İnsanların ‘iş umudu’ olarak gördüğü santral hakkında merkezi idareyle ters düşmek istemeyen yerel yöneticiler, yorum yapmaktan kaçınıyor.
Mersin ve
Sinop’un turizmin yeni
açılım sahası olacağını düşünen
sivil toplum kuruluşları ve meslek odaları ise santrala sıcak bakmıyor. Kara
deniz’de arttığı iddia edilen
kanser vakaları da
nükleer santrala kötü bir
imaj yüklüyor. Her iki ilde de nükleer karşıtı afişler asılıyor, el ilanları dağıtılıyor. Diğer taraftan santralın lehinde ve aleyhinde olanlar
nükleer enerjiyle ilgili sağlıklı bilgi alamamaktan şikayet ediyor ve uzmanların kendilerini bilgilendirmesini istiyor. Zaman, Mersin ve Sinop’taki tansiyonu yerinde ölçmek için vali, belediye başkanları, sivil toplum ve halkla görüştü.
Mersin
Akkuyu Nükleer Enerji Santralı’yla ilgili çalışmalar 1974’te başladı. Mersin-
Antalya sahil şeridinin orta noktasında bulunan Akkuyu mevkii, Büyükeceli beldesi sınırları içinde. Bölgeye Taşucu’ndan sonra bir gidiş bir geliş yolundan ulaşılıyor. Santralın inşa edilmesi planlanan Akkuyu, kamulaştırılmış durumda. Deniz tarafından önünü bir adanın kapattığı
koyun iki tarafı tepeler, fıstıkçamları ve yabani
zeytin ağaçlarıyla kaplı. Liman yapılan koyda
sosyal tesis ve depolar inşa edilmiş. Enerji Bakanlığı’nın terk edilmiş haldeki tesislerde fotoğraf çekimine izin vermemesi, bölgede
uranyum depolandığı iddialarını güçlendiriyor.
Akkuyu Nükleer Enerji Santralı’nın inşaatından
emekli olduğu halde açılışını göremeyen Büyükecelilerden Ahmet
Karaman, 1977’de güvenlik görevlisi olarak işe başlamış. O günlerde altyapının hazırlanması için çalışma olduğunu söyleyen Karaman, şunları anlatıyor: “Yollar ve zemin etütleri yapıldı. Liman bitirildi. Çalışanlar 100’ün üzerindeydi. Santralın açılmasını bekliyorduk; ama bir türlü kısmet olmadı. 12 yıl, boş arazide
nöbet tuttum.” Mersin
Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı
Kamer Gülbeyaz, Silifke’de Göksu Nehri üzerinde yapılacak olan Kayrattepe
Hidroelektrik Santralı’ndan nükleer santral sebebiyle vazgeçildiğine temas ediyor.
Sinop’ta nükleer santralın kurulması planlanan İnceburun mevkii, Anadolu’nun en kuzey ucu. Bir fenerin geçen gemilere yol gösterdiği İnceburun’da, Sinop
Valiliği çevre düzenlemesi yapıyor. Sinop’un koyları ise eşsiz güzellikler sunuyor.
Buzul çağının sona ermesiyle oluşan bir dere yatağını denizin doldurmasıyla oluşan Hamsilos Fiyordu ve Ak
liman, görenleri hayran bırakıyor.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun,
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ile yaptığı yeni bir yazışma, santralın burada kurulacağını gösteriyor. Sinop’u Ankara’ya bağlayacak tünelli
karayolu bittiğinde iki il arasındaki mesafe 4 saate düşecek. Böylece Sinop, Ankara’dan denize en yakın il olacak. Ukrayna’nın turizm beldesi Yalta’ya bir
deniz otobüsü seferi koyma çalışmaları da son aşamaya gelmiş. Bu sebeplerle Sinop’ta turizmden çok şey bekleniyor. Sinop Valisi Zeki
Şanal, bir
platform oluşturularak, konunun enine boyuna tartışılmasını öneriyor. Hükümetin nükleer santral kuracağını açıklamasından sonra Sinop’ta karşı platform oluşmuş bile. 53 sivil toplum kuruluşu ve meslek odasının oluşturduğu platform, valiliğin karşısındaki bir dükkanda bilgilendirme ofisi kurmuş. Şehirde nükleer karşıtı afişler, çevre kirliliğine sebep olmamak için duvarlara değil, işyerlerinin vitrinlerine asılıyor. El ilanları dağıtılıyor. İmza kampanyaları yürütülüyor. Sinop
Çevre Dostları Derneği Başkanı Hale Özel, 1986’daki
Çernobil faciasından sonra ailesinden 5 kişiyi kanserden kaybetmiş. Özel, “Nükleer satıcıları, bu enerjinin en güzel yönünü gösterseler, ikna olmam mümkün değil.” diye konuşuyor. Öte yandan Sinop’ta 29 Nisan’da nükleer karşıtı bir miting yapılması planlanıyor. Sinoplu
balıkçılar ise santralın soğutma suyunun bölgede avı bitirmesinden endişe ediyor. Sinop Balıkçılar Birliği Başkanı Ali
Bayram, şunları söylüyor: “Balıkta
radyasyon söylentisi çıkarsa o balığı satamayız. Sinop ada kalkanı ve Sinop hamsisinin ünü tersine
döner.” Sinop
Turizm ve Çevre Sevenler Derneği Başkanı Hayrettin
Bozkurt ise “Dünyanın neresinde turizm yatırımları
teşvik edilirken, nükleer santral kurulur?
ZAMAN