Mart ayındaki
ihalede şirketler fiyatlarını
köprülerin
araç yoğunluğuna göre yükseltecek ya da düşürecek.
Cumhuriyet tarihinin en önemli
özelleştirmelerinden birisi olmaya
aday otoyol ve köprülerin
işletme ihalesi,
İstanbul Boğazı'na inşa edilecek
3. köprünün güzergâhının netleşmesini bekliyor. Çünkü, yeni köprünün mevkii ve güzergâhı, ihalelere girecek firmaların
tekliflerini doğrudan etkileyecek. Yeni köprünün
Boğaziçi ve
Fatih Sultan Mehmet köprülerinin arasına yapılması halinde özel araç trafiğinin önemli bir bölümünün yeni köprüye kayacağı tahmin ediliyor. Fatih Köprüsü'nden daha kuzeyde olması durumunda ise özel araçlar 3. köprüyü
tercih etmeyeceği için mevcut köprülerden geçişlerde ciddi bir azalma olmayacak. Martta gerçekleşmesi beklenen ihalelere teklif verecek
yerli ve
yabancı firmalar, hasılata doğrudan etki edeceği için 3. köprünün güzergâhının ihaleden önce belli olmasını istiyor. Durumu dikkate alan
Özelleştirme İdaresi'nin
Karayolları'ndan güzergâhın bir an önce netleşmesini istediği öğrenildi.
Yaşanan gelişmeler sebebiyle
Ulaştırma Bakanlığı'nın güzergâhı kısa süre içinde kamuoyuna açıklaması bekleniyor. Yeni köprünün yapımında bir diğer önemli konu da, inşa edilecek mevkilerdeki semtlerde meydana gelecek
rant artışı. İlk iki köprünün kurulduğu semtlerde konut ve gayrimenkullerin fiyatlarında artış gözlenmişti. İdeal kapasitesi 120 bin olan Boğaziçi Köprüsü ile, yine ideal kapasitesi 160 bin araç olan Fatih Köprüsü, İstanbul ve
Türkiye nüfusunun artması sebebiyle günde 200 biner aracı karşı kıtaya ulaştırıyor.
Köprülerin özellikle sabah ve
akşam saatlerinde yaşanan
trafik çilesinin ana sebeplerinden birisi haline gelmesi üzerine yeni köprü projesi geliştirildi. Köprünün güzergahıyla ilgili bugüne kadar çeşitli spekülasyonlar ortaya atıldı. Ancak, gerek karayolları yetkilileri gerekse
bakanlar,
arsa fırsatçılarına meydana vermemek için net bir açıklama yapmaktan kaçındı. Üçüncü köprüyle ilgili ortaya atılan 6 alternatif güzergah şunlar: Nakkaştepe-
Ortaköy, Vaniköy-
Arnavutköy,
Çubuklu-
Yeniköy,
Beykoz-Kireçburnu, Yuşatepesi-Rumelikavağı ve
Garipçe-
Poyrazköy. Çalışmalar sırasında, trafik sorununun çözümünün yanı sıra
maliyet, çevre, tarihî
doku gibi unsurlar da dikkate alınıyor.
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım, geçen kasım ayında, köprünün yeri konusunda spekülasyonların söz konusu olduğunu; ancak bunların çalışmalarıyla alakası olmadığını açıklamıştı. Bakan, "Beş alternatif var ama onların birçoğu elendi. Şimdi nihai bir güzergaha karar vereceğiz. Hazırlıklar son aşamaya geldi. Alternatif çalışmaların mecburen yapılması gerekiyor. Çünkü en uygun, çevreye ve su kaynaklarına en az zarar veren, gerek İstanbul'un ulaşımına gerekse İstanbul üzerinden geçen
transit trafiğe en fazla yararlı olacak güzergahı seçmek. Amacımız o. İstanbulluların gittikçe ağırlaşan trafik yükünü bir nebze olsun hafifletmektir." demişti.
