Türkiye, son birkaç yılı kuraklık ve tarımsal
üretimi konuşarak geçirdi.
Kuraklık ve buna bağlı olarak tarımsal üretimdeki dramatik düşüşler ile
gıda fiyatlarındaki artış bundan sonra da Türkiye ve dünyanın gündeminde olacak.
Sabah saat altı suları. Gün henüz ağarmamış. Erken saate rağmen, ucu bucağı görünmeyen park alanında yer bulmak çok zor. Herkes işinin başına geçmiş bile. İşçiler, yöneticiler, üreticiler ve ihracatçılar, saat 06.30'da başlayacak mezada hazırlanıyor. Vaktin gelmesiyle, 1 milyon metrekarelik dev tesiste, insanın başını döndüren bir koşuşturmaca başlıyor. Müşteriler, klok denen borsa salonlarında, özellik ve fiyatları önlerindeki ekrana yansıtılan
çiçekleri alırken, arka planda işçiler hummalı bir çalışma içinde. Onların görevi, ekranda gerçekleştirilen alım satım işini uygulamaya geçirmek. Yani bir yandan görücüye çıkacak çiçekleri hazırlarken, diğer yandan satın alınanları nakliye tırlarına taşımak. Manzara, düzenli hareket eden çiçekten bir devi andırıyor âdeta. Saksı ve kesme çiçeklerin biri gelip biri gidiyor. Bu koşturmaca 12.00'de, çiçeklerin yeni sahiplerine ulaşmasıyla son buluyor.
Dünyanın en büyük çiçek borsası konumundaki Flora Holland'dan bahsediyoruz. Burası, dünya çiçekçiliğinin beyni. 1912'ye kadar uzanan bir geçmişi var. Flora Holland'ın kuruluşuna,
Amsterdam yakınlarındaki bir kafenin bilardo salonunda karar verilmiş. Kahvelerini yudumlarken, bir yandan da sorunlarını tartışan üreticiler, daha sonra dünyanın en büyük çiçek borsasına dönüşecek kooperatifin ilk adımını orada atmış. Bir üretici kooperatifi olarak hayata geçirilen Flora Holland, hâlen yıllık 4 milyar Avro ciro yapan bir kuruluş. Her gün öğleden sonra 16.00'da çiçek kabul etmeye başlayan mezada çiçek akını sabah 04.00'e kadar, aralıksız 12 saat devam ediyor. Gelen çiçekler hemen soğutmaya giriyor ve kalite
kontrol memurlarının denetiminden geçiyor. Onların verdiği kalite raporuna göre de fiyatlar belirleniyor. 4 kesme çiçek, bir de saksı çiçeği mezadını bünyesinde barındıran Flora Holland merkezi, buraya bağlı 6 farklı mezatla birlikte doğrudan 130 bin, dolaylı şekilde de 500 bin kişinin istihdamını sağlıyor. Flora Holland yılda 12 milyar adet kesme çiçek ve yarım milyon bitki satıyor.
HOLLANDA TARIMI UZAYLI MI?
Aslında bu merkezin öyküsü,
Hollanda'nın tarım
sektöründeki başarı hikâyesinin özeti gibi. Küçücük yüzölçümüne rağmen (
Konya kadar)
Amerika ve
Fransa ile birlikte dünyanın en büyük tarım ürünleri ihracatçısından biri konumundaki
ülkenin, tarımsal üretim ve
pazarlamada yaptıkları, örnek bir
model niteliğinde. Bu yönüyle Türk medyasına sık sık konu oluyor. En son
Eser Karakaş ve Deniz
Gökçe, Hollanda tarımını köşelerine taşıdı. Hatta Eser Hoca, "Hollanda
Tarımı
uzaylı mı?" sorusunu bile sordu. Sahi, topraklarının bir bölümü
deniz doldurularak kazanılmış, Türkiye yüzölçümünün sadece yüzde 7'si kadar bir tarım arazisine sahip bu
küçük ülke, yıllık 53,3 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatını nasıl yapıyor?
Aksiyon, Hollanda tarım sektörünü yerinde inceleyerek, bu sorulara
cevap aradı. Dünyanın en önemli tarım üretici ve ihracatçısı olma potansiyeline sahip; ancak bunu bir türlü hayata geçiremeyen Türkiye'nin, bu modelden öğrenmesi gereken çok şey var.
Bütün bu tartışmaların üstüne, Hollanda
Ticaret Bakanı Frank Heemskerk, bürokratlar, iş adamları ve
sivil toplum temsilcilerinden oluşan dev bir ekiple Türkiye'ye çıkarma yaptı, geçtiğimiz hafta. Başta tarım ve seracılık olmak üzere bir çok alanda ortak yatırım ve
işbirliği fırsatlarını tartışmak için planlanan
gezi ve seminerler İstanbul'da başladı ve Türkiye'nin tarım merkezlerinde devam etti. Bu olay gösterdi ki, Türkiye'deki büyük tarımsal potansiyel Hollanda'dan net şekilde görülüyor. Onlar Türkiye'yi araştırırken, biz de projeksiyonlarımızı Hollanda'ya çevirelim.
