Kredi derecelendirme kuruluşu
Moody's'in Kıdemli Analisti ve Başkan Yardımcısı Sarah Carlson, bu yılın
ocak ayında
Türkiye'nin notunun yükseltilmesinde rol oynayan faktörlerden birinin de Türkiye'nin dış şoklara karşı daha dayanıklı hale gelmesi olduğunu belirterek, ''Bu çok olumlu bir
sürprizdi. Türkiye, gerçek dünyada yaşanan bir stres testini geçmiş oldu'' dedi.
Moody's 4. Türkiye Kredi Risk Konferansı sırasında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Carlson, bir
ülkenin notu ya da görünümünün değiştirilmesine karar verirken, riskler ve bu risklerin nasıl yönetildiği arasındaki dengeye baktıklarını ifade etti.
Türkiye'ye yönelik değerlendirmelerinde güçlü yanlarını hükümetin ekonomi politikası çerçevesinin iyileştirilmesi, enflasyondaki düşüş, küresel ekonomiye entegrasyon, sanayinin değer zincirinde üst sıralara doğru ilerlemesi olarak değerlendirdiklerini söyleyen Carlson, zayıf yanları ise
işgücü piyasasında rekabetçilikte zayıf kalınması, iç tasarrufların düşüklüğü ve ihracatın ithalata bağımlılığı olarak sıraladı.
Değerlendirmelerinde önemli bir kriter olan hükümetin mali gücü konusunda, borç ve
faiz ödemelerinin gelirler içindeki payının, borç miktarından daha önemli bir gösterge olduğuna işaret eden Carlson,
reyting değerlendirmesi yaparken bir ülkenin fonlara erişim olanaklarını incelediklerini kaydetti.
Bu bağlamda Türkiye'deki riskleri değerlendiren Carlson, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'de en önemli riskler dediğimizde, daha çok bir grup dış riski ele alıyoruz. Türkiye'nin yüksek cari açığı var ve bu açığı doğrudan
yabancı yatırım yerine çok daha kırılgan olan portföy yatırımlarıyla finanse ediyor. Diğer yandan Türkiye'nin cari açığı bir anlamda yapısal özellik gösteriyor. Türkiye enerji ithalatçısı bir ülke ve ihracatında ithalatın payı yüksek. Bu nedenle hükümetin kısa vadede cari açığı aşağı çekmek için yapabilecekleri sınırlı. Aslında bu nedenle riskler ve hükümetin bu riskleri telafi etmek için yaptıkları arasındaki dengeden bahsediyoruz.''
Carlson, hükümetin yüksek cari açık sorununa karşılık güçlü bir mali tutum takınması, verimlilik ve rekabetçilik sorunlarına yönelmesi gerektiğini belirterek, rekabetçiliğin hem doğrudan yabancı yatırım çekmek hem de ihracatta ithalata bağımlılığı azaltmak açısından faydalı olacağını vurguladı.
Döviz rezervlerinin artırılmasının önemine de işaret eden Carlson, ''Şu anda
GSYH'nın yüzde 10'unu oluşturuyor ve özellikle yüksek cari açığı olan bir ülke için bu düşük bir oran'' dedi.
SEÇİMLERİN EKONOMİYE ETKİSİ
Gelecek yıl gerçekleştirilecek
seçimlerin risk yaratıp yaratmadığı konusundaki bir soruyu Carlson, ''Tüm ülkelerde tüm seçimler belirsizliği artırır. Türkiye'de seçim öncesi dönemde harcama artışının ne ölçüde sınırlandırılabileceği büyük önem taşıyacak. Eğer harcama artışı sınırlandırılabilirse, bu 'credit positive' olarak değerlendirilecektir. Ancak, bunun, not artışı anlamına gelmediğini de vurgulamak isterim. Riskler ve onların telafi edilmesi açısından baktığımızda, bu, ekonomi için riskleri telafi eden olumlu bir gelişme olacaktır'' şeklinde yanıtladı.
Küresel krizde yaşanması muhtemel bir ikinci dip durumunda Türkiye'nin durumuna ilişkin bir soru üzerine Carlson, ''Bu yılın ocak ayında Türkiye'nin notunun Ba2'ye yükseltilmesinde rol oynayan faktörlerden biri de Türkiye'nin dış şoklara karşı daha dayanıklı hale gelmesiydi. Bu çok olumlu bir sürpriz oldu. Türkiye gerçek dünyada yaşanan bir stres testini geçmiş oldu'' değerlendirmesinde bulundu.
Carlson, kişi başına GSYH oranının,
kredi notu belirlenmesinde önemli bir unsur olduğuna dikkati çekerek, ''Türkiye'nin
ekonomik gücünü 'orta seviye' olarak değerlendiriyoruz. Diğer büyük gelişmekte olan piyasalarla aynı çizgide yer alıyor. Türkiye'nin zenginliği ciddi bir artış gösterdi, sanayisi değer zincirinde yukarıya tırmandı ve ılımlı enflasyon gibi unsurlar da ekonomisini 'orta seviye' olarak değerlendirmemize katkıda bulunuyor'' diye konuştu.
''REYTİNGLER ORTA VADELİ, PİYASA DEĞERLENDİRMELERİNDEN FARKLI''
Sarah Carlson, konferanstaki sunumunda ise Türkiye'nin Avrupa'da Lehman Brothers'ın iflasından bu yana not artışı yapılan tek ülke olduğunu vurguladı.
Moody's reytinglerinin riskler konusunda orta vadeli bir değerlendirmeye dayandığına işaret eden Carlson, bu nedenle reyting notlarının piyasa değerlendirmelerinden farklı olacağını söyledi.
Carlson, Türkiye'nin reyting notunun şu anda pozitif bir yörüngede bulunduğunu belirterek, görünümle de bunun yansıtıldığını ifade etti.