İş Bankası Genel Müdürü
Ersin Özince, "Kendimize çok fazla güvenip de bize bir şey olmaz tarzında fikir geliştirmek doğru değil, olacakmış gibi tir tir titreme gereği de yok ama hazırlıklı olmak lazım" dedi.
Özince, "İş'le Buluşmalar" toplantısı sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, dünyada yaşanan olayın uzun dönem alacağının açık olduğunu söyledi.
Türkiye'de buna benzer sorun yaşandığında, "küçücük bankacılık sektörü"nün üçlü denetim süreci yaşadığını ve bankalara el konduğunu hatırlatan Özince,
Amerika kaynaklı sıkıntının benzer bir işlem göreceği ve boyutları dikkate alındığında büyüklüğünün tahmin edilebileceğini kaydetti.
Özince, "Türkiye'de 40 tane küçücük boyutlu bankayı toparlamaya çalışırken ne kadar zaman ve para harcadık? İyimser tahminle bunun tedavisinin bir yılın üzerinde süreceği anlaşılıyor. Ondan sonra da bunun bankacılık sektörü ve
sermaye piyasasında kaybedilen değerlerin borsa ve kıymet seviyelerin tekrar ne zaman yakalanacağı belli değil" diye konuştu.
Türkiye'yi bu
krizin, sermayenin ve
kredinin kurallarının zorlaştırılması açısından ilgilendirdiğinin altını çizen Özince, kredibilitesi biraz düşük
ülke olan Türkiye'ye yeni külfetler getirilebileceğini,
yurt dışında borçlanma ve kaynak girişi konularında darlıklar yaşanabileceğini belirtti.
Dünyanın başlıca ekonomilerinin ve Türkiye'nin ticari ilişkilerinin büyük olduğu ülkelerin
büyüme hızlarının azalacağının konuşulduğuna değinen Özince, "Büyüme hızı azaldığında harcama da azalır. Harcaması azalanın ithalatı azalır ve ihracat yapan Türkiye konumundaki ülkelerin mal satma imkanları azalır. Türkiye en fazla etkilenirse bu yönden etkilenir" dedi.
-"KRİZ GÖRMEYECEĞİZ DİYE MÜNECCİMLİK MÜMKÜN DEĞİL"-
Ersin Özince, Türkiye'nin geçmişte önemli kriz deneyimleri olduğunu anımsatarak, "Bu ileride kriz görmeyeceğiz diye böyle bir müneccimlik mümkün değil. Sağlığına dikkat etmeyen herkes krizde tekrar tekrar yaşar da ölür de..." görüşünü aktardı.
Siyasi ve
ekonomik istikrar konusunda Türkiye'nin daha çok ciddi eksikliklerinin olduğunun her yaşanan olayda anlaşıldığını ifade eden Özince, şöyle konuştu:
"Öyle kendimize çok fazla güvenip de bize bir şey olmaz tarzında bir fikir geliştirmek doğru değil, olacakmış gibi tir tir titreme gereği de yok ama hazırlıklı olmak lazım, her zaman daha güçlü olmak lazım. Bunu yapmak için birincisi
siyasi istikrarı her ne pahasına olursa olsun sağlamamız lazım. Bu Türkiye Cumhuriyetinin özellikle sorumlu mevkideki insanların, reşit olan insanların
genç nesile karşı çok büyük bir borcu."
Özince, "Türkiye siyasi istikrarsızlığın yakınında mı?" sorusunu ise, "Hiç tereddütsüz...Türkiye'nin en önemli konularından biri siyasi istikrar. Çoğu zaman Türkiye'de maalesef rejim tartışmaları olabiliyor. Bunun siyasi ve ekonomik açıdan olmaması lazım. Türkiye tam anlamıyla siyasi, ekonomik açıdan da demokratik ve liberal bir yapıya sahip olmalıdır. Bu hiç tartışılmaz bir durum olmalı. Bunun ikide bir tartışılması
finans açısından da hiç hoş değil" yanıtını verdi.
''Bu tartışmaların ekonomiyi nasıl etkileyeceği'' yönündeki soru üzerine de Özince, "Nasıl etkiler? hepimiz korkarız. Bu hepimizi yapmayı düşündüğümüz işleri yapmaktan alıkoyar. Yarın faizler artar diye, ev alacaksak almak istemeyiz.
Yatırım yapacaksak yapmak istemeyiz. Hepimiz güven duygusuna ihtiyaç duyuyoruz" şeklinde konuştu.
-"REEL SEKTÖRDE DE MUTLAKA KONSOLİDASYON YAŞANACAKTIR"-
Sorunlu kredilere ilişkin sorular üzerine de Özince, talebin daralması, büyümenin yavaşlaması ve kuralların sertleşmesinin sorunlu kredilerde artışa neden olabileceğine işaret ederek, "(Sorunlu kredilerden ötürü fevkalade kriz var, bu nedenle batmalar, tasfiyeler çok oluyor) diye değerlendirme yapmak mümkün değil" dedi.
Özince, bütün şartlar normal gitse dahi mali sektörde yaşanan konsolidasyonun mutlaka reel sektörde de yaşanacağını söyledi.
YTL kredilendirmedeki kaynak bulma sıkıntısına ilişkin de Özince, Türkiye'de YTL kaynaklarının fiyatlarının devlet iç borçlanma fiyatına göre endekslendiğini, bunun çok yanlış olduğunu, Türkiye'de mevduatta ve kredide YTL fiyatların tamamen özel belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Bunun için kamu maliyesinin çok daha fazla düzelmesi gerektiğini vurgulayan Özince, "Devletin çok daha fazla ayağını yorganına göre uzatması lazım. Harcamalarını çok daha kontrollü ve en gerekli yerlerde yapmalıdır" görüşünü aktardı.
-"CARİ AÇIK OLUMSUZ ETKİLER YARATABİLİR"-
İş Bankası Genel Müdürü Özince, cari açığa ilişkin de, "
Cari açıkta sorun görmemek mümkün değil. Yıllarca cari açıkta sorun olmayacağını söyledim. Ama bir iş kronik hal aldığında en sorun olmayan şey dahi sorun olur. Cari açık da mutlaka özellikle istikrarsızlık dönemlerinde olumsuz bir
takım etkiler yaratabilir" şeklinde konuştu.
Kredi kartı taksitlerinin sınırlandırılması çalışmalarıyla ilgili de Özince şu görüşleri aktardı:
"Ben her türlü kısıtçılığa, yasakçılığa karşıyım. Tabii ki
tüketici de üretici de korunmalıdır. Ben zamanında yoğurdu dahi gerekirse taksitle alırım diyordum, aynen öyle... Dün gittim
alışveriş yaptım, 6 taksit yapıyorlarmış, kendi harcamalarımı böldürttüm. Ücretli insan olarak bunu yapmaya devam edeceğim. Bundan da zarar varsa, bankacılık sektörü otoritesinin yönlendirmesi doğrultusunda önlemler almalıdır. Yasaklamaya Ersin Özince, bir vatandaş olarak katılmıyorum."