İşletmesi Karayolları Genel Müdürlüğü'ne ait olan otoyol ve köprüler geçen yılın nisan ayında özelleştirme programına alındı. Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 6 otoyol ve 2
boğaz köprüsünün, işletme hakkı devri yöntemiyle özelleştirilmesine ilişkin kararı 29
Aralık 2007'de Resmî Gazete'de yayımlandı. Karara göre,
Edirne-İstanbul-
Ankara,
Pozantı-
Tarsus-
Mersin, Tarsus-
Adana-
Gaziantep, Toprakkale-
İskenderun,
İzmir-
Çeşme, İzmir-Aydın
Otoyolları ile Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri, bağlantı yolları ile birlikte özelleştirme programına alınırken, Gaziantep-
Şanlıurfa Otoyolu, İzmir ve Ankara
Çevre Otoyolu da bağlantı yolları ile birlikte doğrudan özelleştirme programına dahil edildi. Ayrıca, söz konusu otoyollar ve köprüler üzerindeki otoyol
hizmet tesisleri ile
bakım işletme ve
ücret toplama merkezleri de doğrudan özelleştirme programına alındı. Özelleştirme işlemleri işletme hakkı devri yöntemiyle gerçekleştirilecek. Özelleştirme işlemleri tamamlanıncaya kadar her türlü bakım, onarım, işletim gibi işler Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yürütülecek. Otoyol ve köprüleri devralıp işletecek yatırımcıların bakım, onarım, işletim gibi işlere yönelik yükümlülükleri, Karayolları Genel Müdürlüğü ve
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecek ve buna ilişkin denetim ve kontroller de Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilecek. Özelleştirme işlemleri 31 Aralık 2008 tarihine kadar tamamlanacak. Tarifelerin tespit edilmesi, işletim süresi ve ikincil mevzuat üzerinde çalışmalar yürütülüyor. Danışman firmaların raporları inceleniyor, özelleştirmenin altyapısıyla ilgili gereken son
hazırlıklar yapılıyor. İşletme hakkının verilmesi yöntemiyle özelleştirilecek köprü ve otoyollarda, ihalenin mart ayında, sürecin ise 2008 sonuna kadar tamamlanması öngörülüyor. İhale sürecinin diğerlerinden farklı olarak hızlı ilerlemesi dikkat çekiyor. Bunun sebebinin ise yeni yolların yapımı için nakit kaynağa ihtiyaç duyulması olduğu belirtiliyor. Devlet için önemli gelir kaynağı olan otoyol ve köprülerin işletme ihalesinde oluşacak rakamlar merakla bekleniyor. Karayolları Genel Müdürlüğü'nün araç geçişlerinden elde ettiği gelir yıllık 500 milyon YTL civarında. Otoyol ve köprülerin gideri ise yıllık 100 milyon YTL'ye yaklaşıyor. Özelleştirmeyle nakit para girişinin olması, otoyolların işletmesinin özel sektöre devrini cazip kılıyor. Özelleştirme sayesinde buralarda görev yapan binin üzerinde karayolları elemanının Ulaştırma Bakanlığı'nın ihtiyaç duyduğu başka yerlerde görevlendirilmesi söz konusu olabilecek.
Otoyol ve köprülerin satışıyla ilgili olarak, beş yabancı şirketin ilgilendiği ve bu şirketlerin Avustralya'dan Macquarie Infrastructure,
İspanyol Abertis, Portekizli Brisa,
Japon Itochu Corp ve İtalyan Atlantia şirketleri olduğu açıklanmıştı.
Gişelerde
eylemler bitecek
Özelleştirmeyle köprü ve otoyollarda görev yapan gişecilerin eylemleri de son bulacak. Sosyal haklarında iyileştirme yapılmamasını
protesto eden çalışanlar, zaman zaman köprüde
iş bırakma eylemi yapıyordu. Eylem günleri köprü gişeleri önünde uzun araç kuyrukları meydana geliyordu. Özelleştirmeyle birlikte karayolları personeli gişeciler Ulaştırma Bakanlığı'nın farklı birimlerine kaydırılacak, gişelerde özel sektörün elemanları görev alacak.
'Köprüyü satarım-sattırmam' polemiği hâlâ hafızalarda
Boğaziçi Köprüsü'nün özelleştirilmesi konusu, 1983 seçimleri öncesinde gündeme damgasını vurmuştu. Siyasî liderlerin tartıştığı televizyon programında dönemin
Anavatan Partisi (
ANAP) lideri Turgut
Özal, devlete ait kurumların özelleştirilmesi gerektiğini belirterek,
iktidar olması halinde Boğaziçi Köprüsü'nün gelirlerini de satacağını açıkladı. Halkçı Parti (HP) Genel Başkanı Necdet Calp, masaya yumruğunu vurarak, "
Hayır sattırmam, ben olduğum sürece Boğaz Köprüsü'nü satamazsın." diye tepki gösterince Özal, "Satarım." diye karşılık verdi. 'Satarım-sattırmam' sözleriyle Türk siyasî tarihine geçen bu
tartışma, Türkiye'nin 20 yıllık özelleştirme serüveninin önemli kilometre taşlarından biri oldu.
ZAMAN