2009 yılını değerlendiren
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Müsteşarı Metin Kilci, 2009 yılında enerji sektöründe çok önemli gelişmeler yaşandığını, bunların başında da
Nabucco Projesinin hayata geçirilmesi için yapılan
anlaşma olduğunu söyledi.
Geçen yıl yaşanan bir diğer önemli gelişmenin de
Rusya ile ilişkilerin yeni bir boyut kazanması olduğunu belirten Kilci, söz konusu
ülke ile gerek
doğal gaz, gerek nükleer, gerekse de
boru hattı konusunda önemli adımlar atıldığını bildirdi.
Enerji KİT'lerinin nakit sorunu konusunda da önemli adımlar atıldığını anlatan Kilci, bu çerçevede geçen yılın Temmuz ayında 2,2 milyar lira düzeyinde olan TETAŞ'ın özel sektöre olan borçlarının,
Aralık sonu itibariyle sıfırlandığını ve gelinen nokta itibariyle enerji KİT'lerinin nakit sorununun tamamen çözülmesinde büyük mesafe alındığını kaydetti.
Kilci, Enerji Verimliliği Projesinin
Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİEİ) tarafından devam ettiğini ve 2009 yılında 40 milyon lira civarında tasarruf sağlandığını bildirdi.
Fakat enerji verimliliğinin
ekonomik bir şey olduğunu ve finansman boyutu bulunduğunu, bunun başka şeylerle desteklenmesi gerektiğine dikkat çeken Kilci, şöyle konuştu:
"Örneğin elektriği olması gereken
fiyatın çok altında sat
arsanız veriml
ilik için yaptığınız bütün çabalar akamete uğrar, bu kaçınılmaz. Bir şeyin sizi tasarrufa ve verimliliğe itmesi için fiyatının kıtlık fiyatını, kıtlık değerini yansıtması lazım. Yani verimliliği sadece ve sadece bir
takım kutsal değerler noktasında sağlamanız mümkün değil.
İçeride lüzumsuz yanan bir odanın elektriğinin kapatılmasını
teşvik etmek için oradaki fazla yanan elektrik kendisinin canını acıtması lazım. Başka türlü olmaz, bu benim şahsi düşüncem. Belki bu beni antipatik hale getirecek ama bu gerçekleri toplumla açık yüreklilikle paylaşmamız lazım. Yani biz bu fiyatları sokakları bol bol ısıtırız. İnsanlar sigaralarını daha rahat içsin diye. Şimdi verimlilik için binlerce
ampul dağıtarak, binlerce liralık maliyete katlanarak bir şey yapmaya çalışırken havayı elektrikle ısıtıyoruz. Bunun verimlilikle ne ilgisi var."
Türkiye'de bir dönem
ısınmada doğal gaz ve elektriğin
rekabet edecek hale geldiğini belirten Kilci, kışları çok ılık gecen belli bazı bölgelerde ısınma için elektriğin makul olabileceğini, fakat bunun kapsamı genişlerse burada bir fiyat dengesizliğinden söz edilebileceğini söyledi.
Doğal gazın tamamına yakının
ithal edildiğini, elektrik üretiminin de yarısının doğal gaz yoluyla yapıldığına dikkat çeken Müsteşar, Türkiye'nin enerjisi kıt bir ülke olduğunu ve enerji fiyatlarının bu kıtlığı yansıtması gerektiğini vurguladı.
Kilci, "Bir taraftan doğal gaz ithal ediyoruz, bir taraftan az doğal gazdan al ya da ödeye giriyoruz oradan maliyete katlanıyoruz. Bir taraftan elektriği olması gerekenden daha ucuza satıyoruz oradan maliyete katlanıyoruz. Bir taraftan elektriği geriğinden fazla tüketiyoruz oradan maliyete katlanıyoruz. Şimdi vatandaşa sempatik görünüyoruz. Herkes kullandığı şeyin doğru fiyatını ö
derse verimliliğin en güzel ilacı bence o" diye konuştu.
Şubat ayında doğal gaza zam yapılıp yapılmayacağına ili şkin bir soru üzerine Kilci,
serbest piyasa ekonomisi gereği zam ne kadar yapılması gerekiyorsa o kadar yapılması gerektiğini,
indirim icap ederse de indirim yapılacağını kaydetti.
Doğal gaza yapılan zam eleştirilerine değinen Kilci, "Nitekim 2009 yılında iki kez ciddi oranda indirim yapıldı, kimse indirim yapıldı diye
madalya vermedi" dedi. Kilci, insanların aklında hep zam kaldığını, bunun da artık aşılması gerektiğini söyledi.
Müsteşar Kilci, "Geçenlerde bir televizyon kanalında kömür zehirlenmesinden
vefat eden yeni evli çiftin haberini (2009 yılında doğal gaza astronomik zamlar yapıldığı için faturalarını ödeyemediler, kömür yaktılar, zehirlendiler ve öldüler) diye verildi. Onun bile faturası buna çıktı" diye konuştu.
Afşin-
Elbistan C ve D
termik santral projelerinin önemli projelerden biri olduğunu ifade eden Kilci, 2008 yılında iptal edilen ihalenin ardından boş durmadıklarını bölgedeki kömür rezervlerinin tamamını görünür hale getirdiklerini söyledi.