Hollanda tarımı 'uzaylı' değil elbette; ancak oradaki süreci ayrıntılarıyla incelediğinizde, gömleğin düğmelerinin en baştan doğru iliklendiği gerçeği karşımıza çıkıyor. Doğru başladığınızda, taşları doğru yere koyduğunuzda, bilimin yol göstericiliğinden sapmadığınızda ve en önemlisi, birlikte hareket etmeyi başardığınızda sonucun mükemmel olacağının en somut kanıtı Hollanda tarımı. Bu işin temelinde ise üretici kooperatifleri bulunuyor. Hollanda'daki bütün tarımsal üretim ve pazarlama, üretici kooperatiflerinin eliyle yürütülüyor. Başta bahsettiğimiz Flora Holland'ı kuran üreticiler, aslında bütün tarımsal üretimi bir araya gelerek gerçekleştiriyor ve bu birliktelikten çok önemli sonuçlar çıkıyor. Sadece çiçekte değil,
sebze üretiminden patates üretimine kadar bütün sektörlerde çiftçiler güçlerini birleştirmiş. Güç birliğinin onları taşıdığı nokta ise hem üretim hem de pazar liderliği. Bugün dünyanın en büyük ticaret merkezi konumundaki Flora Holland da bu birleşmelerin ürünü. Ülkede faaliyet gösteren 6 farklı çiçek mezadı geçen yıl bir araya gelerek, bu merkezi oluşturmuş. Mezat direktörü
Alex Limburg, "Çiftçiler altı farklı kooperatifte örgütlenmişti. Dünyadaki gelişmeleri göz önüne alarak geçen yıl alınan bir kararla birleştik. Birbirimizle
rekabet etmek yerine şimdi dünya ile rekabet ediyoruz." diyor.
65 ÜLKEYE PATATES TOHUMU SATILIYOR
Çiçekleri kadar ünlü olmasa da, Hollanda patates ve patates tohumu ihracatında da lider bir ülke. Buradaki başarının temelinde de çiftçilerin gücünü birleştirmesi yatıyor. Her yıl 20
Ağustos ardappel, yani patates günü. Hollanda
Patates Organizasyonu'nun (NAO) düzenlediği gün, patates fuarını da içinde barındırıyor. Bütün sektörün bağlı olduğu organizasyonun temel işlevi, üretici-toptancı- perakendeci-ihracatçı ilişkisini düzenlemek. Bu zincirde ortaya çıkabilecek problemleri önlemek. NAO'nun bir özelliği de sektörün bütün oyuncularının
buluşma noktası olması. Hollanda, dünya patates üretiminde söz sahibi; fakat patates tohumu üretiminde lider konumda. Dünyada üretilen toplam tohumun üçte ikisi Hollanda'ya ait. Sadece bu konu üzerine yoğunlaşıp araştırma yapan şirketler var. 65 ülkeye patates tohumu satılıyor. Dünya patates ticaretinin yüzde 80'ine yakınını elinde bulunduran HZPC Holland BV ve Agrico gibi şirketlerin merkezi de bu küçük ülkede. NAO Direktörü Rene van Diepen, ticaret ve ARGE'deki başarı kadar, üreticilerin de bilinçli olduğunu belirtiyor. Ayrıca, üretici-toptancı-perakendeci arasındaki iyi ilişkinin, patates üretim ve ticaretinde dünya devi olmada rol oynadığını vurguluyor.
Bu konu, aslında Türkiye tarımının en önemli sorunları arasında yer alıyor. Üretici, fiyatların düşüklüğünden yakınırken,
tüketici yüksekliğinden şikâyetçi. Tarımsal üretim zinciri iyi kurulamadığı için ne üretici ne toptancı ne de tüketici sonuçlardan memnun!
Fındık,
zeytin,
üzüm, narenciye, kırmızı
mercimek gibi ürünlerde dünyanın önde gelen üreticilerinden olmasına rağmen, çiftçiler bu alanlardaki üretimden para kazanamıyor.
ÇİFTÇİYİM AMA TARIMI BURADA ÖĞRENDİM
Flora Holland bu küçük ülkeyi nasıl dünya çiçekçiliğinin kalbi hâline getirdiyse, sebze,
meyve ve mantar mezadı The Grenery de Hollanda'yı 'dünyanın bahçıvanı' hâline getiren en önemli organizasyon. Sistem tamamen aynı. Üreticilerin önce kooperatifleşmesi sonra da ürünlerine pazar bulmak için mezat
sistemine geçmesiyle başlayan The Grenery'nin hâlen 1500 üretici üyesi, 2500 çalışanı var.
