Geçen hafta
Sanayi ve
Ticaret Bankanı Zafer Çağlayan'ın piyasada yaşanan nakit sıkışıklığını 1,45'ten dolar alanların kurun 1,18'e gerilemesi sebebiyle ellerindeki dövizi bozdurmamalarına bağlaması da meselenin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gösterdi. Dünyanın önde gelen yatırım
bankalarından
Deutsche Bank'ın
Türkiye Genel Müdürü
Selçuk Yorgancıoğlu,
Bush yönetiminin izlediği 'zayıf dolar' politikasında sona doğru gelindiği görüşünde. ABD'nin cari açığını son iki senedir süratle kapattığını anlatan deneyimli bankacı, "Dolayısıyla ABD temel hedeflerine ulaştı.
Bundan ötürü artık doların yeniden güç toplayacağını öngörebiliriz." değerlendirmesinde bulunuyor.
Doların uluslararası para birimleri karşısında ne kadar değer kazanacağını bilmenin şimdilik mümkün olmadığını ifade eden Deutsche Bank Genel Müdürü, dolar-YTL paritesine ise özel bir parantez açmak gerektiğine inanıyor: "Bizim için şu anda makroekonomik açıdan tek risk aşırı değerli YTL. Çin'in yaptığı gibi döviz karşısında yerel parayı zayıflatıp, ihracatı artırıp, ithalatı frenlememiz gerekiyor. Bunu da yaptığınız zaman
üretim kapasiteniz ve istihdam artıyor, yatırımlar yapılıyor. Bu politikaya geçildiği takdirde bu bölgede hiç kimsenin bileğini bükemeyeceği bir
oyuncu haline gelineceğine inanıyorum."
'Paranın Patronları' serisine konuk olan
Almanya merkezli Deutsche Bank'ın Türkiye Genel Müdürü Yorgancıoğlu,
kariyer basamaklarını hızla tırmanmayı başarmış
genç bir bankacı. 17 yıllık kariyeri boyunca ABN Amro, ABN Amro-Rothschild ve Deutsche Bank gibi dünya
piyasalarına yön veren bankalarda kritik görevler üstlenen Yorgancıoğlu, elde ettiği önemli başarılara rağmen tevazuu elden bırakmıyor. "Benim neslim aslında oldukça şanslı bir nesildi. Sovyet Bloku çöktüğünde dünyada gelişmekte olan piyasalardan anlayan, bu konulara meraklı ve de ehil çok bankacı yoktu. Bir
Avrupalı veya Amerikalının kolay kolay çözemeyeceği bu piyasaları çok çabuk kavradığımız için Türk bankacılar açısından büyük bir fırsat ortaya çıktı. Özellikle Doğu Avrupa'da çok önemli işler yaptık. Bu sayede hem tecrübe kazandık hem de bize verilen fırsatları iyi değerlendirerek kıdem kazandık." Bugün Türkiye'nin en önemli
yabancı bankalarından birisinin dümenini elinde tutan Yorgancıoğlu, işi icabı dünya piyasalarındaki sıcak gelişmeleri çok yakından ve detaylı bir şekilde takip ediyor. İzmirli bankacı, herkesin merak ettiği cari açık ve
faiz hadleri konusunda müspet düşünüyor. "Hükümetin
bütçe disiplini konusundaki kararlı tutumu sayesinde cari açığın kolaylıkla
finanse edileceğini düşünüyorum. Faizler konusunda ise düşüş eğiliminin süreceğini söyleyebilirim. İndirimlerin muhafazakâr ama kararlı bir şekilde süreceğini düşünüyorum. Bono faizlerinin 2008 sonuna kadar 14'lere kadar ineceğini tahmin ediyorum." Hükümetin cari açığı finanse etmesine ciddi anlamda katkı sağlayan 'sıcak para' konusunda da ümitli olan Yorgancıoğlu'na göre şu an yabancılar Avrupa ve Amerika'daki paralarını kurtarmanın telaşı içindeler. Son dalgalanmada gösterdiği performans sebebiyle Türkiye
yabancı yatırımcılar açısından 'güvenli bir
liman' haline geldi. Eski
krizlerle son mortgage krizi karşılaştırıldığında Türkiye'nin ilk kez problemin önünde değil, arkasından gittiği görülüyor.
Malî disiplin ve para politikalarındaki istikrara ilaveten
BDDK'nın getirdiği düzenlemeler Türk bankalarının gerek
sermaye, gerek likidite ve gerekse kredilendirme konusunda bilinçli davranmasını sağladı. Dolayısıyla Türk bankacılığı ABD ve AB ülkelerinde olduğu gibi likidite krizine hazırlıksız yakalanmadı. Türk finans kesimi 2008 yılında çok hazırlıklı ve iyi bir durumda giriyor.
SELÇUK YORGANCIOĞLU'NDAN SATIRBAŞLARI
Ailemde hiç bankacı olmamasına rağmen bende ekonomi ve finansa karşı çok büyük bir merak vardı. Üniversitede okuduğum dönemde bir yaz Sakura Bank, diğer yaz ise Koç-
Amerikan Bank'ta staj yaptım. Burslu olarak ABD'deki University of New Haven'e gittim ve finans üzerine yüksek
lisans yaptım.
2000'de Deutsche Bank Londra'da çalışmaya başladım. 2005-2007 yılları arasında gelişmekte olan piyasalar yatırım bankacılığı grubu eşbaşkanı oldum. 2006'dan itibaren Deutsche Bank Türkiye ve Bender
Menkul Kıymetler'de yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptım.
