Fakat aynı isimler diğer ülkelerde elde ettiği başarıyı
Türkiye'de tekrarlayamayınca, imdada
yerli yöneticiler yetişiyor.
İngiliz GSM devi
Vodafone, başarısız sonuçlardan Attila Vitae'yi sorumlu tutmuş, yerine Serpil Timuray'ı getirmişti.
Hollandalı
finans devi ING Bank'ın Türkiye genel müdürü Wilfred Nagel'i görevden alıp yerine 34 yaşındaki Pınar Abay'ı getirmesi '
Küresel şirketlerde yerli yönetici mi başarılı,
yabancı yönetici mi?' tartışmasında ibrenin yerlilerden yana olduğunu teyit eden son gelişme oldu. ING'nin değişikliği duyurduğu açıklamada, "Türkiye'de daha güçlü yer almak için bir Türk'le çalışmayı
tercih ediyoruz." cümlesi dikkat çekiciydi. Daha önce
bilişim, bankacılık, perakende, ilaç ve otomotiv gibi birçok sektörde çoğunluk hissesi ya da tamamı yabancıların elinde bulunan büyük şirketlerde de yerli yönetici ağırlığı var. Birçok şirket Türkiye pazarına ilk girdiğinde daha önce birlikte çalıştıkları isimleri tercih ediyor. Fakat dünya devleri, aynı isimlerin diğer ülkelerde elde ettiği başarıyı Türkiye'de tekrarlayamaması ile hayal kırıklığına uğruyor ve stratejilerini değiştirmek zorunda kalıyor.
Vatan Bilgisayar Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Vatan da yabancı
elektronik marketlerinin Türkiye'de başarısız olduklarını özetlerken, "Türkiye'yi tanımıyorlar ve tüketiciyle ilişki kuramıyorlar." sözlerini sarf etmişti. Danışmanlık şirketi Egon Zehnder International Türkiye Müdürü Murat Yeşildere, lisan probleminin
iletişim kazalarına yol açtığına dikkat çekerek, Türk yöneticilerin, yabancılara göre bazı konularda çok daha ön planda olduğunu kaydediyor. Yeşildere'ye göre Türklerin tercih edilmesinin başka sebepleri de var: "Hedefe odaklanıyor, süratli karar alıp
uygulama cesareti gösterebiliyorlar.
Problem çözme kapasiteleri çok yüksek. Daha
genç oldukları için öğrenmeye ve kendilerini geliştirmeye de açıklar." Türk yöneticilerin avantajları olduğu kadar şirketleri için bazı handikapları yok değil. Örneğin çokuluslu bir yapıda 'ortak
akıl' oluşturmada ve inandıkları projeyi onaylatmakta zorluk çekebiliyorlar. Türklerin genellikle tek başlarına işi ele alıp sonuca getirmek istediklerini belirten Yeşildere, "Birden fazla kişiye raporlama zorunluluğu ve onaylama sürecinin uzaması motivasyonu azaltabiliyor. Birçok yabancı şirket bunun farkında ve Türkiye'deki
yetki sorumluluk sürecini tek bir kişinin üzerine vermeyi tercih ediyor." değerlendirmesinde bulundu. Yeşildere, istikrarlı bir şekilde yabancı isimlerle yol alan şirketlere olan ilgi ve heyecanın zaman içinde kaybolduğu görüşünde.
Otomotiv sektöründe yüzde yüz yabancı sermayeli şirketlerden
Opel, Türkiye'ye farklı ülkelerdeki yöneticilerini gönderdi. Ancak üç yıl önce İsviçreli Peter Fahrni'den sonra
bayrak Özcan Keklik'e teslim edildi.
Amerikan sermayesi
Chrysler Jeep de daha öncekinden farklı olarak son üç yıldır Uğur İrfanoğlu ile çalışmayı tercih etti. Jan Nahum'dan itibaren koltuğu hep İtalyanlara teslim eden Tofaş, Ali Pandır ile yola devam ediyor. Yıllarca
Japon CEO'ların yönettiği
Toyota Türkiye fabrikasının başında
Orhan Özer bulunuyor.
Başarısız Attila Vitae ile çalışan Vodafone'un CEO koltuğunda Serpil Timuray oturuyor. 2006'dan bu yana
Nokia Türkiye'nin genel müdürlüğünü yürütmekte olan Imfred de Jong, 1
Şubat 2009 itibarıyla görevini Conor Pierce'a devretti. Ancak Pierce de bayrağı Satış Direktörü Çiçek Uyansoy İcan'a bıraktı.
Intel Türkiye operasyonunu 3 yıl boyunca yürüten Çiğdem Ertem, Intel'in uluslararası organizasyonuna atandı. Halefi yine bir Türk,
Burak Aydın oldu.
Microsoft, Türkiye'de genel müdürlük için dışarıdan arayışlara girmedi. Bu görevi şu anda
Turkcell CEO'su olan
Süreyya Ciliv ve Microsoft dünya
üretim ve kaynaklardan sorumlu genel müdür olarak görev yapan
Çağlayan Arıkan üstlenmişti. Şimdi ise
Tamer Özmen Microsoft'un buradaki en yetkili ismi. Ericsson Türkiye'de genel müdür koltuğunda Özgür Tohumcu var. Alcatel Lucent'te de Ali Kançal, HP'de
Serdar Uçar yerli yöneticiler olarak dikkat çekiyor. Finansbank'ın başında Ömer Aras, Denizbank'ta Hakan Ateşyer alıyor.
ZAMAN