Taraf Gazetesi Yazarı Süleyman
Yaşar bugünkü yazısında bu kararların
Türkiye'nin elini güçlendirdiğini belirtiyor.
IMF'nin Türkiye'nin isteklerine kayıtsız kalamayacağını söyleyen Yaşar
Türkiye'nin IMF’den kredi alınırsa, bu kredinin kriz lobisine kaptırılmamasını , Alınacak kredinin rekabet ortamında çalışan işletmelere aktarılması ve düşük gelir gruplarının desteklenmesinde kullanılması gerektiğini söylüyor.
İşte Taraf Yazarı Süleyman YAŞAR'ın değerlendirmesi
IMF Türkiye’nin isteklerini kabul edecek mi
Hafta sonu
Londra’da yapılan dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan en büyük yirmi ekonomisinin maliye bakanları ve merkez
bankası başkanları toplantısında alınan kararlar Türkiye’nin elini iyice güçlendirdi.
G-20 toplantısında altı başlıkta toplanabilecek kararlar alındı. Birincisi, korumacılığa karşı durulacak, serbest ticaret ve serbest yatırımın devamı sağlanacak. İki, banka borçları yeniden yapılandırılacak. Üç, ülkeler
ekonomik büyümeyi ve istihdamı destekleyen ekonomik paketler açmayı sürdürecekler. Açılan bu paketleri IMF izleyecek. Dört, düşük
faiz politikası sürecek. Beş, gelişmekte olan ülkelere
yardım edilecek. Altı, IMF’nin ihtiyaç duyduğu fon desteği sağlanacak.
G-20 toplantısında alınan bu kararlar Türkiye’den de destek gördü. Özellikle büyümeyi ve istihdamı yükselten ekonomik iyileştirme paketlerinin açılması IMF ile Türkiye arasındaki
anlaşmazlığa da bir nokta koyuyor. Çünkü,
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in belirttiğine göre, IMF, önlem paketinin büyüklüğü ve
bütçe rakamlarını görüşürken, Türkiye’nin ekonomik büyümeye yönelik taleplerini dikkate alacak. G-20’nin bu yönde aldığı son kararlar da artık Türkiye’nin IMF’yle nisan ayı içinde anlaşma yapacağının kesinleştiğini gösteriyor.
IMF anlaşmasının yapılması Türkiye ekonomisi için bazı kesimlerin ısrarla sürdürdüğü olumsuz havayı ortadan kaldıracak. Türkiye ekonomisini olduğundan kötü göstermeye çalışan kriz lobisi böylece bir dayanağını daha kaybedecek. Ayrıca yerel seçimlerin ardından Türkiye’deki iç belirsizliklerin ortadan kalkması da Türkiye ekonomisini olumlu etkileyecek.
Türkiye ekonomisini olduğundan kötü gösterenlerin kamuoyuna duyurmak istemedikleri bir haber var. Onların üstünü örttükleri bu olumlu gelişmeyi biz söyleyelim.
Geçtiğimiz hafta
Hazine Müsteşarlığı’nın yayınladığı bültende, Türkiye’ye uluslararası doğrudan
sermaye girişleri 2009 yılı
ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre 22 milyon dolar artarak 872 milyon dolar oldu. Yaşanan küresel mali ve ekonomik krizine rağmen Türkiye’ye gelen uluslararası doğrudan sermaye girişindeki artış, dünyanın Türkiye ekonomisine olan güveni gösteriyor.
Uluslararası doğrudan yatırımlar toplamında, sadece gayrımenkul alımları için gelen
yabancı para girişinde bir gerileme olmuş. Geçen yıl ocak ayında yabancılar gayrımenkul alımı için 279 milyon dolar getirmişken, bu yıl ocak ayında yabancılar 220 milyon dolarlık gayrımenkul alımı yapmışlar. Yabancıların gayrımenkul yatırımındaki parasal tutar gerilemesi, inşaat
maliyet fiyatlarındaki düşüşün bir sonucu olarak da yorumlanabilir.
Anlayacağınız Türkiye ekonomisinde olaylar kriz lobisinin ileri sürdüğü gibi pek öyle olumsuz gelişmiyor.
Yabancı sermaye gelmeye devam ediyor ve Türkiye ekonomisi son günlerde Doğu
Avrupa ülkelerinden gelen sert dış şoklara da direnç gösteriyor.
Yerel seçimlerin ardından eğer IMF’den kredi alınırsa, bu kredinin kriz lobisine kaptırılmaması şart. Alınacak kredinin rekabet ortamında çalışan işletmelere aktarılması ve düşük gelir gruplarının desteklenmesinde kullanılması gerekiyor. Çünkü alınacak kredi kriz lobisine kaptırılmazsa, Türkiye ekonomisinin dünya krizinin olumsuz etkilerini kısa sürede azaltması mümkün olacak.