Devlet Bakanı Kürşat
Tüzmen, “Yüksek
faiz ihracatçıyı vuruyor,
İthalatta patlamaya yol açıyor” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Bülent Şenver, “Yüksek reel faiz enflasyonu tetikliyor” dedi. TİM Başkanı
Oğuz Satıcı “
Merkez Bankası'nın düşürmediği her puan 2 milyar dolara mal oluyor” dedi.
Bakan'ından ihracatçısına, teknokratından uzmanına,
yurt dışı
finans çevrelerinden akademisyenine kadar herkes yüksek faiz ortamının
Türkiye için büyük zarar oluşturduğunu ifade ediyor. Dış
Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı
Kürşat Tüzmen, 1 yıldır bu konuda uyarılarda bulunmasına rağmen faizi indiremediklerini, ancak ihracata dayalı bir
büyüme hedefleniyorsa mutlaka faizin düşürülmesi gerektiğini söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi ekonomist Bülent Şenver ise yüksek reel faizlerin enflasyonun düşürülmesinin önünde ciddi bir engel olduğunu belirterek, “Yüksek faiz enflasyonu düşürmek bir yana, aksine tetikliyor” dedi.
TİM Başkanı
Oğuz Satıcı, Bakan Babacan'ın faizin maliyeti konusundaki saptamasını hatırlatarak, “1 puan faiz, 2 milyar dolara bedel” dedi. Faiz konusunda en önemli tespitlerden biri ise yurtdışından geldi. Türkiye'nin yüzde 5.5 büyüme potansiyeli bulunduğunu belirten
Deutsche Bank, faizlerin inmesi durumunda bu rakamın yüzde 6.5 seviyelerine çıkacağını kaydetti.
İhracatın önündeki en büyük engel faiz
Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmen, “Yüksek faiz, düşük kur uygulaması bizim ihracatımızı aşağı doğru çeker. İthalatı da çok yüksek noktaya getirir. İthalat patlaması yapar. Bu da cari açıkta sıkıntı yaratır ve
dış ticaret açığının artmasına neden olur” dedi. Bakan Tüzmen, MTSO Başkanı Kadri Şaman'ın YTL'nin değer kazanmasının ihracatçıları çok zor durumda bıraktığını belirtmesi üzerine, “Ben bu konuda geçen yıl çıkış yaptım, ama yalnız kaldım. Arkamda kimse yoktu. Ama bundan sonra ihracata dayalı
kalkınma modelini benimsediğimiz için gereğini yerine getireceğimize inanıyorum. Türkiye ihracata dayalı kalkınma modeli için elinden geleni yapacak” dedi. BakanTüzmen, şöyle devam etti: “Yüksek faiz, düşük kur uygulaması bizim ihracatımızı aşağı doğru çeker. İthalatı da çok yüksek noktaya getirir. İthalat patlaması yapar. Bu da cari açıkta sıkıntı yaratır, dış ticaret açığının artmasına neden olur. Bu konularda çalışmalar yapıyoruz. Konuyu biliyoruz. Defalarca tartıştık. Önümüzdeki günlerde yeniden çalışmalar yapılacak.” Bakan Tüzmen, Türkiye'nin sorunlarını bildiklerini, TBMM'de
yemin ederek göreve başladıktan sonra, çözümü için mücadele edeceklerinide ifade etti.
BAŞKAN FAİZE TEPKİ GÖSTERDİ
Mersin Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanı Kadri Şaman ihracatçıların son günlerde YTL'nin değer kazanması nedeniyle zor günler yaşadığını belirterek, “Tabiri caizse
bıçak kemiğe dayandı. Artık dayanacak gücümüz kalmadı” dedi.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz'ın faiz oranlarının düşmeyeceği yönünde sinyaller verdiğini ifade eden Şaman, “Geçen yıl mayıs ayındaki faiz artışı ile Türkiye 10 milyar dolara yakın bir para ödedi. Tahammüllerimizin sınırını aşan bu noktada faizlerin aşağı çekilerek, YTL'nin aşırı değer kazanmasının önlenmesi gerektiği inancındayız. Bu
politika ile Türkiye'de
üretim tasfiye edilebilir noktaya doğru gidiyor. Kur faiz politikası ve mikro
ekonomik önlemler konusunda, sırtımızdaki yüklerin azaltılması noktasında planlı politika yürütülmesini istiyoruz.” dedi.
Bir puan 2 milyar dolar zarar demek
Faizler Türkiye'deki güven ortamından dolayı düşürülmeli.
Uluslararası piyasalar açısından
halktan gelen bu güvene karşılık verilmeli. Halk bir güven ortaya koydu, Merkez Bankası bunun karşılığını vermeli. Merkez Bankası'nın, ben Türkiye'ye güveniyorum, demesi açısından bu
indirim önemli. Faiz hızla düşmeli. Artık düşmemesi için hiçbir sebep kalmadı. Bütün sebepler ortadan kalktı. Türkiye'nin önünde
seçim çilesi de olmayacak. cumhurbaşkanlığı konusunda da
kriz olmayacak gibi gözüküyor. Ana oyun kurucu MB'nin hareketini bekliyor. Düşüş MB'nin koyduğu enflasyon hedeflemesini pozitif etkiler. Zaten koyduğu enflasyon hedefi bunu zorunlu kılıyor.
