Vakit geçirmeden,
tren raydan çıkmadan, 2,5 milyon insan işsiz kalmadan bizimle aynı masaya oturunuz” dedi.
Bektaş,
dernek yöneticileriyle düzenlediği basın toplantısında, sözlerine, “Bu kez sizleri üyelerimizle beraber ayakta karşılıyoruz. (TGSD basın mensuplarını ayakta karşıladı veya TGSD ayakta...) diye yazabilirsiniz” şeklinde başladı.Ekonomide sağlanan istikrar için uygulanan politikaların, işletmelerin
rekabet güçlerinde yarattığı olumsuz etkilerin göz ardı edildiğini savunan Bektaş, yeniden yapılanma süreci içinde olması ve uluslararası ticarette yaşanan serbestinin yarattığı rekabet baskısından dolayı, bu olumsuz etkileri en çok yaşayan
sektörün hazır
giyim olduğunu söyledi.Üretim ve rekabet koşullarının uluslararası alandaki rakiplerle en azından eşitlenmesini istediklerini ifade eden Bektaş, bunun için acilen dolaylı ve doğrudan
vergilerin yüzde 15'e indirilmesi, enerji fiyatlarının yüzde 50 düşürülmesi ve istihdam üzerindeki kamu yükünün yüzde 50 azaltılması gerektiğini kaydetti.
Bektaş, sektörde mevcut firmaları korumanın aciliyeti bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:“Uzun zamandır sektörde iş yapan firmaların, sektör temsilcilerinin imdat
çağrıları duyulmaktadır. Bu sesler, gittikçe artmakta ve çok sesli hale gelmektedir. Bu nedenle öncelikli olarak 49 ile uygulanan istisnalar,
Türkiye genelinde tüm sektörlere 2 yıl süreyle uygulanmalı, ancak yüzde 20 istihdam artışı istenmemelidir. Yeni yatırımlar ise eskiden olduğu gibi 49 ilde istisnalara tabi tutulmalıdır. KDV yüzde 8'e düşürülmelidir. Eximbank'ın kaynakları artırılmalı, bankalar Eximbank'tan aldıkları kredileri sektöre kullandırmalı ve bunun takipçisi olmalıdır.”Aynur Bektaş, bankaların
hazır giyim sektöründen çok yararlandığını, ancak son zamanlarda sektörün vadesi gelmemiş kredilerini
kapatma ve vadesi dolan kredilere hiçbir nedene dayanmaksızın yenilememe eğilimi bulunduğunu, bundan vazgeçmeleri için kamunun tavsiyede bulunması gerektiğini söyledi.
Önerilerinin hayata geçirilmemesi halinde sektörün rekabet gücünü kaybetmesinin tek bir sonucu olacağını dile getiren Bektaş, şunları kaydetti: “Ekonomik istikrarı yeniden ve sosyal istikrarın ilk kez bozulması... Bu nedenle hükümetimizi geçici iyileşmeden kaynaklanan rehavet ortamından çıkarak, işletmelerimizin rekabet koşullarını uluslararası düzeylere getirecek yapısal reformları, sosyal güvenlik sistemi, vergi,
kayıtdışı ile mücadele, enerji ve kamu harcamaları düzenlemelerini acilen ve süratle tamamlamaya çağırıyoruz.Biz 30 yıllık bir
sivil toplum örgütü olarak hep uzlaşmadan, barıştan, sağduyudan yana olduk. İnsanların sokağa dökülmesini hiç bir zaman istemedik. Değil
eylem yapmak, bu kelimeyi hiç sevmedik. Her zaman (işçilerimizin yeri makinelerinin başıdır) dedik. Şimdi de istemiyoruz. Fakat artık sektörden son derece haklı, yüksek sesli tepkiler gelmeye başladı. Sektör kan kaybediyor.”
Sektörde yaşanan darboğaz ve hükümetin izlediği politikalara gösterilen tepkilerin gittikçe arttığını ve artmaya devam edeceğini ifade eden Bektaş, sektörün ayakta kalması, insanların sokağa dökülmemesi, işletmelerin kapısına
kilit vurulmaması, alacakların
mafya usulü tahsil edilmemesi için hükümetin, bürokrasinin, kamunun, Dış
Ticaret Müsteşarlığı'nın ve sektörün el ele vererek, bu sorunu çözmesi gerektiğini söyledi.
Bektaş, “
Kamu yararına
hizmet eden bir dernek olarak TGSD, hükümete ve sayın Başbakan'a bir kez daha sesleniyor,
vakit geçirmeden, tren raydan çıkmadan, 2,5 milyon insan işsiz kalmadan, sağduyunuzu göstererek, bizimle aynı masaya oturunuz” diye konuştu. Soruları da yanıtlayan Bektaş, bugünkü toplantının hükümete ciddi bir çağrı olduğunu ve hükümetin bunu mutlaka dikkate alması gerektiğine işaret ederek, “Yoksa olacakların sorumluluğunun altından kimse kalkamayacak. Sektör gerçekten kıskaç altında, kaynamalar başladı. İşçiler sokağa dökülebilir ve eylemler yapılabilir. Bu provoke edilebilir. Bazı istenmeyen güçler devreye girebilir.
Hükümet buna müsaade etmemeli” görüşünü dile getirdi.“Sektörde herkes ayrı telden çalıyor. Sorunların çözülememesinde sizce çok başlılık etkili mi?” sorusu üzerine Bektaş, “Biz son 2 yıldır kur kelimesini ağzımıza almadık, ama aşırı değerli TL'nin hiçbir sektör için iyi olmayacağını dile getirdik. Hükümet her nedense bu sektörle masaya oturmamaktadır. İçerideki yatırımcıların sorunlarına eğilmemekte, dışarıdaki yatırımcıların sorunlarına daha fazla eğilmektedir. Sizin dediğiniz gibi sektörde çok başlılık da vardır” yanıtını verdi.
Bektaş, sorunların acil olarak çözülememesi halinde en azından sivil toplum kuruluşları ve sektör temsilcilerinin bir araya geldiği komite ya da birlik oluşturulması gerektiğini, bunun için de
TOBB ile birlikte bir çalışma başlattıklarını kaydetti. 49 ile uygulanan istisnalara ilişkin önerisi ile ilgili bir soruya da Bektaş, bunun 2 yıl bile denenmesi halinde, sektöre ve ülkeye neler kazandırılacağının görüleceğini belirterek, “2 yılın sonunda devlet, kaşıkla verdiğini, kepçeyle alacaktır” görüşünü savundu. Mafya usulü tahsilata ilişkin bir soruya da Bektaş, “Sektör gittikçe kayıtdışına kayıyor. Bu, istikrarsızlık da mafya usulü uygulamalar da getirir. Biz bir sonraki adımda bunların da olabileceğini söylüyoruz” diye konuştu.Bektaş, hazır giyim sektöründeki firmaların işçilerinin kayıtdışına kaydığını kaydederek, şöyle devam etti: “Bu kadar yüksek maliyetlerle sektörün zaten gidecek başka yolu yok. Tekstilde olumsuz olayların etkisini 6 ay sonra görürüz. 6 ay sonra çok kötü olaylarla karşılaşmak istemiyorsak, mutlaka bunun gereklerini yerine getirelim. Yurtdışındaki firmalar bize verdikleri
siparişler için teminat isterlerse şaşırmayın. Çünkü onlar da sipariş verdikleri malı alamama tedirginliği yaşayacaklardır.” Bektaş, bankaların yurtdışından aldığı sendikasyon kredilerinin reel sektöre kullandırılması gerektiğini de belirtti.