Yozgat Sarıkayalı Yalçın Arslan'a, The Grenery'nin üyelerinden bir dolma biber serasında rastlıyoruz. 15 yıldır Hollanda'da yaşıyor. Buraya gelmeden önce Sarıkaya'da çiftçiymiş. Şimdi de mesleğini devam ettiriyor; fakat arada ciddi farklar var: "Burada tarım sektöründe her şey teknoloji ve verimlilik üzerine. Türkiye'de el yordamı ile çiftçilik yaptık. Burada her şey bilimsel, tarımı burada öğrendim. Türkiye'ye dönersem paramı bu işe yatırırım. Dünyanın manavı denen ülkedeyim. Buraya gelene kadar tarım sektöründe tek bildiğim
makine traktördü." Bu sözler, Hollanda ile Türkiye'de yapılanın ne kadar farklı olduğunu ortaya koyuyor; ikisinin adı tarım olsa da...
Bu birikimle ve aldıkları mesafeyle yetinmeye de niyeti yok Hollandalıların. Uluslararası rekabette ayakta kalmanın yolunun sürekli değişim ve yenilikten geçtiğinin farkındalar. Bu sebeple tarımsal üretimde Green Ports projesini başlatmışlar. Alex Limburg çalışmayı, 'Hollanda tarımının geleceği' diye nitelendiriyor. Tarım bakanlığının aldığı kararla, çiçek üretim alanları beş bölgeye ayrılmış. Bu bölgelere green portslar kurulacak ve sektör bunlar üzerinden geliştirilecek. Sektörlerin bütün ihtiyaçları belirlenecek, bütün oyuncular tek
çatı altında toplanacak ve böylelikle alınan kararlar çok daha hızlı uygulanacak. Bu proje aslında Hollanda'nın çiçekteki liderliğini pekiştirmeyi ve geleceğe taşımayı hedefliyor. Tarım bakanlığının
desteklediği bir diğer konu ise genetik teknolojinin kullanımı. Kalitenin artırılması, yeni ürünlerin keşfi ve hastalıkların önlenmesi noktasında gen teknolojisinden yararlanılıyor. Seracıların tamamı üretimde kullandıkları fidelerini genetik laboratuvarlarından alıyor. Ancak aldıkları yeni ürünleri hemen üretmiyorlar. Büyük seralarda ARGE laboratuvarları var. Buralarda, genetik şirketlerinden gelen yeni türler için deneme üretimleri yapılıyor. Sadece sınıfı geçenler alınıyor. Bu deneme süreci bazen tek bir tür için 2 yılı bulabiliyor.
Hollanda tarımında ARGE'nin bu kadar öne çıkmasında elbette üniversitelerin büyük payı var. Wageningen şehri çevresinde yer alan Gıda Vadisi (Food Valley) tarımsal üretim, genom bilim, beslenme ve sağlıkta dünyaca ünlü bir araştırma bölgesi. Burada 15 bin
bilim adamı çalışıyor. Wageningen Üniversitesi Tarımsal
Araştırma Merkezi'nde görevli 100 bilim insanı ise tamamen seracılık ve bahçeciliğe odaklanmış durumda. Araştırma Merkezi
öğretim üyelerinden Dr. Silke Hemming, seracılıkta bu kadar ileri gitmesine rağmen ülkesinde araştırmanın ve yenilik arayışının hiç bitmediğini belirtiyor. Üniversitede yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular tarım dergileri, workshoplar ve seminerler yoluyla çiftçiye aktarılıyor. Zaten seracıların bu konuda çok istekli olduklarını ve araştırmalara destek verdiklerini belirtiyor Dr. Hemming.
Peki, Türkiye tarımı Hollanda'nınki gibi olabilir mi? Dosyanın amacı akıllara bu soruyu düşürmekti zaten. Buradaki potansiyele ve imkânlara bakıldığında daha fazlasını yapacak güce sahip aslında bu ülke. Sadece aşılması gereken bir zihniyet sorunu var. Konuyu sadec
e devlete bırakmak da meseleyi çözmüyor. Devlet kadar Türkiye'de zihniyet devrimine ihtiyacı olan, bizzat tarım sektörü. Devletten bekleme dönemini bitirmek, verimlilik, bilimsellik, ileri teknolojiyi acilen tarımsal gündemin ayrılmaz parçası hâline getirmek, üretici birliklerini bu çerçevede
modernize etmek gerekiyor. Bu alanda dünyanın bir numarası Hollanda tarım sektörünün bütün oyuncuları da Türkiye ile işbirliğine son derece istekli. Hatta Türkiye'de modern tarım ve modern seracılığı öğretmek için eğitim merkezi bile açmak istiyor ve 'Türkiye yeter ki istesin' diyorlar. Finanstaki daralmayı tarımda büyüyerek küresel krize kendi açısından böyle bir çözüm üreten Hollanda'nın bu açılımını Türkiye'nin iyi okuması ve bu süreci lehine çevirmesi hayati önemi taşıyor. Dosyayı,
Lahey ticaret Odası Başkanı Marius Varekamp'ın sözüyle bitirelim; "Hollanda küçücük bir ülke ama çok büyük bir ortaktır."
AKSİYON