Bankacılıkta belirli ekoller vardır. Genelde okul özelinde toplanan bu ekollerden hiçbirisine mensup değilim. Bunun da hiçbir dezavantajını görmedim açıkçası. Ama her şeye rağmen bir ekolden bahsetmek gerekirse İnterbanklılar ekolünden geldiğimi söyleyebilirim.
Dünya malî piyasalarında ortaya çıkabilecek dalgalanmayı artık bir fırsat olarak görmeliyiz. Bankacılığı temkinli ve çok dikkatli yaparsanız dışarıda ortaya çıkacak kriz sizin açınızdan fırsata da dönüşebilir. Dışarıda fırtınalar koparken içeride bir şey olmuyorsa bu aynı zamanda sizin açınızdan lig
atlama fırsatıdır.
Halkbank ve Vakıflar Bankası'na talip olmayı düşünmüyoruz
2004 yılında
mevduat toplama izni alan Deutsche Bank'ın adı o günden bu yana hep
Halk Bankası ile birlikte anıldı. Bankanın hiçbir yetkilisi de bunu bugüne kadar yalanlamadığı için
özelleştirme sürecine dair spekülasyonların önü arkası kesilmedi. Genel Müdür Yorgancıoğlu, bu konuda çok net konuşuyor: "Halkbank ve Vakıflar Bankası ile kesinlikle ilgilenmiyoruz ve özelleştirme sürecinde kesinlikle
teklif vermeyeceğiz." Hemen ardından da bunun sebebini anlatıyor: "Biz kurumsal bankacılıkta
büyümeyi hedeflediğimiz için bu bankaların özelleştirilmesi sürecine dâhil olmayacağız. BDDK tarafından verilen mevduat toplama iznimizde kurumsal mevduat toplamakla alakalı bir izindir ve biz bundan son derece aktif şekilde faydalanıyoruz. Tüm dünyada çok iyi bir yatırım bankası olarak bilinir Deutsche Bank. Türkiye'deki büyüme stratejimiz de bu geleneksel çizgi ile paralel bir seyir izliyor." Yorgancıoğlu'nun verdiği bilgiye göre, Deutsche Bank
bono işlemlerinde Türkiye'de üç numara,
hisse senedi işlemlerinde toplamda yüzde 12 paya sahip ve açık ara birinci sırada. Banka, kurumsal finansman, yabancı kurumsal yatırımcıların bono ve hisse senedi işlemleri, şirket alım-satımları ve
halka arzlar konusunda üstünlük sağlamaya çalışıyor.
RAKAMLARLA DEUTSCHE BANK TÜRKİYE (*)
Toplam aktifler 1,733 milyar YTL
Toplam krediler: 1,115 milyar YTL
Toplam mevduat: 400,4 milyon YTL
Özkaynaklar: 327 milyon YTL
Şube sayısı: 1
Personel sayısı: 84
(*) 30
Eylül 2007 itibarıyla
Küçük yatırımcı çok bilinçli, bankalar bile onlara göre pozisyon alıyor
Fırsat denilince hemen akla gelen önemli bir konu da geçen yıl yatırımcılarına yüzde 43 net getiri sağlayan
İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası oluyor. Deutsche Bank Genel Müdürü Selçuk Yorgancıoğlu, "İMKB'nin günlük işlem hacmi iyi günde 1,5 milyar dolar, kötü günde 1 milyar dolardır. Bu rakam
Çek Cumhuriyeti,
Polonya ve Macaristan'ın iki katıdır. İtalya'ya yakın bir ölçeğe sahiptir. Borsa aynı zamanda gelişmekte olan piyasaların en likitidir ve bu yüzden oran olarak yabancı yatırımcının olduğu yerdir." diyerek İMKB'nin dünya genelindeki yerini ortaya koyuyor ve ardından ekliyor: "Bugün Rus şirketlerinin hepsi Londra'da halka açılırken, Türk şirketlerinin hepsi önce kendi ülkelerinde halka açılırlar. Türkiye'de halka arz edilmeyen şirketlerin
fiyat performansı çok iyi değildir, çünkü bu ülkenin düzenleyici kurumlarına da büyük bir saygı vardır. SPK, İMKB'ye büyük bir güven var. Yabancı yatırımcı, onların denetlediği şirketlere yatırım yapmayı
tercih eder." Yorgancıoğlu, 2008'e ilişkin beklentilerinin son derece olumlu olduğunu kaydediyor. Bu yıl gerçekleşecek yeni halka arzlarla -özellikle Türk
Telekom,
Vakıfbank ve Halkbank gibi kamu ağırlıklı arzlarla- İMKB'nin derinliğinin artacağını söyleyen Yorgancıoğlu, küresel bir dalgalanma olmadığı müddetçe sıkıntı olmayacağı inancında. Alman bankasının patronu, burada bir parantez de
yerli yatırımcılar için açıyor.
Yatırımcıların son derece bilinçli hareket ettiğini anlatıyor. "Artık Türk yatırımcısının son derece bilinçli hale geldiğini ve piyasadaki gelişmeleri son derece yakından izlediklerini söyleyebilirim. Mesela bankalar arası piyasada bir banka döviz alımına veya satışına mı geçiyor... Öğlene kalmadan piyasaya nereden çıktığını anlayamadığınız milyonlarca dolar yağıyor. Bizim büyükanneler,
yaşlı teyzelerimiz (Mum&Pap) artık yatırımlarını çok bilinçli değerlendirmeyi öğrendiler."
ZAMAN