Metin Kilci, yapılan çalışmalarda orada mevcut başlamış A ve B termik santrallerinin belki 2 katı ölçeğinde bir santral kapasitesinin tespit edildiğini ve bölgeye sadece C ve D termik santralleri değil, yeni santrallerin de yapılma ihtimalinin gündeme geldiğini bildirdi.
C ve D termik santral projeleri için daha önce yapılan iki başarısız ihaleyi ders olarak dikkate aldığını belirten Kilci, şöyle konuştu:
"Tabi sorunlar kolay aşılacak konular değil, örneğin
kamulaştırmalar. Orada vatandaşın arazisini kamulaştırıyorsunuz. Bir arsa, araza ama bir de vatan bağımlılığı var. Bir de başka bir şey var tabi. Kamulaştırma olunca da ğ başındaki tarladan
İstanbul Şişli'deki emlak değerinde devlete bu nasıl satılır hesabı var. Bunlarla uğraşıyoruz.
Fakat ne yapacaksanız yapın bunu çözmemiz lazım. Yani bunu özel sekt öre (sen hele bir teklifini ver, ondan sonra nerede kömür çıkarsa kamulaştırmayı da sen yap. Biz parasını veririz, tarifeyle veririz, ya da parasını öderiz) şeklinde yaklaşım yok. Biz kamulaştırmayı yapabildiğimiz kadar yapacağız, yapamadığımızı da belirleyeceğiz. Ayrıca havza ÇED (
Çevresel Etki Değerlendirme) planını da çıkartacağız, bu da çok önemli bir şey."
Türkiye'nin kömürü bulunduğunu, fakat bu kömürü yakmakta cimri davranıldığını ifade eden Kilci, bu kömürün yakılması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de enerji arz güvenliğinin en temel noktasında, nükleerden de önce konulması gereken baz yükün kömür olması gerektiğini vurgulayan Müsteşar, "Bunun herkes tarafından kabullenilmesi lazım. Evet rüzgarımız, suyumuz var ama benzer ülkelerin yaptığı gibi en fazla
yerli olan, dışa bağımlılığımı zı en aza indirecek kaynağımızı da en optimum şekilde kullanmak mecburiyetimiz var. Yani ülke olarak sırtımızın en güvenilir kaynağa dayanması lazım" diye konuştu.
Yeni teknolojilerle kömürün havayı kirletme düzeyinde önemli azalmalar olduğunu ifade eden Kilci, çevre duyarlılıklarını maksimum düzeyde tutmak kaydıyla kömürün yakılması gerektiğini vurguladı.
2008 ve 2009 yıllarında "al ya da öde" (take or pay) anlaşmaları ç erçevesinde alınamayan doğal gaz bulunduğunu belirten Müsteşar Kilci, henüz net rakamların ortaya konulmadığını ancak
İran'a 700 milyon dolara yakın bir tutarda al ya da öde yükümlülüğü doğduğunu bildirdi.
Al ya da öde yükümlüğünün uzun süreli kontratların doğasında olan bir şey olduğunu ve bu paranın boşa verilmiş olmayacağını anlatan Kilci, şöyle konuştu:
"Bu paranın önümüzdeki 5 yıl içerisinde alacağımı z gazla telafi edilmesi mümkün. Bir bakıma ileride alacağınız gazın parasını peşin ödüyorsunuz. Al ya da öde yükümlülüğü denilen şey bu. Yani siz bu parayı zarar hanesine yazmıyorsunuz. Peşin alınmış bir gaz bedeli gibi düşünebilirsiniz. Ancak tabi 3 yıl sonra ödeyeceğiniz parayı bugünden ödemenin bir finansman boyutu var. Bir yönüyle sıkıntı tabi.
BOTAŞ'ın 2009 yılında Rus gazı için al ya da öde y ükümlülüğüne düşmediğini, fakat bunun bu yükümlülüğün bu tür sözleşmelerin doğal gaz piyasasının doğasında olan bir şey olduğunu vurgulayan Kilci, Rusya ve İran gibi tedarikçi ülkelerle al ya da öde miktarının ötelenmesi konusunu görüşeceklerini de sözlerine ekledi..
Azerbaycan'dan gelen doğal gaz fiyatının artmasını beklediklerini, çü nkü fiyat revizyonuna ilişkin anlaşmanın bir maddesi bulunduğunu belirten Kilci, "Anlaşmamız sonuçlanmadı ama belli bir miktar atmasını bekliyoruz. Karşı taraf beklentilerini herhalde fiyatlarına yansıtacak" dedi.
Kilci, yenilebilir enerjide devletin alım fiyatlarının yetmediğini düşünmediğini ve yatırımları yapmaya yetecek kadar iyi fiyatlar olduğunu düşündüğünü bildirdi.
Nabucco Projesiyle ilgili gelişmeleri de paylaşan Metin Kilci, şu anda anlaşmaların tartışıldığını ve çok
küçük bir iki hususun kaldığını kaydetti.
Bütün ülkelerin anlaşmayı imzaladığını, Türkiye'nin de çok yakın zamanda imzalayacağını bildiren Kilci, "Vergi ile ilgili bir husus var, onu aştıktan sonra imzalayacağız.
Ulusal Nabucco Şirketinin kurulması işi var o da zaten bir günlük mesele" dedi.
AA