Petrol fiyatları, tarihî zirveye çıktığı 11 Temmuz'dan bugüne, iki ayda 147 dolardan 102 dolara geriledi. Bu tablo, dünyanın en pahalı benzinini tüketmek zorunda kalan sürücüler için '
indirimler hızlanır' beklentisine yol açarken, umutlar boşa çıktı.
Petrolde yüzde 31'e yakın düşüş görülmesine rağmen benzinin litre fiyatı sadece yüzde 6,6, motorinin ise yüzde 12,5 ucuzladı. İndirim aynen yansıtılsa bir litre benzin 3,6 YTL yerine 2,5 YTL'den, motorin ise 2,88 yerine 2,34 YTL'den satılacaktı. Aradaki farkın büyüklüğüne dikkat çeken
tüketici dernekleri ve sürücüler, 'kepçeyle aldıklarını kaşıkla vermekten ne farkı var?' diye soruyor.
Enerji Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, "Geçmişte uygulanan otomatik fiyat sisteminde, önceki beş günlük fiyat baz alınarak bir sonraki haftanın rakamı belirlenirdi. Fakat, serbest
pazara geçişle bu uygulamaya son verildi. Şimdi fiyatları belirleme, tamamen şirketlerin inisiyatifinde." açıklamasını yaptı. Aynı yetkili, bu konuda yasanın bakanlığı değil Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nu yetkili kıldığına işaret etti.
EPDK, konuyla ilgili sessizliğini korurken, tek
rafineri şirketi
TÜPRAŞ, fiyat indirimleri konusunda herhangi bir gecikmenin sözkonusu olmadığını bildirdi. Alınan bilgilere göre sıkıntının kaynağında petrol ve rafineri şirketlerinin oyunu yatıyor.
Tüketiciler Birliği Başkanı
Nazım Kaya, "Zaten dünyanın en pahalı akaryakıtını tüketiyoruz. Petroldeki düşüşün pompaya yansıtılmaması tüketicinin mağduriyetini daha da artırıyor." diyor. Kaya, benzin ve mazottaki yüksek fiyatta vergilerin de payı olduğunu belirtirken, sözü Enerji Üst
Kurulu'na getiriyor: "Piyasanın çok iyi denetlenmesi lazım. Burada EPDK, denetim yetkisini kullanarak tüketicileri yasalar çerçevesinde korumalı." Üst kurul bünyesindeki Tüketici Dairesi'nin daha aktif olması isteniyor.
Tüketici hakları uzmanı Avukat Bülent Deniz, petrol şirketlerine, "Fiyat artışlarında bahane olarak petroldeki yükselişi gösteriyorsunuz. Bunu da anında yansıtıyorsunuz. Peki gerilemede aynı
kural niye yavaş işliyor?" sorusunu yöneltti. Deniz, Enerji Üst Kurulu'nun da tüketicilerin yanında yer almasını istedi. Konuya yakın bir kaynağın verdiği bilgiye göre üst kurul, fiyatlandırma dairesi kurmak için çalışmalar yapıyor. Bu gelişme, kurulun kamuoyunda oluşan tepkileri dikkate almaya başladığı yönünde yorumlanıyor.
Uluslararası piyasalarda 2005'ten itibaren kademeli olarak 70-80 dolarlara çıkan petrol fiyatlarının yeniden 40 dolar seviyelerine ineceği yorumları yapılıyordu. Ancak, tahminlerin aksine fiyatlar önce 100 dolara, sonrasında ise 130 dolarlara yükseldi. 11 Temmuz'da ise tarihî zirve kırıldı ve Brent petrolün varili de 147 dolardan işlem gördü. Bütün beklentileri boşa çıkaran bu yükseliş sonrası varil fiyatı için 200 dolar yorumları yapılmaya başlandı. ABD'de yaşanan son kasırga ile birlikte artış yönündeki tahminler daha da kuvvetlenirken, fiyatların düşüşe geçmesi uzmanları şaşırttı. Dün itibarıyla bir varil ABD hafif petrolü 105 dolardan işlem görmeye başladı. Düşüş, ABD'deki kasırganın etkilerinin hafif olması, ABD seçimleri, dünya ekonomilerindeki yavaşlama beklentilerinin artması ve kışın yaklaşması gibi etkenlere bağlanıyor.
Uzmanlardan alınan bilgiye göre piyasalarda
ham petrol için
Venezuela ve birkaç
ülke hariç vadeli
satış yok. Buna karşın aylara yayılan kontratlar yapılıyor. Fakat, her gemi tesliminde para tahsil ediliyor. Spot pazarda da aynı durum söz konusu. Aynı uzmanlara göre, petrol ve özellikle rafineri şirketleri fiyatların yükseldiği dönemlerde artışları hemen benzin, motorin gibi akaryakıt ürünlerine yansıtıyor. Ancak şirketler, düşüş dönemlerinde aynı hızda hareket etmiyor. İç ve dış pazarlarda da yaşanan aynı çelişki denetim yetersizliğine bağlanıyor.
Rekabet, ucuzluk yerine zam getirdi
1 Ocak 2005'ten itibaren Türkiye'de akaryakıt fiyatları serbest bırakıldı, piyasanın denetim ve gözetimi de
Enerji Bakanlığı'ndan alınarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na verildi. Serbest pazar sonrası piyasada fiyat
rekabeti beklenirken, rekabet daha çok promosyonda yaşanıyor. Üst kurul verilerine göre halen bir litre 95 oktan kurşunsuz benzin 3,37 yeni liraya, motorin ise 2,88 yeni liraya satılıyor. Otogazın litresi ise 1,84 YTL.
Akaryakıt fiyatlarının artışına sebep olarak son dönemde sürekli artan ham petrol gösteriliyor. 11 Temmuz'da 147 dolarla petrolün
rekor kırdığı tarihte benzin de 3,61 yeni liraya yükselmişti. Bu tarihten sonra gerileme sürecine giren petrol fiyatları yüzde 28,6 düşerek 105 dolara indi. Aynı dönem içinde benzin fiyatlarındaki düşüş ise yüzde 6,6 ile sınırlı kaldı. Ana dağıtım şirketleri, akaryakıtın pahalı olmasını yüksek ÖTV-KDV'ye bağlıyor. Ancak Zaman'ın daha önce ulaştığı Enerji Bakanlığı verileri, ana dağıtım şirketlerinin kâr paylarının da serbestleşme döneminde hızla arttığını ve bu durumun fiyatları yükselttiğini ortaya koymuştu. Haberler üzerine konuyu inceleyen
Rekabet Kurulu farklı şehir ve bölgelerde bile kuruşuna kadar aynı pompa fiyatı uygulayan şirketler için Enerji Üst Kurulu'nun müeyyide uygulaması gerektiği görüşünü belirtmişti.
Aradaki fark kimin cebine gidiyor?
İsminin açıklanmasını istemeyen bir petrol uzmanı istasyonlarda benzinin halen birkaç ay önceki yüksek fiyatlarla satılmasına anlam vermenin zor olduğunu belirtiyor. Aynı uzman, "Bu demektir ki ya rafineriler ya da benzin istasyonları ya da her ikisi birden aradaki kârı cebe indiriyor. Eğer şu anda bir suçlu aranmak isteniyorsa ilk işaret edilecek kurumun devlet olması gerekir, denetimi ve
düzenlemeyi iyi yapamadığı için." diyor.
İsmail Altunsoy - ZAMAN