Tehlike, Avrupa kapısında

Son dönemde içeride yaşanan siyasi gelişmeler ve dışarıdan kaynaklanan sebeplerle dövizde önemli bir kıpırdanma görülüyor.

  Tehlike, Avrupa kapısında

Amerikan Doları, dünyada değer yitirirken bizde değer kazanıyor. Dolar karşısında güç kazanan Avro ise daha fazla değerleniyor. 2 Ocak 2008'de 1,714 YTL olan 1 Avro, dün ilk kez 2,122'ye kadar yükseldi. Yılbaşından bu yana artış yüzde 24 dolayında. 1999'da kaydi para olarak işleme giren, 2002'de de tedavüle çıkan Avro, bugün dolardan sonra dünyanın en önemli para birimi. AB kaynaklı açıklamalara göre, uluslararası tahvil piyasalarındaki kâğıtların yüzde 49'u Avro cinsinden. Merkez bankalarının rezervlerindeki Avro tutarı, doların güven kaybetmesiyle birlikte giderek artıyor. Bugün dünyadaki döviz rezervlerinin yüzde 26'sının Avro olduğu belirtiliyor. Bir ay önceki "Dolar dalga dalga eriyor" başlıklı yazımızda Avro'nun doğumundan bugüne dolar karşısındaki değerini tablo halinde vermiştik. Tekrar etmeyip sadece şunu söyleyelim. 1999 başında 1 Avro 1,17 dolar yapıyordu. 2000'de bir ara 0,83 değerine kadar indi. Bu sene başında ise 1,47'yi, bir ay önce de 1,56'yı gördü. Dün, gün içinde 1,598'e kadar çıkarak rekor kırdı. Peki son iki günde hızlanan değerlenmenin sebebi neydi? Avrupa, enflasyonda zor bir dönemden geçiyor. Avro bölgesinde mart ayı (yıllık) enflasyonu, yüzde 3,6'ya yükselerek tarihî bir rekor kırdı. Oran, 27 üyeli AB'de ise yüzde 3,8. Enflasyonu körükleyen ana kalemler, enerji ve gıda fiyatlarındaki artış. Önceki gün açıklanan bu rakamlarla birlikte, Avrupa Merkez Bankası'nın faiz indirimi beklentileri bir anda sıfırlandı. Ve Avro'daki değer artışı hızlandı. Avrupa'da tırmanan enflasyonun, yakın zamanda düzeleceğine dair fazla bir işaret görünmüyor. Aksine yükseliş tahminleri var. Uluslararası Para Fonu, ABD kaynaklı krizin yol açtığı kredi sıkışıklığının Avrupa bölgesinde de görülebileceğini düşünüyor ve uzun vadeli riskler konusunda uyarıyor. Fon'un, bir süre önce yayınlanan "Dünyanın Ekonomik Görünümü" raporunda da, geçen yıl yüzde 2,6 büyüyen Avro bölgesi ekonomisinin bu yıl yüzde 1,4, önümüzdeki yıl da yüzde 1,2 büyümesinin beklendiği belirtilmişti. ABD'deki gibi durgunluk yok ama yavaşlama söz konusu. ABD'de batık konut kredileriyle başlayan sıkıntının bütün dünyayı, dolayısıyla Avrupa'yı da saracağı bekleniyordu. O an gelmiş, tehlike kapıya dayanmış görünüyor. Bunun işaretlerini banka ve şirket bilançolarında görmek mümkün. Zaman içinde "reel" ekonominin derinliklerinden de olumsuz haberler gelebilir. Değerli yerel para ve yüksek faizin bizde yol açtığı sorunlara, bizler yabancı değiliz. Bu gidişle, Avrupa ülkeleri de benzer sıkıntılarla karşı karşıya kalabilir. En basitinden Avrupalı ithalatçı için iyi haber olsa da ihracatçı için hoş değil. İşsizliğin Avrupalı için de hayati bir sorun olduğunu unutmamak gerekiyor. Bunun doğurabileceği sosyal birtakım sorunları da. Milyonlarca göçmenin yaşadığı Avrupa'da işsizliğin de körüklediği ırkçılık, yabancıya karşı hoşgörüsüzlük rüzgârı güç kazanıyor. Acaba Avrupa'daki ekonomik sıkıntı bizi ne kadar etkiler? Öncelikle şunu belirtelim. Dış ticaretimizin yarısını Avrupa ile yapıyoruz. Ticaretimizin dengeye en yakın olduğu bölge Avrupa. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 88. Geçen yıl ihracatımızın yüzde 56,3'ünü (60,4 milyar dolar) AB ülkelerine yaparken, ithalatımızın da yüzde 40,3'ünü (68,6 milyar dolar) bu bölgeden gerçekleştirmişiz. Aramızda gümrük birliği var, ekonomilerimiz iç içe geçmiş vaziyette. Dolayısıyla Avrupa'da yaşanan sıkıntı, doğrudan ya da dolaylı olarak bize de yansıyabilir. Belki Avro'nun değer kazanmasıyla ihracatta daha fazla kazanma şansımız artıyor ama pazarın daralması vs. konular olumsuz etki meydana getirebilir. Gelişmeleri yakından takip etmekte fayda var. KADİR DİKBAŞ- ZAMAN
<< Önceki Haber Tehlike, Avrupa kapısında Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER