılından 2010 yılına kadar üç katlık bir büyüme olmamıştır. 2002 fiyatlarını baz alırsak, 2002 fiyatlarıyla 2010 yılı üretiminin değeri 510 milyar etmektedir. Gördüğünüz gibi bu da reel olarak %50 civarı bir büyümeye karşılık gelir, fakat bu
büyüme oranı Türkiye için çok ciddi bir gelişmedir. Bunu hafife almamak lazım. 2002 yılında her ne üretiyorsak bugün bunun gerçek anlamda %50 daha fazlasını üretiyoruz.
Türkiye'nin son sekiz yıl içerisindeki büyümesindeki en önemli özellik, istikrarlı olarak ilerlemiş olmasıdır. İstikrardan neyi kastediyoruz? Türkiye daha önce de %8 reel büyüme oranları görmüştür fakat iki ileri bir geri gitmiş, bir sene büyüdüğünü diğer sene küçülmüş ve gelişmesini bir türlü ilerletememiştir. 2008 krizi olmamış olsaydı son sekiz yıl aralıksız büyümek Türkiye için bir
rekor olmuş olacaktı. Burada 2008 krizinin Türkiye dışı dengelerden kaynaklandığını göz önünde bulundurarak bir istisna olarak görebiliriz. Evet 2008 yılında da geri adım atmış durumdayız ama bütün dünya da geriye gittiği için göreceli olarak bir kaybımız olmamıştır. Fakat bundan önceki krizlerimizin büyük çoğunluğu Türkiye'nin iç problemlerinden kaynaklandığı için bizi dünya sahnesinde geriye götürüyordu. Bu sebeptendir ki
Almanya ve
Japonya 2. Dünya Savaşından sonra sıfırdan devlet kudukları halde biz öyle bir atak yapamadık. Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde büyümeye devam etmesi gelecekle ilgili umutlarımızın en önemli dayanağıdır. Bu fırsatın kaçırılmaması lazım.
DR. ZEYNEP TOPALOĞLU
[email protected]