Mayıs'la
Ağustos arasındaki 4 puanlık faiz artışı 10 milyar dolara mal oldu. Vatandaş bunu direkt ödemediği için fark etmiyor. Halbuki vatandaşın cebinden
vergi olarak çıkıyor. Her bir puan faiz 2 milyar dolara mal oluyor.
Piyasaların düşürmesi bir zorunluluk. Şartlar onu buna zorluyor.
Yüksek faiz ortamı enflasyonu tetikliyor
Merkez Bankası bir şekilde piyasada faiz konusunda yön veren bir kurum olduğu için diger bankalar MB'nin
faiz indirimine önem veriyor. Merkez Bankası mevcut olumlu havanın geçici mi kalıcı mı olduğunu inceliyor, ona göre davranacak. MB'nin faiz konusundaki indirim ve yükseltmeleri güvenilir olmak zorundadır. Yatırımcıya güven vermesi için temkinli davranmaya çalışıyor. Faizlerin eylülde düşürülmesi bekleniyor. En fazla 1 puanlık bir indirimden bahsediliyor. 0,75-0,80 gibi bir indirim de olabilir. Faizin düşmesi enflasyonu da olumlu etkiler. Yüksek faiz enflasyonu da tetikliyor. Şimdi MB piyasalara bakacak,
bütçe dengesini tutturabilmek için. Düşük faiz paranın maliyetini azalttığı için, bu
ürün ve hizmete yansır. Faizin düşmesinin enflasyona olumlu etkisi olacaktır. Her borçlanmanın bir maliyeti vardır. Hem havaalanı inşa edeceğim, hem borçlanmayacağım diyemezsiniz. Faiz bir yüktür. Önce biz kamu israfını önlemeliyiz. Para bizim değil, borcu veren faizi beğenirse veriyor. Faiz dışı gelir ve gider dengesinde pozitiflik artınca faizleri düşürmek bütçeye olumlu katkı sağlayacaktır.
Faiz indirimi için ortam çok uygun
Seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasıyla faizde düşüş beklentisi çok normal. Merkez Bankası geçen yılki dalgalanma sonrası faizi 4 puan artırmıştı. Seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasıyla faizde düşüş beklenmesi çok
doğal. Bütçede önlem alınacak olursa
kesinti harcama tarafında yapılacak. Yılın ilk yarısında az da olsa seçim nedeniyle harcamalar arttı. Ciddi seçim ekonomisi uygulanmadı. Çok kısa sürede eski
disiplin yerine oturtulacak Siyasi belirsizlik ortadan kalkınca MB'nin de ona göre davranması beklenir. Geçen yıl dalgalanma oldu, onun sonunda faizler 4 puan artırıldı.
Enflasyon düşme trendine girmesine rağmen faizlerin yüksek kalması bazı beklentiler yaratıyor. Seçim belirsizliği ortadan kalktıktan sonra Türkiye'de risk primi iner. MB'den faiz indirimi beklentileri de yoğunlaşacak. Bunu normal karşılamak gerekiyor.Yakın zamanda Türkiye'de bir likitide şoku görünmüyor.
Faturayı MB'ye çıkarmamak lazım
Faiz artırımının nedenlerini iyi ir-delemek lazım. Geçen yıl Mayıs ayında kısmen dışardan da kaynaklanan piyasa çalkantısı oldu. Merkez Bankası bu durumda faizleri düşürmek yoluna gidemezdi ama çalkantıdan sonra faizlerde piyasa koşulları tarafından kaynaklanan bir yukarı gidiş meydana geldi. Aslında faizlerdeki yükselmenin Türkiye'ye maliyeti açıkça ortada ama bunun faturasını Merkez Bankası'na çıkarmamak lazım.
MB faizi kademeli olarak indirecek
Finans sektöründe orta vadeli enstrümanlar Merkez Bankası oranlarının altına doğru hareketlenmeye başladı ve konut-
taşıt kredileri 1.30'lara doğru indi. Merkez Bankası cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu görmeden faiz oranını değiştirmeyecektir. Fakat görüldüğü gibi büyük bir
baskı sözkonusu bu noktada. Enflasyon da negatif geli-yor.
Döviz kurları aşağı gidiyor. Ama faiz indirimi, faiz artırımı gibi müdahaleler kısa sürede yapılamıyor. Geriye iniş daha temkinli olur. O yüzden ben bu yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde yıl sonuna kadar yüzde 0.50, yüzde 0.50 ya da yüzde 0.75, gibi kademeli şekilde 1 veya 1.5 puan düşürülmesini bekliyorum.
YENİŞAFAK