Merkez Bankası Başkanı
Durmuş Yılmaz, dün yapılan
Bakanlar Kurulu toplantısında uygulanan para
politikaları hakkında bir sunum yaptı. Yılmaz, hükümetin mali disiplinden taviz vermemesi, reel sektörün kur riskine karşı önlem alması, bankaların ise likidite yönetiminde rehavete kapılmaması gerektiği uyarısında bulundu.
Toplantı sonrasında konuşan
Hükümet Sözcüsü
Cemil Çicek, yaklaşık 8 saat süren Bakanlar Kurulu’nun en önemli konusunun Yılmaz’ın sunumu olduğunu,
AK Parti hakkında açılan
kapatma davasının
ekonomik istikrarı olumsuz yönde etkileyebileceğini belirtti.
‘Politika yeterli değil’
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz düşük enflasyon için gereken
faiz politikasını uyguladıklarını belirterek, “Politika, faizlerinin indirilmesi tüketicilere uygulanan
kredi faizlerinin inmesi için yeterli değildir.
Mali disiplinden sapma olacağı izlenimi
Türkiye ekonomisine ilişkin risk algılamalarını bozacaktır” dedi.
Yılmaz, dün Bakanlar Kurulu toplantısında yaptığı sunumda, küresel dalgalanmanın etkisi, derecesi ve süresini ülkelerin izleyeceği stratejilerin belirleyeceğini ifade etti. Yılmaz, “2008 ve 2009’da iyi yönetişim ilkelerine azami özen gösterilmesi önemlidir. Ekonomik programın kararlılıkla uygulanmaya devam edildiği, sürdürülebilir
büyümeye yönelik politikalardan taviz verilmediği sürece Türkiye ekonomisi şokların etkisini daha az hissedecektir. Mali disiplinden sapma olacağı izleniminin ortaya çıkması halinde Türkiye ekonomisine ilişkin risk algılamaları bozulacaktır” dedi.
Uzun vadeli bakılmalı
Yılmaz, kısa vadede büyüme hızını geçici ve yapay olarak artıracak politikalar yerine uzun vadeli bir bakış açısı ile reform gündemi oluşturulması ve buna ilişkin takvimin kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini söyledi.
Yılmaz düşük enflasyon için gereken faiz politikasını uyguladıklarını belirterek, “Politika faizlerinin indirilmesi tüketicilere uygulanan kredi faizlerinin inmesi için yeterli değildir. Türk parasının değeri amaç değil sonuçtur. Yapay
faiz indirimi ile faizler amaçlanan düzeye çekilemez” dedi.
Yılmaz, şunları kaydetti:
* Uluslararası dalgalanmaların etkisiyle Türkiye’nin risk priminde de mart ayından itibaren bozulmalar meydana geldi. Son dönemde gözlenen bozulma fiyatlama davranışlarına ilişkin riskleri artırdı. Kredi koşulları sıkılaştı. Bankaların yurtdışından borçlanıp YTL ile kredi verme eğiliminde azalma görüldü.
*
Bankacılık sektörü risk oluşturacak bir
yabancı para açık pozisyonu taşımamakta. Bankaların
sermaye yeterlilik oranı AB ortalamasının üzerinde, tahsili gecikmiş alacakların oranı gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının altında; ancak bankalar için etkin likidite yönetiminin önemi unutulmamalı.