Sınırın öbür yakasında Erbil'de
Çukurova Grubu'nun çıkardığı petrol, Ceyhan'dan dünyaya ulaşıyor.
Savaşların müsebbibi olarak gösterilen '
siyah inci', barış projesinin ham maddesi oluyor. Bir tarafta elini taşın altına koymayan, tek marifeti '
kriz var,
yardım edin; IMF ile anlaşın da bitsin' diyenler... Diğer tarafta 150'ye yakın
ülkeden 2 bin 300
işadamını ağırlayan
TUSKON'un verdiği
mesaj.
Küresel kriz taşları yerinden oynatırken, Batı'dan kopan para kendine güvenli limanlar ararken
Türkiye'de birileri dünü değil yarını konuşmak, geleceğin dünyasında söz sahibi olmak için
emek veriyor.
Afrika,
Pasifik,
Avrasya ve
Ortadoğu Avrupa zirveleri ayrı ayrı ırmaklardı. Hepsi Dünya
Ticaret Köprüsü'nün altında dün buluştu. Ülkemizden 3 bine yakın işadamı muhatapları ile birebir görüşme fırsatını yakalayacak. Yabancı şirketler özenle seçilmiş. Her biri ülkelerinin Koç'u, Sabancı'sı olarak gösteriliyor. Büyükelçilik,
konsolosluk bile bulunmayan coğrafyalardan gelenler önceki zirvelerin çok bereketli geçtiğini teyit ediyor.
TUSKON yönetimi, üye derneklerle büyük bir başarı hikâyesi yazıyor. İsviçre'nin
Davos kasabasında yapılan toplantılar kaç yılda kıvama geldi? Davos dünya ekonomisinin sonraki birkaç yılına şekil veriyor. Elhak doğru. Peki TUSKON'un bugün mütevazı adımlarla kurduğu ticaret köprüsünün Türkiye'yi Afrika'da, Ortadoğu'da, Latin Amerika'da, Pasifik'te veya Asya'da nasıl bir konuma taşıdığının ne kadar farkındayız? Hiçbir hasat bir günde yapılamaz. Tohum saçmadan, çapa yapmadan, ter dökmeden, en önemlisi hasada kadar sebat etmeden 'bereket versin' denilemez. Rekabetin köylere kadar indiği bir dönemde ticarette başkaları ile
işbirliği yapmadan öne çıkmak şirketler kadar ülkeler için de fevkalade zor. İşte TUSKON üyeleri ile hep bu noktaya dikkat çekiyor. Davos'ta toplantılar yapılacak. Bizden de birileri katılacak. Ancak yakın coğrafyamızda olup bitenler, sağlık,
bilişim, enerji ve tarım odaklı fırsatlar Türkiye'nin edilgen kalma lüksünün olmadığı mesajını veriyor. Ekonomik haritalar çizilirken masanın etrafında iş dünyamız yer almalı. Yeni pazarda omuz omuza veremezsek küresel kriz bitse de şirketlerimizin asıl krizi yeni başlayacak.
Keşke bu tür zirveleri daha da geliştirebilsek. İş dünyasının temsilcisi konumundaki oda ve derneklerin başkanları daha çok icabet etse davetlere. Sen-ben, bizden-öteki gibi suni ayrımların cenderesinden kurtarabilsek zihinlerimizi. Ülke adına kalıcı bir iş yapılacaksa bunu ille de belli bir zümre yapabilir oportünizminin tuzağına düşmesek? Aynı zirveyi
TÜSİAD düzenleseydi bazıları nasıl haber yapardı? diye miadı dolması gereken bir soru da hiç gündeme gelmese keşke. Bugün TUSKON'un zirvesinde, yarın TÜSİAD'ın panelinde, yetmedi MÜSİAD'ın fuarında buluşsak. Gocunmadan, gücenmeden Davos'a alternatif çıkarmak için ter döksek. Türkiye bu hedefe çok yakın.
Emin olmak isteyenler
İstanbul Sütlüce Kongre Merkezi'nde bir araya gelen işadamlarının gözlerindeki ışıltıya bakmalı. Türk okullarının yeşerttiği umutlar da cabası. Türkçeyi dünya dili yapma gayretlerinin ilk meyveleri gençler de bu hafta ülkemizin misafiri. Büyükler ticaret, küçükler eğitim-kültür için İstanbul'da. Bu iki kare çok önemli. İstanbul'daki Davos'un mütercimliğini kim mi yapacak? Tabii ki Türk okullarından
mezun en az iki lisan bilen dünya çocukları...
TURHAN BOZKURT-ZAMAN